Şelale

105 21 0
                                    

  Ormanda zar zor ilerlemeye devam ettik. Eskisine göre daha rahat hareket ediyorduk ama yine de zorlanıyorduk. Artık Karanlık Orman'da olmadığımız için etrafımızı rahatça görebiliyorduk. Taş Eris'in çantasındaydı.

"Şu sesler..."

  Eris'in konuşması ile kafamı kısa bir an ona çevirdim.

"Nasıl oluyor da birbirimizi kafamızın içinde duyabiliyoruz? Ve bunu daha önce neden fark etmedik?"

"Daha önce fark etmememizin sebebi birbirimize seslenmemiş olmamız muhtemelen. O kısım çok da önemli değil. Ama nasıl duyabiliyoruz benim de bir tahminim yok. Cadı diyeceğim ama her şeyi o planlamış olamaz."

"Belki bu diyarla ilgilidir. Sonuçta gerçeklikte yaşamıyoruz."

"O zaman istediğimiz her şeyi anında yapabiliyor olurduk."

  Eris homurdandı.

"Doğru."

  Kafasını bana çevirdi.

"Bana tekrar seslenmeyi dene."

  Ne diyeceğimi düşündüm. Eris'in gözlerine baktığımda aklıma gelen ilk cümleyi beynimin içinde sesli bir şekilde söyledim.

Gözlerin çok güzel.

  Eris'in yüzünde hala aynı ifade vardı. Bu da demektir ki dediğimi duymamıştı.

"Yüz ifadenden anladığım kadarıyla dediğimi duyamadın."

"Evet. Ne dedin?"

"Gözlerin çok güzel, demiştim."

  Gülümsedi.

"Bunu demeni beklemiyordum."

  Omuz silktim. Yanaklarımın kızardığını hissettim.

"Doğru olmayan bir şey söylemedim. Sen dene."

  Kafasını salladı. Odaklanıp bekledim. Ama hiçbir şey duyamamıştım.

"Sen de duyamıyorsun dimi?"

"Evet. Ne dedin?"

"Söylemeyeceğim."

  Kaşlarımı çatarak suratına baktım.

"Ben sana söylemiştim."

"Zorunda değildin."

"Haksızlık bu! Ne demiş olabilirsin ki?"

"Bilmiyorum."

  Yüzünde geniş bir sırıtış oluştu. Göz devirip önüme döndüm.

"Söylemezsen söyleme. Çok meraklıydım sanki."

  Meraklıydım açıkçası.

"Öyle olsun. O zaman asıl konumuza gelelim. Neden şuanda birbirimizi duyamıyoruz?"

"Acaba o an çok mu içten konuştuk?"

"Sanmıyorum. Ben seninle hep içten konuşuyorum."

  Kafamı salladım. İçim bir hoş olsa da belli etmedim.

"Bataklık Canavarı bir şey yapmış olabilir mi?"

"Hayır. O hiçbir şey anlamadı."

"Ama hile yaptığımızdan emindi."

"Ama nasıl yaptığımızı bilmiyordu. Bilemez de."

"Off! Ne dersem diyeyim hiçbirini beğenmiyorsun."

  Eris tam ağzını açmıştı ki gelen su sesi ile ikimiz de olduğumuz yerde durduk. Karşıya baktığımızda ağaçların arasında bir nehir vardı ve su sesi oradan geliyordu. Aklıma şelaleden düşeceğimiz geldi.

Hikaye GezginiDove le storie prendono vita. Scoprilo ora