19. Bölüm: İnanmıyorlar

12.1K 794 203
                                    

Hello. I'm heree.

Nasılsın, iyi misin? Nasıl gidiyor?

Güzel yorumların beni çok mutlu eder ve yıldızımızı parlatabilirsin💞

Sınır= 300oy 80 yorum

Bölüme geçelim. İyi okumalar.

🍂

"Bir ihtimal hayal görmüş olabilir misin?"

Olabilir miydim? Hayır. Daha önce sadece Eren'i halüsinasyon olarak görmüştüm. Rüyamda ya da gözlerimi kapattığım zamanlarda canavarı görüyordum, evet. Ama hiç gözlerim açıkken silüeti önümde belirmemişti. Ya bu ilkse?

Hayır, hayır, hayır. İyi düşün Liyuza. Ağacın yanında duruyordu, bana baktı, sırıttı. Ölmek istedim.
Sonra gitti. Giderken kolu ağaca sürtünmüştü ve dallar hareket etmiş hatta bir yaprak yere doğru süzülmüştü. O gerçekti! Oradaydı! Ben delirmemiştim ya da halüsinasyon görmüyordum.

Gözlerimi Aram'a diktim bir süre. Anlatsam inanır mıydı? Bırak buna o karar versin.

"Hayır, oydu. Gerçekti ve orada bekliyordu."

Aram hala aynı sorgular gözlerle bakmaya devam ediyordu. İnanmamıştı.

Kendimi bile zor inandırmışken bir lafıma bana inanmasını beklemiyordum ama bu kırılmadığım anlamına gelmiyordu. İçimdeki gereksiz tribe son verip konuşmaya devam ettim.

"Giderken kolu değdi ağaca. Dal hareket etti eminim, hatta yaprakları falan da düştü."

Sözümü bitirmemle Çağın, Aram'a dönerek konuşmaya başladı.

"Bu halüsinasyon olmadığını kanıtlar mı?"

"Bilmiyorum. Liyuza'nın psikolojik durumu ileri derece halüsinasyon görmesine müsait."

İnanmıyordu. Ama ben onu orada gördüğüme ve henüz delirmediğime emindim. Gözlerini benden kaçırıp konuşması ise beni daha çok üzmüştü.

"Delirmedim ben. Sadece zor bir dönemden geçiyorum ama düşünme yetim gayet yerinde. Ben gördüğüm şeyin farkındayım. İster inanın, ister inanmayın."

Aram hemen karşılık verdi.

"Güzelim, delirdin demiyorum zaten ama aldığın ilaçların ve sakinleştiricilerin böyle etkileri olabilir. Her ihtimali göz önünde bulundurmak lazım."

Üzerinde ve sesinde olan sakinlik sinirlerimi bozuyordu. Ben burada korkudan çıldırırken onun olayın üstünü kapatır gibi konuşması zoruma gidiyordu. Ayağa kalktım ve yüksek sesle konuşmaya başladım.

"Sen istediğin kadar üstünü kapatmaya çalış! Ben ne gördüğümü, neyin gerçek olduğunu biliyorum!"
Kaşlarını çatarak yine o sakin sesiyle cevap verdi.

"Sen ne dediğinin farkında mısın Liyuza? Neden üstünü kapatayım böyle bir şeyin? Sadece ihtimalleri söylüyorum."

"İHTİMAL FALAN YOK NEDEN BU KADAR SAKİNSİNİZ! ÖLDÜRECEK BENİ DİYORUM NEDEN İNANMIYORSUZUN!"

Hazırda bekleyen gözyaşlarım hemen göz pınarlarımdan süzüldü. Ağlamamla köşede duran Vuslat hızlıca yanıma geldi. Yüzümü avuçlamak için uzandı ama buna izin vermedim.

"Teselli istemiyorum sen de inanmıyorsun zaten bana. Hiçbiriniz inanmıyorsunuz!"

Herkesin yüzüne tek tek baktım. Kimse inkar etmedi. İnanmıyorlardı. Buruk bir sırıtış belirdi suratımda. Bir süredir bana uğramayan yalnızlığım tekrar gelmiş ve yanımda yerini almıştı. Kalabalık içinde yalnız olmak hep lügatımda vardı ama uzun süredir hiç bu kadar acıtmamıştı. Yüzümdeki sırıtışı silerek hepsine hitaben konuştum.

LİYUZAUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum