11. Bölüm: Sınır

31.1K 1.4K 379
                                    

Hii. Ben geldim. Nasılsınız, napıyorsunuz?
Umarım iyisinizdir.

Güzel ve içinizi rahatlatacak "Ohh be sonunda!" dedirtecek bir bölümle geldim bence. Neyse çok uzatmayacağım bölüme geçelimm.

Seni seviyorum. Satır arası yorumların beni çok mutlu eder. Yıldızımızı parlatabilirsin 💗
İyi okumalarr

Medya= Kıvanç Ahter

Bölüm Şarkısı= Bring Me the Horizon- Can You Feel My Heart

🍂

"Hayvan mısın Aram? Öyle şak diye mi söylenir?" dedi Çağın.
"B-ben yani düşünemedim." Aram bana döndü ve yanıma yaklaştı.

"Küçüğüm, bulunacak zaten sen merak etme. Bırak saçının teline dokunmayı, 100 metre yakınına bile yaklaşamaz. Biliyorsun değil mi?"
Bilmiyorum.

Yüzümü Vuslat'a döndüm.
"Bak gördün mü? Tutamazsın sözünü, demiştim ben."

"O dışarıda diye sana zarar verecek hâli yok. Aram haklı buraya yaklaşamaz. Hem biz hep buradayız. Gerekirse canlı sinek bile almayız eve."
Hafif kıpırdandım ve Vuslat'a inmek istediğimi belli ettim. İtiraz edecek gibi oldu ama inatçı olacağımı anlamış olacak ki yavaşça indirdi.

İki adım uzaklaşıp oradaki herkese hitaben konuştum. "Sizi de anlamış değilim. Eve geldiğim andan beri demediğiniz hakaret, yapmadığınız ima, takmadığınız lakap kalmadı. Benim evde kalmak gibi bir çabam, aileye ya da aranıza girmek gibi bir amacım olmamasına rağmen sanki evi üstüme yapıp aileyi parçalamak istiyormuşum gibi davrandınız."

"Sofraya oturdum ve önüme konan yemeğe teşekkür ettim diye 'görmemiş, aç kız' oldum. Kıvanç buranın evim olmadığını ona açıkladım diye kül kedisi dedi. Çağın kibritçi kız dedi. Çakır insan olmayı yakıştıramamış olacak ki rütbemi düşürüp sokak kedisi dedi. Zaten bir boka benzemediğimi biliyordum. Hayatım boyunca duyduğum bir şeydi bu. Ama tanımadığım insanlar bir anda böyle yüzüme vurunca nasıl hissettim hiç düşündünüz mü? Ben o evde bile bu kadar çöp gibi hissetmemiştim." Gözlerim doldu ama kendimi tuttum. Söyleyeceğim her şeyi söylemeliydim. Eğer canavar canımı almaya gelirse içimde kalsın istemiyordum. O suskun zavallı kız olarak ölmek istemiyordum.

"Bütün bunlara rağmen sustum. Niye biliyor musunuz? Sizi anlamaya çalıştım. O kadar aptalım ki kötü şeyler yaşadığınızı öğrendim diye her şeyi sineye çektim. Yüzüme 'Şunun haline bak ancak sokak kedisi olur.' dendi ben halim kediden beter deyip size hak verdim, sustum. Dövmemi sordunuz yanlış anlamayın diye kardeşim olduğunu söyledim 'Onu evde mi bıraktın.' 'İğrenç birisin.' dediniz. Birinin yüzünüze iğrenç olduğunuzu haykırması nasıl can yakıyor biliyor musunuz?"

Hafifçe sırıttım. "Bilemezsiniz tabii. Biri size ya da ailenizden birine böyle bir şeyi söylese şuan hastanelik olmuştu. Ama ben savunmasızdım ve beni savunacak kimse yoktu. Ben de ağzımı açıp tek kelime edemiyordum. 'Bütün sinirimi hıncımı savunmasız, kimsesiz yalnız bir kızdan çıkarayım' dediniz. Güzel de yaptınız. Şimdi beni gördüğüm fiziksel şiddetten korumaya çalışıyorsunuz ama sizin yaptığınız psikolojik şiddet değil mi sanıyorsunuz?" Kimse bir şey diyemedi. Zaten diyecekleri pek bir şey yoktu. Bazıları yaşlı, bazıları üzgün, bazıları pişman gözlerle bakıyordu.

"Anlamadığım şu ki dayak yedim, toprağa can verdim diye mi sizin gözünüzde insan oldum? İnsan muamelesi görmek için ölen kardeşimi mi kullanmam lazımdı. Ya da sırtımdaki kemer izlerini daha kötüsüden köprücük kemiğimden göğsüme uzanan ve saç diplerimde olan söndürülmüş sigara izlerini sayayım mı daha... Ben bu kadar acım varken, bu kadar canım yanmışken bile sizi anlamaya çalıştım. Siz nasıl yaptınız bu caniliği?"

LİYUZAWhere stories live. Discover now