13. Sahne

408 44 2
                                    

Küçük Ceylin korkuyla bir köşeye sinmiş her zaman ki gibi cezasını çekmeyi beklerken ağlamaları bir an olsun durmuyordu. Küçük ellerini sıkıca ağzına kapatmış hıçkırıklarını o korkutucu adama duyurmamaya çalışıyordu.

Biliyordu ki ağlayınca baba ona çok kızıyordu. Adını bilmediği o can yakıcı aletlerle ona vuruyor, ağlamasının yasak olduğunu hatırlatıyordu. Küçük bedeni yediği dayaklardan ötürü bir an olsun sağ kalamazken daha dün yediği dayaktan sonra yeniden bir dayak daha yemek istemiyordu.

Çünkü canı çok acıyordu.

O kemer her sırtına değdiğinde çığlıkları kulübe de yankılanıyor can yakan ağlamaları daha da şiddetli hale geliyordu.

"Akça! Yine hangi deliğe girdin!" Ben Akça değilim diye bas bas bağırmak istesede sadece susarak korkuyla daha da çok dolabın arkasına sindi.

Baba ona isim koymuştu...

Sen Ceylin değilsin demişti ona.

Sen akçasın demişti, canavar gibi gördüğü adam ondan bambaşka birisini yaratmaya çalışıyordu.

Canavar adam onu öfkeyle ararken dolabın arkasından gözüken minik eliyle sinirle oraya giderek dolabı hışımla ileriye ittirip onu bulduğunda Ceylin korkuyla çığlık atıp seslice ağlamaya başladığında canavar hiç acımadan küçük kızın saçlarını sıkıca tutarak kendine çekti.

"SANA KAÇ DEFA AĞLAMAYACAKSIN DEMEDİM Mİ! APTALLAR AĞLAR SEN BENİM KIZIMSIN AĞLAMAYACAKSIN!!"

"Ben senin kızın değilim!" diye bas bas bağıran Ceylini elinin tersiyle yere fırlattığında acıya gözlerini yumarak titreyen dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.

'Ağlamak yok, ağlamak yok,' diye tekrarlasa da içinden nafileydi. Kana bulanmış dizleri öyle çok acıyordu ki sessiz kalmak imkansızdı. Tek dizleride değil. Dayak yemekten şişmiş yanakları, aldığı darbelerle ezilmiş kaburgaları çok acıyordu.

"Bir hafta yemek falan yok! Ağlamayacaksın! Ağladığını her gördüğümde aç kalacaksın! Duydun mu beni!"

Minik bedeni yemek yemeyince halsiz düşüyordu...Bu kulübeden gitmek istiyordu artık. Büyüyüp buradan kaçıp kurtulmak istiyordu. Aylardır çektiği zulüme daha fazla dayanamayacak gibiydi.

O sadece abisini istiyordu.

"Bak bana çocuk! Büyüyeceksin! Büyümeyi öğreneceksin! Pembe dünya diye bir şey yoktur, seni abin kurtarmaya gelmeyecek! Bundan sonra o hayatını unutacaksın! Sen artık akçasın. Sen benim askerimsin!" diye gürleyen adamla başını yerden kaldırarak hırsla gözyaşlarını silerek çenesini havaya kaldırdı.

"Ben! Ceylin'im! Ben abimi unutmayacağım! Ben Akça değilim! Ben senin kızın değil-" Yüzüne yediği sert tokatla sözü yarıda kesilirken bedeni yeniden yere yığılmıştı. Dolu gözleriyle ellerini sıkıca yumruk haline getirerek dudaklarını sertçe birbirine bastırdı.

Ağlamayacaktı...Ağlamayacaktı...

Canavar Ceylin'in saçlarının kökünden sertçe tutarak kendine çektiğinde Ceylin acıyla çığlık atarken adam gözü dönmüş bir şekilde karşısındaki küçük kız çocuğuna bakıyordu.

AfitapDove le storie prendono vita. Scoprilo ora