37. Sahne

418 31 2
                                    

Derin bir nefes çektim ciğerlerime. Bu puslu havaya rağmen sanki bir daha hiç nefes alamayacakmışçasına çekebildiğim kadar nefes çektim ciğerlerime. Yaşadığımı hissediyordum, belki de uzun zaman sonra yaşamanın ne demek olduğunu nefes almanın ne demek olduğunu anlayabiliyordum.

Travmalarımla yüzleşmem beni kendime getirmişti. Kaçmayacaktım bundan sonra, savaşabildiğim kadar savaşacaktım. Ben her daim savaştığımı zannederdim, evet savaşıyordum ama kendimle değil. Ben hep başkalarıyla savaşıp kendimle olan savaşımı unutmuştum.

Kendimle yüzleşmekten deli gibi korkup kaçmıştım. Şimdiyse kaçtığım her şey bir gece de anahtar sayesinde yüzleşmeme ve beni bu yükten kurtarmasına sebep olmuştu. Anahtar belki de bana iyi bir şey yapmadığını zannediyordu ama aksine o beni ben yapan şeyleri hatırlatmıştı bana. Beni bitirmek için kurduğu plan beni kendime getirmişti.

Gecenin bir yarısı sevdiğim adamın kolları arasından sıyrılarak çıkmaz sokağa gelmiştim. Tıpkı Kartal'a söz verdiğim gibi. Topuklu ayakkabımın tıngırtısı ıssız sokakta yankılanıyordu fakat bu beni rahatsız hissettirmiyor aksime garip bir güven sağlıyordu bana. Kuzgun umarım gece uyanıp beni yanında görmediğinde ortalığı ayağa kaldırmazdı. Hele de bu olayın üstüne ondan habersiz bir yere gitmem onu oldukça endişelendirirdi.

Bizim her zaman oturduğumuz kaldırımın sokağına doğru döndüğümde tam da tahmin ettiğim gibi Kartal bir sürü cips çekirdek almış ortamıza gelecek şekilde ayarlamıştı fakat bu defa bize bira değil rakı eşlik edecekti. Hadi ama böyle rakı sofrası mı olurdu?

Nerede mezelerimiz, peynirle karpuzumuz? Onunla vakit geçirmeyi çok özlemiştim. Hepimiz kendi derdimize öyle çok dalmıştık ki birbirimize vakit ayıramaz hale gelmiştik. Kıkırdayarak hızlı adımlarla ilerlemeye başladığımda topuklularımın sesini duymuş olacak ki anında başını kaldırıp bana dönmüş ve yüzünde eksik olmayan gülümseyişiyle kollarını iki yana açarak ona gelmemi beklemişti.

"Çilli!"

"Dodi!"

Ona tıpkı her daim yaptığım gibi sımsıkı sarıldım ve beni havada döndürmesine izin verdim. "Kartal tamam!'" diyerek kıkırdadığımda yanağıma bir öpücük kondurarak "Oh, güzelim benim!" dedi ve yeniden yanağımı öperek kucağından yavaşça indirdi. Yine de ona sarılmayı bırakmadan başımı göğsüne yaslayarak gözlerimi kapattım.

"Seni o kadar çok özledim ki Kartal.."

"Bende güzelim, bende çok özledim seni." dedi ve hafifçe geri çekilerek dolu gözleriyle bana baktı. "O kadar çok korktum ki bir daha sana böyle sarılamayacağım diye." dediğinde boğazıma bir yumru oturdu. Sandığımdan çok daha fazla korkutmuştum herkesi...Ben Kuzgundan intikam alacağım derken en büyük cezayı kardeşime kesmiştim.

"Şimdi bunları konuşmayacağız ama! Hadi gel oturalım." dediğinde anında hüzünlü havasından sıyrılarak enerjik bir halde elimden çekiştirerek beni kaldırıma oturttuğunda önümüzde duran bardaklara ve cips çeşitlerine bakarak dudağımı büktüm.

"Bu masanın zenginliği de ne böyle!" diye keyifle konuştuğumda bardaklarımıza doldurmaya başladığı rakıyı yarıda bırakarak bana dönüp sırıtarak göz kırptı "Dert masasında rakı olur bira değil." dedi bilmiş bilmiş. İç çekerek elime bardağı alarak havaya doğru tuttuğumda o da aynısını yaparak bardaklarımızı tokuşturdu.

Rakıdan büyük bir yudum alarak boğazımı yakmasına ve mideme o hissin gitmesini sağladım. Gözlerim yorgunca kapandı ve başım usulca duvara yaslandı. Ne konuşacaktık, ne anlatacaktık bilmiyordum. Eğer Kartal'a orada yaşadığım anlardan bahsedersem haftalarca uyuyamaz bunu takardı biliyordum o yüzden bunu yapmayacaktım. Belki bu yüzden bana kızacaktı ama hayır, bunu yapamazdım.

AfitapWhere stories live. Discover now