9. Bölüm: Kaybolmuş Ruhlar

33.7K 1.7K 642
                                    

Hiii, I'm here! Nasılsınız, napıyorsunuz bakalım.

Bana göre güzel bir bölüm oldu. Bundan sonrakiler daha güzel olur inşallah.

Çok fazla uzatmayacağım girişi ya daraldım!

Sizi seviyorum. Satır arası yorumlarınızı görmek beni çok mutlu ediyor. Hepsine cevap veremezsem de tüm yorumlarınızı okuyup çok mutlu olduğuma emin olabilirsiniz.

Hadi bölüme geçelim.
Yıldızımızı parlatabilirsin.
İyi okumalar💕

Bölüm şarkısı= Yüzyüzeyken Konuşuruz- Ne Farkeder

Medya= Ahu Ahter (Gençlik fotoğrafı)

🍂

Sabah gözüme giren güneş ışığıyla huzursuzca gözlerimi açtım. En son bahçede uyuduğumu hatırlıyorum. Aram'ın koynunda ağlarken.. Nasıl buraya geldiğimi çok düşünmeye gerek yoktu. Zaten olan belliydi.

Dün gece ona anlattıklarımdan şu an pişmanlık duymuyordum. Daha çok erken olsa bile ona güveniyordum.

Saate baktım 08.19. Yataktan kalkıp lavaboya ilerledim. Rutin işlerimi hallettikten sonra odaya dönüp üstümü değiştirdim.

Vücudumdaki izler yüzünden hava ne kadar sıcak olsa da kısa şeyler giyemiyordum. O yüzden siyah uzun kollu tişört ve yine siyah bir eşofman altı giyindim. Çıkardığım pijamaları katlayıp yatağımın yanına koyduğum sırada kapım tıklatıldı.

"Girebilir miyim?"
Çakır'ın sesiydi. Ne alaka? Neden buraya gelsin ki? Vücudumun gerildiğini hissettim. Ama korktuğumu belli etmemem lazımdı. Güçlü görünmeliydim ki zayıflığımı kullanmasınlar.

"Evet."
İçeri girdi ama kapıyı kapatmadı ve kapının yanındaki dolaba sırtını dayadı. Bir şey söyleyecekti ama zorlanıyor gibiydi.

"Güno."
"Ne?"
"Günaydın yani, güneş doğdu ya hani."
Stresli sesiyle verdiği gergin cevapla gülme isteğimi zor bastırdım.

"Sana da. Bu yüzden mi geldin?"
"Hayatımda gördüğüm en kibar insansın cidden."
Ne bekliyordu yanaklarından öpüp 'Hayatımın anlamı seni görünce günüm aydı.' dememi mi?

Cevap vermeyeceğimi anlamış olacak ki, boğazını temizleyip devam etti.
"Annem gönderdi seni kahvaltıya çağırmam için o yüzden geldim."
"Anladım. İnerim birazdan."
"Tamam."

Hâlâ düşünceli duruyordu. Sanki bir şey söylemek istiyor da emin olamıyor gibiydi. Arkasını dönmüş kapıdan çıkacakken durdu ve tekrar bana doğru döndü.

"Bir şey soracağım. Tabii cevaplamak istemezsen sorun değil." Ne soracağını ben de merak etmiştim. 'Tamam' anlamında kafamı salladım.

"Reşit olmayan kişilere ebeveyn onaysız dövme yapmak yasa dışı. Sen nasıl yaptırdın? Baban mı onayladı." Baban demesiyle anında gerilmiştim. Hiç anılmasa olmuyor muydu? Hem dövmemden ona neydi?

"Merdiven altı bir yerdi. Kimseden izin almadım."
Şaşkınlık ve kızgınlık ifadeleri yüzünde aynı anda belirdi.
"Anladım. Ama bu çok tehlikeli. Bende dövme yapıyorum. O yüzden böyle yerler hakkında az çok bilgim var. Cilt kanseri olmak istemiyorsan bir daha yaptırma." Sanki başka seçeneğim varmış gibi konuşması canımı sıkıyordu.

"Riskin farkında olarak gittim zaten. Yaptırmak istedim yaptırdım. Kimseyi ilgilendirdiğini de düşünmüyorum." Her ne kadar korkuyor olsam da lafımı esirgeyemezdim. Ona karşı çıkmam hoşuna gidiyor gibi hafifçe sırıttı.

LİYUZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin