25. Bölüm: Yapamam

6.4K 490 162
                                    

Merhaba canlarım.

Nasılsınız, nasıl gidiyor?

Yazdığım en uzun bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz.

Bu arada yazım yanlışı gördüğünüz yeri söyleyin düzelteyim.(Kontrol etmeden atıyorum.)

Oylardan çok yorumlarınız beni mutlu ediyor o yüzden yorumlarınızı esirgemeyin lütfen.

Sınır= 350oy 170 yorum
(Artık dolsun şu sınırlar Allah'ımm)

Medyadaki şarkı benim için çok özel...

Bölüme geçelim. İyi okumalar.

🍂

Birkaç gün sonra:

Araba durur durmaz indim ve seri adımlarla eve yürümeye başladım.

"Liyuza dur, beni bekle!"

Aram'ın arkamdan seslenişlerini duyuyordum ama bu beni durdurmadı. Aksine adımlarımı daha sert ve seri atmaya başladım. Yaklaştığım zaman kapı Kıvanç tarafından açıldı.

"N'oldu?"

Ona cevap vermeden omzumla omzunu ittirdim. Bunu beklemiyor olacak ki geriye sendeledi. Kendime kapıdan geçecek alanı yarattığım gibi hızla içeri ilerledim.

Girişe dizilmiş aile üyelerini es geçip merdivenlere ilerleyecektim ama birkaç adım sonra kolumdan tutulup durduruldum. Kafamı kaldırdığımda Vuslat'la göz göze geldim.

"N'oldu?"
Ebenin nikahı.

"Bırak kolumu."
Vuslat beni durdurduğu için arkamdan gelen Aram bana yetişmiş ve karşımdaki yerini almıştı.

"Liyuza neden erken çıktın seanstan? Biz böyle konuşmamıştık. Kabul etmiştin tedaviyi. Şimdi neden istemiyorsun?"

Evet, yaklaşık 2 saat önce Aram'la ilk psikolog seansıma gitmiştik ama sadece yarım saat içeride kaldıktan sonra kapıyı vurup çıkmıştım. Aram'ın tüm ısrarlarına rağmen tek kelime etmemiştim.

O benimle konuşurken ben Vuslat'a bakıyordum.
"Bırak şu kolumu dedim sana!"
Bağırmamla irkilip kolumu bıraktı. İleri doğru bir adım bile atamadan iki kolumdan da tutuldum.
"Açıklama yapmadan öylece gidemezsin."

Aram'ın kollarıma sardığı ellerinden kurtulmak için çırpınıyordum ama fayda etmiyordu.
"Ya bırak, istemiyorum ben tedavi falan!"

"Bırakmıyorum. Sen bana mantıklı bir açıklama yapana kadar da bırakmayacağım. Tedavi olmazsan iyileşemeyeceğini biliyorsun, bunu defalarca kez konuştuk. Şimdi neden böyle yapıyorsun?"

"Bırak! YA BIRAK!"
Aram bu sinirle kendime zarar vereceğimi düşünüyor olmalı ki beni tek bırakmıyordu. Kollarının arasında debelenip birkaç kısık çığlık atıyordum.
"Gitmeyeceğini söylersen bırakırım. Sadece konuşmak istiyorum, lütfen."

Biraz daha debelenip kurtulmaya çalıştım ama imkansızdı. Konuşmadan asla bırakmayacağını anlamıştım. Hayır. Merakından değil. Kötü bir şey olduğunu ve kendime zarar vereceğimi düşünüyordu.

Omuzlarım yenilmişlikle çöktü ve hareketlerimi kestim.
"Tamam, bırak."
Birkaç saniye durdu. Daha sonra ellerinin baskısını kollarımdan çekti.

LİYUZAWhere stories live. Discover now