64

11.4K 1.6K 141
                                    


Kimsin?

Bu ana en uyacak kelimeydi bu. Kimsin.

Attığım mesaj çift tik olmuştu. Mutfak masasında oturmuş gelen mesajı okuyordum. Defalarca okumuştum. 

Biri benimle oynuyor muydu? O zaman neden bu yolu seçmişti? Oturmayan taşlar vardı. 

Ekrandaki yazıyor yazısını gördüğüm gibi dikleştim. Merak, içimde yeşermiş bir tohumdu. 

Bilinmeyen numara:

Senin var ettiğin biriyim.

İyi geceler, Gök. 

Ve Portakal için üzgünüm.

Nefesim boğazımda takılı kaldığında elimi açık bağrıma yaslayıp ovuşturdum. Portakal'ı tanıyordu. Başına gelenleri biliyordu.

Tamam, mantıklı düşünmek gerekirse başıma gelen ehr olayı ülkedeki herkes biliyordu. Ancak bu korkmamı engellemiyordu. Aksine, içimdeki korkuyu körüklüyordu.

Birilerinin aileme zarar vermesinden korkuyordum. Önceden kendim için korkardım. Şimdiyse sahip olduklarım için korkuyordum. 

Mesajları teker teker okudum. Orada bir kötü niyet aradım. Bir kötü his. 

Yoktu. Beni tanıyordu, onu tanıyor muydum? Muhtemelen tanıyordum. 

Ne yapacaktım?

Düşünceler beynimi kemirip dururken bir arkadan saçlarımı öptüğünde refleksle elimdeki telefonu kendime çekerek ekranın kapattım. 

Babam, elindeki su bardağını masaya bıraktı ve gereksiz bir çabayla saklamaya çalıştığım telefonuma göz ucuyla baktı.

"Gök." dedi sakince.

"Efendim?" telefonu yüz üstü masaya bıraktım. Tamam, paniklememe gerek yoktu. Sonuçta kötü bir şey yapmamıştım, değil mi?

Umarım o mesaja cevap vermek kötü bir şey değildir, diye düşünmeden edemedim. 

"Bana söylemek istediğin bir şey var mı babacım?" dedi sakince. Kalçasını masaya yaslamış ve bana üstten bakışlar atıyordu.

Eğer başıma iş açmayacaksa, yoktu. Yeterince sıkıntıyla uğraşıyordu ve bu bilinmeyenin nedense o sıkıntılardan biri olduğunu hissetmiyordum. Bunu zaman gösterirdi, ya da ben engeller numarasını olmamış gibi devam ederdim.

Ancak, ben kimi var etmiştim? Benimle dalga mı geçiyordu acaba?

"Yok." dedim omuz silkip. Sandalyeden kalkıp buzdolabına ilerledim. Yemeği yiyememiştim zaten, bir iki bir şey atıştırırdım.

"Emin misin?" dedi  tekrardan bakış açıma girdiğinde. 

Başımı salladım. "Peki  o zaman, öyle diyorsan." dedi kendi kendine. "Acıktın mı? Sana yemek bir şeyler hazırlayayım."

"Ben atıştırırım. Uykun yok mu senin? Tüm gün koşturdun."

"Kızımla vakit geçirmek istiyorum." dedi huysuzca. Gülesim gelmişti. 

Baran, kesinlikle onun çocuğuydu. Hareketleriyle, bakışlarıyla. Rol modeldi o bizim için. 

"O zaman bana biraz çorba ısıtır mısın?" dedim elimi mideme bastırıp. "Biraz karnım acıktı da."

Gülümsemesi yüzüne yayıldı. Eğilip alnımı öptüğünde ben de gülümsedim. 

"Hazırlamam mı?" dedi dolaptaki küçük tencereyi çıkarırken.

GökyüzüWhere stories live. Discover now