21

28.4K 2.3K 206
                                    

''Gök.'' Saçlarımdaki parmaklar huzursuz uykumu biraz daha bölerken içi yanan bedenimi yana döndürdüm. Yüzüm buruş buruş olmuştu. Sırtım ağrıyordu.

''Gök, abicim uyan hadi. Çorban soğuyacak.'' Karam abinin uzaklardan gelen sesiyle biraz daha kendime geldim.

''Uyumak istiyorum.'' dedim mızmızlanarak. ''Çok uykum var, kalkmak istemiyorum.

''Ama çorbanı ve ilaçlarını içmelisin.'' Terleyen sırtıma dokundu. ''Çok terlemişsin abim, hastalık atıyorsun. Hadi, çorbanı ilaçlarını iç söz uyuyacaksın.''

Kirpiklerimi araladım ve eğilmiş olan bedenine baktım. Kısık gözlerle ona bakarken yana dönmeye çalıştım. Bu sırada çift kişilik yatağımın bir köşesinde kıvrılıp uyuyan Baran'ı gördüm.

''Seni beklerken uyumuş olmalı.'' Baran, bana değmemeye özen gösterecek ve kendini cidden rahatsız olabileceği bir konumda, koca yatağın ucunda uyuyordu. Doğrulmaya çalıştım.

''Saat kaç?'' dedim mırıldanarak. 

''İkiyi geçti güzelim.'' dedi şefkatle. Yanaklarım hastalık dışı kızarmaya başladığında gülümsedi.

Gülümsedi. Üzerimdeki pikeyi almamı sağladı. 

''Hadi, yüzünü yıka da aşağı gel. Ben Baran'ı uyandırayım.'' Başımı salladım ve ağrıyan bedenimle odadan çıkıp banyoya girdim. Aynadan kıpkırmızı kesilen suratıma baktım. Hastalık yüzümü bembeyaz yapmış, yanaklarımın kızarmasına yol açmıştı. Sızlanarak yüzüme su çarptım. Yanaklarım yandığı için su tenime değer değmez ürpermiştim.

Kenardaki havluyla kurulandım. Banyodan çıktım ve karşımdaki odama girdim yine. Karam abi yoktu ama Baran uyanmış, dirseklerini dizine yaslamış ve uyku mahmurluğuyla halıya bakıyordu. Sesimi duyduğunda başını kaldırdı. Mahmur gözleri yüzümü inceledi.

''Kıpkırmızısın.'' dedi mırıldanıp. Sonra kendi de kızardı. ''Yatağında uyuya kalmışım seni beklerken . Özür dilerim.'' dedi mahcupça.

Başımı iki yana salladım. ''Önemli değil.'' dedim. ''Ben özür dilerim asıl. Bir sürü iş çıkardım başınıza.''

''Yok.'' ayağa kalktı. Eliyle saçlarını dağıttı. ''Aşağı inelim, hadi.''

Başımı salladım yorgunca. Onların giydirdiği eşofmanım ve okul sweatim vardı.  

Birlikte odadan çıktık. Aramızdaki ilişki biraz... Tuhaftı.

Bir an onunla çedene çedene kavga edebilirmiş gibi hissediyordum, bir an oturup her konudan sohbet edebilirmiş gibi. 

Ve bazen, gözlerinde bir bakış yakalıyordum. Tanıdık bir bakış, aynada gördüğüm bir bakış. Unutmak istediğim bir bakış.

Yalnız gibi bakıyordu. İçinde bir şeyleri halledememiş gibi. Canı yanıyormuş gibi.

Herkesin görebileceği bir bakış değildi bu. Bazen saniyelik olurdu, uzaklara daldığı anlarda gelen türden. 

Aynı yerden vurulanların görebileceği bir bakış.

Merdivenlerden inerken sessizdik. Omuzlarımız yan yanaydı. Son basamağa geldiğimizde ona bakacağım derken dikkatim dağıldı ve sendeledim. Güçsüz olan bedenim tutunamadan çevik bir hareketle kolumdan yakaladı. Sendeleyen bedenim yalpalanıp onun göğsüne yapıştı.

Başımı kaldırdım yüzümü buruşturarak. Gözleri endişeyle vücudumu taradı.

''Ayağını burkmadın, değil mi?'' dedi endişeyle. Yutkundum ve başımı iki yana salladım.

GökyüzüWhere stories live. Discover now