6

36.8K 2.2K 730
                                    

''Hadi yemeğe başlayalım.'' annemin hızla ortaya atılmasıyla bakışmamız bölündü. İştahım yoktu. Zaten ben genel olarak yemek yemezdim pek. Öğünlerim ilaçlarım oluyordu. Normal bir anksiyete hastasına göre daha çok kriz geçiriyordum.

Tabağıma sadece birkaç sarma ve patlıcan kebabı koydum. 

''Ellerinize sağlık.'' Birkan ve Karam bey aynı anda konuştu. Baran denen şahıs da mırıldandı. 

''Afiyet olsun. Çoğunda Gök'ün parmağı var.'' dedi annem beni överek. Yemezdim ama yapardım sürekli. Yeni tarifler dener, bir lokma alır kalanını dağıtırdım.

''Elin çok lezzetliymiş Gök.'' dedi Birkan bey. Sesi kalındı. Boğuktu birde. Karizmatik bir hava katıyordu. Bir an annemle nasıl tanıştıklarını merak ettim.

''Teşekkürler.'' dedim sarmamı ısırırken. Elim lezzetliydi gerçekten. Kendime güvendiğim nadir konulardandı. ''Mezeleri yaptım ben genellikle.''

Bir sürü meze yapmıştım çünkü seviyordum. Bir de sarma sarmıştım. Terapi gibiydi. Kulağımda kulaklık, yemek yapmak. 

''Onuncu sınıfı bitiriyorsun bu sene, değil mi?'' Birkan bey ilgiyle sormaya devam ediyordu. Gıcık kapmak istiyordum bu adamdan. Her şey çok daha kolay olurdu böylece. Ancak gıcık kapacağım kadar iyiydi. Sinirimi bozuyordu.

''Evet.'' dedim gözlerine bakarken. Bir kere, sadece bir kere kötü bir tarafını görsem kendime gaz verecektim. 

''İstediğin bir üniversite var mı peki?'' dedi Karam bey. Başımı iki yana salladım. Dokuzuncu sınıf başında çok düşünüyordum ve anksiyetemin başlıca sebebi oluyordu . Seanslarda ise bunu bırakmıştım.

''Siz hangisinde okuyorsunuz?'' dedim ona bakıp.

''Boğaziçi.'' dedi gülümseyerek. Kaşlarım havaya kalktı. Çok iyi bir üniversitede okuyordu.

''Tebrik ederim.'' dedim mırıldanarak. Annem ve Birkan bey, Karam beyle olan konuşmamdan dolayı çok mutlu gözüküyorlardı. Annemin moodu yerine gelmişti resmen.

Bir süre bir sessizlik oldu. Nefesimi verip arkama yaslandım.

''Ne zaman evleneceksiniz?'' Kimse böyle bir soru beklemediği için, masada herkes hareket etmeyi kesti bir an. 

Kaşlarımı çattım. ''Zor bir soru mu sordum?'' dedim tersçe. ''Cevap versenize.''

''Biz, daha önce konuşmuştuk ama...'' dedi annem mırıldanarak. Ben sadece evlenmek istediklerini biliyordum. Onun dışında bir bilgim yoktu. Gerçi, ben hiçbir şey bilmiyordum neredeyse. Alayla gülmemek için kendimi sıktım bir an.

''Bunu da iki yıl sonra açıklamazsın diye düşünüyorum?'' dedim ters ters anneme bakarken. Yutkundu bir an.

''Daha önce konuştuk ama hepimize uygun bir tarih olsun istiyoruz.'' dedi Birkan bey sözü devralarak.'' Öncelikle aradaki yanlış anlaşılmaları gidermemiz gerektiğini düşünüyoruz.''

''Yanlış anlaşılma falan yok, Birkan bey.'' dedim dümdüz. ''Olanı açıklayayım ben size. Herkes korkaklık yaparak ilişkinizi benden iki yıl sakladı. Bir ton yalan söylediniz, yetmedi hadsiz oğlunuzun yersiz kıskançlığı yüzünden sinirlerim iyice gerildi. Olanlar bu. Başka eklemek isteyen var mı?'' dedim çatalımı bırakarak.

Baran olduğu yerde dikleşti. ''Eğer mesajıma düzgün cevap verseydin senden özür dileyecektim zaten.'' dedi tersçe.

''Bana ne be senin özründen?'' dedim sinirle. 

O da kaşlarını çatıp sinirle derin bir nefes aldı. Aldığı nefesi bir taraflarına sokmak istiyordum.

''Yalanlar için özür dilerim, Gök. Annen sağlığından endişe ettiği için, doğru olmasa da bu yolu seçti ancak amacı kötü değildi. Baran da o geceki davranışlarından çok pişman.'' oğluna döndü uyarır gözlerle.

GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin