39. Sahne

337 27 6
                                    

Aile olmak nasıl bir şeydi?

Aile demek...Aile tam olarak ne demekti? Ben ailenin kavramını annemden ve abimden öğrenmiştim fakat..Biz aile miydik? Biz kendi evimizde korka korka yaşamış çocuklardık. Bir insan kendi evinde huzurla oturup televizyon izlemez miydi, yemek yemez miydi? Ben bunların hiç birisini yapamamıştım ki, babam hep engel olmuştu.

Televizyona izleyemezdik çünkü babam haber izlerdi bizim bir şey izlememiz yasaktı.

Yemek yiyemezdik çünkü babam bizim yanında yemek yememizden rahatsız olur o sofradan yemek yiyemeden kalkardık. Sonu hep dayakla biterdi.

Bizim evimizde neşeyle atılan çığlıklar olmazdı, feryatlar olurdu. Annemin babama yalvarmasıyla dolardı. Abimse beni o lanet dünyamızdan bir an olsun bile kurtarmak için savaşırdı. Görmeme mi sağlardı, duymama mı sağlardı. Ama duyuyordum işte, görüyordum da bazen. Çünkü o dayaktan her zaman biz de nasibimizi alırdık.

Biz aile değildik, biz aile olamamıştık.

Böyleleri...Babam gibilerin ailesi olmamalıydı.

Ama ilk defa, yıllar sonra belki de aile ne demek abimin bizim için kurduğu evde görmüştüm. Kısacık bile sürse...Görmüştüm işte. Abimle öyle huzurlu olurdu ki geceler. Birlikte filmler izler, sabahlara kadar oturur abur cubur yerdik. Bazen gecenin üçünde onu uyandırıp pizza yapmışlığımız bile vardı.

Çünkü yasak yoktu, orası bizim evimizdi. Bizim hayallerimizdeki evdi. Çizgi filmleri izlemenin yasak olmadığı, canın çektiğinde yemek yiyebildiğin, istediğin saatte uyuyabildiğin, dayak yemediğin, neşeli çığlıklarla dolu olan o ev..

Annem belki hayalimize ortak olamamıştı ama biliyorum..O hep bizi izlemişti. İzlerdi, öyle değil mi?

Efdal hep ama hep çocuk gibiydi, yıllar onu büyütmemişti. Yani benim yanımda öyleydi, iş yerinde onu ziyarete gittiğim bir gün onu ilk defa kaşları çatık görmüştüm ama yine çok karizmatikti.

O benim aksime sarışısındı, masmavi gözleri vardı, hafif kirli sakalları, gür kirpikleri vardı. Hele vücudu, onu yapmak için kaç sene uğraşmıştı acaba? Her neyse, sanırım benzediğimiz tek nokta maviş gözlerimizdi.

Yine de aile tam olarak ne demek hiçbir zaman öğrenememiştim. Öğrenmeme izin vermemişlerdi ki, ne zaman öğrenecek gibi olsam sonu hep yalnızlığımla sonlanmıştı.

Ve şimdi yine aynısı oluyordu. Tam aile kavramını öğrenecekken, yine bir şeyler oluyordu ama yine de yalnız değildim. Belki bu sefer öğrenirdim ailenin ne demek olduğunu. Hayat bu defalığına bana acır bir kez olsun mutluluğumu daim kılardı.

Saatler geçmişti, gün aymaya başlamıştı ama biz hala bu soğuk mezarlıktan ayrılamamıştık. Ne konuşuyorduk, ne de birbirimize bakıyorduk. Tek yaptığımız şey sımsıkı sarılmış bir halde beklemekti.

"Nasıl kurtulacağız biz bu adamdan.." diye mırıldandığımda kendine gelirmiş gibi hafifçe irkildi. İç çekerek yanağını saçlarıma yaslarken "Konuşmasak...En azından yalnızken o heriften bahsetmesek.." dediğinde bir çocuk kadar masumluk akan ses tonu içimi pamuk gibi yaptı.

Ne kadar kaçacaktık bu sorunlardan, ne kadar kaçacaktık aklımızdaki sorulardan bilmiyordum ama en azından şimdilik..Peki, şimdilik konuşmayalım..

"Kuzgun?"

"Güzelim?" diye karşılık verdi.

"Aile ne demek?" diye sorduğumda başımı hafifçe kaldırarak elalarına bakmıştım. Bunun cevabını gerçekten merak ediyordum. Aile ne demekti? Gözleri bir anlığına gözlerime dalıp giderken dudağında ufak bir tebessüm belirdi.

AfitapDonde viven las historias. Descúbrelo ahora