GİRİŞ

3.7K 94 10
                                    

🕯️🕯️🕯️
15 Şubat.1994

Genç kadın elindeki gazeteye bakıp gözyaşlarını silmeye çalıştı. Olmuyordu. O sildikçe yeni yaşlar akıyordu gözlerinden. Ruhu çığlık çığlığa bağırırken ağzından tek kelime çıkmıyordu.  İsyan etmek istiyordu ama isyanı yaradana mı yoksa kullara mı olacaktı? Kader dedi; ama herşey kader olsaydı tanrı neden insanlara akıl ve seçme şansı vermişti? Kafasını kaldırıp yıldızlara baktı bu gece o kadar karanlıktı ki yıldızların bile aydınlatmaya gücü yetmemişti.

Beş dakika sonra önünde duran  otobüsü umursamadı. Saat gece yarısına geliyordu ve bu büyük ihtimalle karşısına çıkacak son otobüs oluyordu. Oturduğu durakta ayaklarını sallayarak ağlamaya devam etti bir süre. Otobüs şoförünün ona atığı şaşkın bakışları ve otobüsün gitmesini umursamadı. Zaten otobüs beklemiyordu, sadece ağlayacak bir yere ihtiyacı vardı ve bulduğu ilk yer olan bu otobüs durağına sığınmıştı.

Bir insanın gülmesi kadar ağlaması da normal karşılanmalı. Çünkü Ağlamak için birilerinden saklanmak çok zor oluyordu.Bir an düşündükleri yüzünden gülecek gibi oldu ama vazgeçti.

Gazetedeki haberi tekrar okudu. Gazeteyi eline aldığında haberden çok haberin altındaki fotoğraf dikkatini çekmişti.

Çünkü fotoğrafta sevdiği adam başka bir kadının elini tutmuştu. Sevdiği adam başka bir kadın ile evlenmişti. Sevdiği adamın başka bir kadından çocuğu oluyordu, sevdiği adam başkasının yanında mutluydu.Yaşlar yanağında yerini alırken haberi tekrar okudu.

"Ünlü iş adamı baba oluyor"

Haber başlığını okuduktan sonra gözleri alttaki fotoğrafa kaymıştı. Arkadaşları ile oturduğu mekândan hiçbir şeyi umursamadan gazeteyi alıp çıkmıştı. Saatlerce Ağlayarak yürüdükten sonra bu otobüs durağında  bulmuştu kendini.

Canını en çok neyin yaktığını bile bilmiyordu. Sevdiği adamın onu terk etmesi mi?yoksa başka biri ile evlenmesi mi? Hangisi daha çok yakmıştı canını?

Daha fazla ağlamak istemedi. Ruhunu bu matem havasından kurtarmak istedi. Kalbinin özgürlüğünü istiyordu artık. Kalbini tutsak eden adamdan kurtarmak istiyordu. Bir umut onu  sevmeyi bırakmayı istedi, olmuyordu.
Onu sevmek nefes almaktan farksız geliyordu. İnsan nefes almayı bırakabilir mi?

"Yeter artık ağlama." Duyduğu ses ile yerinden korku ile sıçradı. Arkasını döndüğünde gördüğü yüz onu şaşırtmıştı. Henüz şaşkınlıktan kurtulmadan Yiğit Acar gelip yanına oturmuştu. Yanına oturduğu an burnuna gelen alkol kokusu ile yüzünü buruşturdu. Yine içmişti.

"Abim aptalın teki onun için ağlamayı bırak çünkü hak etmiyor." Leyla gözyaşını silip  bakışlarını yanındaki adama çevirdi. Bakışlarını çevirdiği an  göz göze gelmeleri ile  tekrar önüne döndü.

" Hakettiği için değil, kendi  aptallığıma ağlıyorum." Yiğit gülmeye başlarken leyla rahatsız olmuştu. Yiğit normalde onunla tek kelime konuşmazdı,şu an konuşma sebebi sarhoş olmasıydı. Rahatsız olduğu asıl şey üstünde hissettiği bakışlardı. Ve Yiğit acar'ın nasıl bir insan olduğunu bildiği için bu bakışlar onu korkutmuyor değildi.

Yiğit'in kahkaha atması ile iyice tedirgin oldu. "Aslında evet biraz aptalsın." Cümlesinin sonunda ciddileşip kara gözlerini karşısındaki kadına dikti."çünkü Leyla, hislerini hiç saklamadın, abime hep muhtaç olduğunu gösterdin. Doğal olarak seni cepte görmeye başladı. senin ona olan sevgine güvenip, seni terk etti. Bunu yaparken hiç korkmadı çünkü ona muhtaç olduğunu biliyordu." Sustu. Leyla karşısındaki adama baktı şaşkınlıkla.Haklı olduğunu biliyordu. "İşte Leyla insanlar böyledir. Sen sen ol kimseye gerçekten içini açma. Çünkü karşı karşıya kaldığınız ilk an seni hislerinden vururlar. "

GEÇMİŞİN KUKLASI +18Where stories live. Discover now