NEFRETiN ESİRİ

116 14 4
                                    


2019

Kadın gülümseyerek paketi bana uzattığında aynı şekilde gülümseyip aldım. Ciddi bir şey yoktu; o şerefsizden annemin kolyesini alıp dönecektim.
Tâbi gömleğin paketini açmadan gitmem gerekiyordu, içindeki görünce beni öldürmesini istemem. Mağazadan çıkıp etrafa bakındım, duruşumu dikleştirip gülümsedim. Korkacak bir şey yoktu; geçen gün salak gibi Demir Yıldırım'ın bölgesine girerken korkmamıştım, bu gün yine  korkmayacağım.

Arabama bindiğimde telefondan tekrar attığı adrese baktım. Elimi karşımdaki manzaraya dikip öylece boşluğa baktım. Boğazım düğümlendi, sıkıcı bir his tüm bedenimi esir aldı.

Bu dünyada yapayalnız kaldım, abim gitti; benim ondan başka kimsem yok... Ben yapayalnız kaldım...

Korktuğum yalnızlık değil, yalnızlıkta yankılanan güzel hatırlar...

Gözümden bir damla yaş düştü.

Bir tane daha ve bir tane daha.

Melek doğdu, abim gitti.

Abim en çok baba olmayı istedi, kızını bile göremedi.

Herkesi yok etmek istiyorum, abimi benden alan herkesi yok etmek istiyorum. Abim geri dönecekti, o  dönene kadar benden bir şey kalır mı bilmiyorum.

Korkuyorum, dönmeyecek olmasından çok korkuyorum.

Abim kendini kurtardı diye şükür ediyorum yine de. Eğer o ölmüş olsaydı nefes almak bana haram olurdu.

Ben herşeyle başa çıkacak kadar güçlüyüm, abimin ölümü hariç herşeyle.

Başımı iki yana sallayarak düşünceleri kovmaya çalıştım. Küçük aynayı çıkarıp makyajımı kontrol ettim. Demin düşen birkaç yaş ıslak  bir yol çizmişti yüzümde. Makyajımın bozulmasına sinirim bozuldu, en kaliteli malzemeleri kullanıyorum ve binlerce lira ödüyorum bu malzemelere. İki damla su makyajı bozacaksa bu kadar para vermeye ne gerek var?
Öfkeyle fondöteni yüzümü sürdüm. Rujumu tazeledim ve gülümsedim. Kendimi makyajlı bir şekilde görmeyi çok seviyordum. Aynaya bakınca kusursuz yapılmış bir makyaj görmek aşırı hoşuma gidiyor. 

Aynayı çantaya attıktan sonra emniyet kemerini taktım ve derin bir nefes aldım. Kolyeyi alıp geleceğim, öldürecek değiller ya beni!

Yaklaşık yarım saat sonra arabayı park edip etrafa baktım. Arabadan inip çantamı ve diğer paketi aldım.  Restoranın girişinde duran takım elbiseli adam beni görünce yanıma geldi. Duruşumu dikleştirdim, adam hiç konuşmadan içeriyi işaret ettiğinde bir şey dikkatimi çekti.

Bu koruma olarak çalışan insanlar konuşma engelli mi?

Neden hiçbiri konuşmuyor? 

Topuklu ayakkabılarımı sertçe zemine vurarak yürümeye başladım. İçeri girdiğimizde beklediğimin aksine sakin bir ortam vardı. Birkaç masa doluydu, insanlar sohbet ederek yemek yiyordu. Birkaç masa ötede onu gördüm, siyah gömleğinin birkaç düğmesi açıktı ve elinde bir kadeh tutmuştu. Dalgın gözleri boş masada volta atıyordu.  Kadehini dudakları arasına götürdüğünde bakışları bana döndü; birkaç saniye bana baktıktan sonra yüzünde alaylı bir gülümseme oluştu. 

Şerefsiz piç!

Duruşumu bozmadım, daha da dik durup ona doğru yürüdüm.  Ben masaya varana kadar bakışları tüm bedenimde gezdi. Öfkenin kanımda kaynamaya başladığını hissettim. Karşısındaki sandalyeyi çekip oturduğumda bakışları yüzümde odaklı kaldı. İyice arkasına yaslanıp  gülümsedi. Bakışlarında nefret vardı; korkutan bir nefret, yüzümü görmeye bile dayanmıyor gibi bakıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GEÇMİŞİN KUKLASI +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin