4

38.3K 2.3K 591
                                    

Başımı yastığa daha çok yaslayıp kapının ardındaki sesleri göz ardı etmeye çalıştım. Odama çıkıp kapıyı kilitleyene kadar çoktan içeri girmişlerdi. Annem kapının arkasından , kilidi açmamı söylüyordu.

Onunla konuşmak istemiyordum. Kulağıma kulaklığı taktım. Uyurken normal müzik dinleyemediğim için klasik müzik açarak tekrardan rahat bir pozisyon bulmaya çalıştım.

Ne kadar süre geçti bilmiyorum ancak uyuya kaldığımda hava aydınlanmaya başlıyordu. Tekrar uyandığımda, etrafta ikindi serinliği vardı.

Esneyerek yatağımdan doğruldum. Bugün cumartesiydi. O yüzden rahattım. Komodindeki saate baktım şişmiş gözlerimle. 

Akşam altıya yaklaşmıştı saat. Aralıksız uyumuştum. Gerçi, altıya doğru eve geldiğim ve tüm gece atak geçirmemek için harcadığım çaba göze alınırsa çok değildi bu. Sadece yorulmuştum. Hala daha yorgun olsam da , karnımın açlığı ağır bastı.

Telefonumu açarak gelen mesajlara girdim. Yesir, çocukluk arkadaşım, bana bir çok mesaj bırakmıştı. Sanırım olanları annemden öğrenmişti. Ama şu an onunla bu konuda konuşmak istemiyordum.  Dün yeterince konuşmuştum çünkü.

Ona iyi olduğumu ve konuşmak istemediğimi yazdıktan sonra ayağa kalktım. Üstümdeki kapşonluyu çıkardım ve odamda bulunan kirli sepetine attım. Yerine başka bir sweat giydim. Eşofmanımı değiştirmeye gerek görmeden kilidi çevirerek odadan çıktım. Evde hareketlilik sezmiyordum. Alt kata inerek mutfağa girdim.  Bir kaseye mısır gevreği koyup televizyonun karşısına geçtim.

Modern family kaldığım yerden devam edip izlemeye başladım. Bakışlarım televizyondayken evin kapısının açıldığını duydum. Bakışlarımı ekrandan çekmedim ama kalbim hızla atmaya başlamıştı. Etimi cimcikleyip kendimi sakinleşmek için telkin ederken, annem salona girdi.

Beni koltukta oturur pozisyonda bulunca duraksadı. Bakmıyordum ama beni incelediğini biliyordum. 

''Konuşabilir miyiz?'' dedi sakince. Ekrana bakarken başımı iki yana salladım. Konuşup kendimi yoramazdım. 

''Dinle en azından.'' dedi kısıkça. ''Bana çok kızgın ve kırgın olduğunu biliyorum, Gök. Haklısın. Bunu senden hiç saklamamalıydım. Ama korktum.'' dedi sonunda fısıldayarak. ''Birkan'la olan ilişkim ilk altı ay çalkantılıydı. Bir hatasını bulsam ayrılacaktım. Öyle söz vermiştim kendime. Çünkü, problemli bir ilişki kaldıramazdım. Sen de öyle.'' Mısır gevreğimi yiyorken ona bakmamaya devam ettim.

''Ama ilk altı ay sonrası... Gerçekten onu çok sevdiğimi fark ettim. Birbirimizi çok seviyorduk. Hala da öyle. Sana söyleyemiyordum çünkü o sıra krizlerin sıklaşmıştı ve sürekli hastanedeydik.'' Hatırladığım anlarla tüylerim diken diken olurken yutkunduğunu gördüm. ''Birkan... Sen görmesen de çoğu kez hastanede yanımızdaydı. Gizliden yardım ediyordu bana ama sen iyi olmadığın için söyleyemiyorduk. Sonra, 11. ayda çocuklarla tanıştık. Baran... En başta çok soğuktu. İlk önce onları yumuşatıp sonra seninle konuşmak istedim. Çünkü herhangi bir ters hareketlerinde o masada kalmayacağını zaten biliyordum.''

Baya halletmiş görünüyordu.

''Karam senden haberdardı ama Baran bilmiyordu. Onunla, birkaç ay boyunca iletişim kurmaya çalıştım. Çünkü ben bir geleceğimiz olduğuna inanıyordum. '' sesi titredi. ''Amacım ona annelik yapıp seni geri itmek değildi ki Gök. Zaten bir altı ay da onların alışmasını bekledik. Sonra, senin olayların oldu...'' sesi kısıldı.

Tırnaklarımı etime batırdım sımsıkı. Sakin ol Gök, sakin ol. Sakin ol.

Hayır, kalbin hızlanmıyor. Hayır, dur aptal. Hızlanma.

GökyüzüWhere stories live. Discover now