30. Sahne

349 40 19
                                    

Saatlerdir kapısında beklediğimiz ameliyathane kapısı açıldı. Hepimiz telaşla ayaklanırken birbirimize belli etmesekte aynı korku, aynı stres hepimizin içindeydi. Doktor yüzündeki yorgun gülümsemeyle bize baktığında elimi kalbimin üstüne koyarak derin bir nefes verdim. Kurtulmuştu, başarmıştı! Kartal'a sevinçle sarıldığımda anında beni kolları arasına alırken kıkırdayarak saçlarımı sevdi,

"Yaşıyor mu?" Jilet titrek sesiyle emin olmak istercesine doktora baktı.

Ondan duymak bu kabustan uyanmak istiyordu biliyordum. Aramızda en kötü belki de o olmuştu. Canı içerdeydi çünkü. Hayatını adadığı, can parçası kadın içeride kendi canıyla savaşırken o da burada ölüp ölüp dirilmişti. 

"Yaşıyor. Hasta sandığımızdan daha güçlüydü kurtardık,"

"Ne zaman göreceğim Ahumu?" dedi heyecanla.

"Birazdan normal odaya alacağız o zaman görürsünüz."

Hepimizin yüzündeki yorgun gülümseme yüreğimizdeki hafiflemeyle koltuklara oturduk. Ahu kurtulmuştu, pes etmemiş hayata gözlerini yummamıştı. Milan dizimdeki elime dokunarak ona dönmemi sağladı. "Gerçekten hissediyormuşsun." dediğinde gülerek omuz silktim.

"Ahu bizi bırakıp gitmeyecek demiştim,"

"Bırakmaz, hele de o gelmişken." diye mırıldandığında gözleri sevinçten yerinde duramayan Jiletteydi. Biliyordu, kardeşinin deli gibi Jileti sevdiğini, ne yaşadılarsa olanlara yakinen şahit olan tek Kuzgun ya da Kartal değil Milan da şahitti ve buna rağmen kardeşinin Jilete gitmesine engel olmuyor aksine onların aşkının arkasında duruyordu.

Çünkü biliyordu, aşkın önünde ne kadar engel olursa olsun elbet aşılırdı. Elbet birgün o aşıklar buluşurdu. Ya dünyada ya da toprakta. Milansa kardeşine engel olmayıp aşkını dünyada doyasına yaşamasına izin veriyordu.

Abimde engel olmazdı..Efdal eğer yaşasaydı yanımda dururdu. Kuzgunu yakinen tanıdığı için bana onunla ilgili şeyleri anlatır benimle oturup bu konu üstüne sohbet bile ederdi. O hep aşık olmamı beklemişti. Ben olamadım sen ol demişti.

Düşünüyorumda Kuzgunla böyle değil de abimi şirkete ziyarete gittiğim gün tanışsaydık nasıl olurdu? O sadece şirketin ortağı bense sadece ortağının kardeşi, mezun olunca orada çalışacak olan ortaklardan biri olsaydım yine kalbimiz denk düşer miydi birbirlerine?

Gözlerim ona ilişirken gülerek Kartalla Jileti kollarının arasına almış onlarla konuşurken gördüğümde başımı geriye doğru yaslayarak güldükçe kısılan ela gözlerine buradan bile ayırt ettiğim çillerine ve yanaklarında güldükçe ortaya çıkan gamzelerine baktım.

Bu adamı oturup bir tabloyu inceler gibi saatlerce izlerdim. Kusursuz herif her yer de dikkati mi çekiyordu. Gülerken bile dolgunluğunu kaybetmeyen dudaklarına bakmamak için kendimi zor tuttuğum sırada kulağımda bir nefes hissettim.

"Kızım belli etme bu kadar çok," Milan'ın gülen sesiyle hızla ona döndüğümde yutkunarak neyi dercesine başımı salladım.

"Neyi belli etmeyeceğim ya?" dedim cılız bir sesle. Yanaklarım ufaktan pembeleşmiş nereden çıktığını bilmediğim bir sıcaklık etrafımı sarmıştı.

"Aşık olduğunu," dediğinde taşa takılıp tökezlemişim gibi yerimde titredim. Milan gülüşünü saklamak istercesine eliyle ağzını kapatırken elimin tersiyle omzuna vurdum. Ne aşkından bahsediyor bu ya?
Aşk falan yoktu.

"Ne aşkı? Aşk falan yok!"

"O yüzden mi çatışmada sizi dudak dudağa bastık?"

Terbiyesiz!

AfitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin