63

11.6K 1.6K 190
                                    


Tuşa bastım. Fotoğraf maiknesinin ışığı kapalıydı, babamlar flaşını kapamıştı bir şekilde. Önümdeki manzaranın fotoğrafını çekiyordum. Daha doğrusu gördüğüm her şeyin fotoğrafını çekiyordum. 

Muazzam güzel bir yerdi burası. 

Kapının önünde yaşananlardan sonra sakinleşmem kolay olmamıştı. Bir süre, uzun bir süre, babamın omuzlarında ağladıktan sonra bir şekilde sakinleşmiştik. Sonraki dakikalarda ellerimden tutmuş, eve girmiştik. Annemler mutfak masasında toplanmış sıcak içecekler hazırlıyorlardı. 

Evde  bir süre dinlendikten sonra da dışarıya gezmeye çıkmıştık. Havanın kararmasına henüz vardı birkaç saat, bu yüzden bugün kendimizi zorlamadan biraz gezecek, diğer gün de kayak ve başka şeyler yapacaktık.

Ağaçların fotoğraflarını da çektikten sonra tepemde dikilen Baran'a döndüm.

"Ne dikiliyorsun başımda?" Ona hala gıcıktım. Duygusallığım üzerimdeydi zaten, sataşasım gelmişti. 

"Duramaz mıyım hanımefendi?" dedi kaşlarını çatıp. "Nereye gideyim."

"Git bir yere, bana ne?" Ona arkamı dönüp giderken kolumdan tuttu.

"Gitmiyorum, sen de gitmiyorsun." Açık alanda insanların toplandığı yere götürmeye başladı beni. "Burada çok güzel salep yaparlar." İnsanların arasından geçip seyyar satıcının olduğu arabaya yaklaştık. 

"Abi, bize iki orta boy verir misin?" Kolunu omzuma attı. "Birinin tarçını az olsun."

Ona burun kıvırıp etraftaki insanlara baktım. Genelde çocuklu aileler geliyordu sanırım buraya. Karnımdaki hafif sancılar yüzünden huzursuzdum.Gereksiz duygusallığımda burdan geliyordu zaten.

Adet dönemlerimden nefret ediyordum. Zaten düzensiz olan duygu durumumu daha çok mahvediyordu ve insanları kırmakta da üstüme yoktu bu dönemlerde. 

Adam salepleri hazırlarken bir köşede annemle koyu bir sohbette olduklarını düşündüğüm babama baktım. Annem arada gülüyor, elleriyle bir şeyler tarif ediyordu. Babamın yüzündeki o hayran ifadeyi biliyordum. Bana nasıl bakıyorsa anneme de öyle bakıyordu. Hayranla, sevgiyle bakıyordu.

Kalbim kuş oldu ve annemin sevinciyle birlikte o ufuk çizgisinde uçtu. Mutluydu ve mutlu olmalıydı. 

"Buyrun oğlum." Baran salepleri aldı. 

"Abim cebimde cüzdan." Elimi cebine uzattığım sırada başka bir ses duyuldu. Bugün duyduğum, ormanda karşılaştığım o adam.

"Gerek yok Baran." Adam , seyyar satıcının yanına geçti ve bana bakıp gülümsedi. "Arkadaşımın oğlundan para alacak değilim."

Baran kaşlarını çattı. Bir elindeki bardağı bana uzattı. "Tanıyamadım?" dedi sorgularcasına. 

"Yıllar oldu tabii, tanımazsın." Seyyar satıcı adama döndü. "Mehmet abi, tanıdın mı Baran'ı?"

Adam güldü. Gözlüğünü eliyle düzeltti. "Tanımaz mıyım Kemal?" dedi gülerek. "Daha dün gibi şurada koşuşturarak oynadığı günler."

Baran da en az benim kadar yabancıydı sanırım bu insanlara. Hatırlamıyordu. Gözlerini kısıp bakışından bile anlamıştım.

"Hatırlayamadım." dedi numara yapmadan. 

"Babanın arkadaşıyım, Kemal. Küçükken her geldiğinizde benim yanıma da uğrardınız. Melisa'nın babasıyım, hatırladın mı?"

Baran'ın kaşları havaya kalktı. "Ah, evet. Hatırladım." Eliyle alnını kaşıdı. "Uzun zaman oldu, yoğunluktan da kafa kalmadı bende. Unutmuşum."

GökyüzüWhere stories live. Discover now