32. Sahne

364 35 13
                                    

"Kim arıyor."

"Anahtar."

Benden aylarımı çalan, beni o herifle tanışmaya mahkum edip beni ona bağlayan hayatımı bir kez daha alt üst eden adam arıyordu. Hepimizin kabusu, özelliklede karşımdaki kadının yaralarının üstüne defalarca kez yara açan adam şuan beni arıyordu. Ahu şaşkınlıkla telefonuma bakakalmışken telefonum ısrarla çalmaya devam ediyordu.

Hızla laptobumu elime aldım ve sisteme girerek kaydı başlatıp aramayı cevapladım. Ben sessiz kalarak ondan bir konuşma bekleyecektim. Telefonu hoparlöre alarak Ahununda duymasını sağladığımda anahtarın öfkeli hırıltılı nefesi kulaklarımıza dolmaya başlamıştı.

Dudağım keyifle yukarıya doğru kıvıldı. Nefesleri hızlıydı, öfkesini dizginlemeye çalışan boğalar gibi hızlı hırıltılı nefesler alıp veriyor konuşmadan benden bir hamle bekliyordu fakat bu defa ona istediğini vermeyecektim.

Arama saniyeleri geçerken yerini tespit etmem için az bir süre kalmışa benziyordu. Sistem çoktan anahtarın telefonuna aktarılmış onu bulmam için konumunu arayışa çıkmıştı.

"Akça." diye öfkeyle tısladığında duyduğum ses değiştirici cihaz beni şaşırtmamıştı. Bana asıl sesini tabi ki duyurmayacaktı. Böyle bir hatayı yapacak kadar aptal bir adam değildi o. Ahu çelebinin sesini duymasıyla gerilirken bense sırıtarak elimdeki telefona doğru eğildim.

"Çelebi, beni özledin mi?" dediğimde öfkeyle sert bir soluk bıraktı

"Bunun yanına kalacağını mı sanıyorsun!"

Hayır daha büyük bir felaketle bana geleceğini biliyordum fakat bu beni korkutmuyordu. Çünkü biliyordu ki eğer bana büyük bir şekilde karşılık verirse aynısı ben de ona yapardım. Ondan korkmuyordum, ondan hiçbir zaman korkmamıştım ve korkmayacaktım.

"Yanımda kalmayacak hatta daha büyük bir şekilde karşılık vereceksin bana fakat bu benim umrumda bile değil." dedim ve yüzümdeki gülümsemeyi silerek devam ettim.

"Sen ne yaptıysan onun karşılığını alıyorsun eğer sen uslu durursan ben de uslu dururum."

Biliyordum ki ne o uslu duracaktı ne de ben. Ve bunu benim bildiğim gibi anahtarda çok iyi biliyordu. Gözüm sisteme kaydığında konumunu bulmamıza az kaldığını gördüm. Eğer telefonu kapatırsa konumu yok olurdu ama onu oyalamaya devam edersem konumu kolaylıkla bulabilecektim.

"Seni de, Kuzgunu da ölmekten beter hale getireceğim!" dediğinde öfkeyle dişlerimi biberlerine kenetledim. "O zaman Ahudan ne istedin şerefsiz." diye tısladığımda bu sefer gülen taraf o olmuştu.

"Ahu yine sevdikleri yüzünden bu olaya kurban gitti..Sahi o da yanında değil mi? Lütfen selam söyle." Sinirle gözlerim kapanırken Ahu şokla elimdeki telefona bakıyordu.

"Bana bak!" diye tısladığında bu defa ona döndüm. Elimdeki telefonu hiddetle alarak önüne çektiğinde ben de laptoptaki konumunu bulmam için indirdiğim sisteme baktım.

Son beş

"Ne Ceylin'e ne de Kuzguna dokunmana izin vereceğimizi mi sanıyorsun sen? Değil yüz bin kişi bile olsan bizim gücümüze karşı sen galip gelemezsin. Sen hep yenilen olucaksın! Kendi oyun parkında oynamaya devam et Çelebi senin sonunu onların ikisi yazacak." dediğinde dudaklarım yukarıya doğru kıvrıldı. Ahuya devam etmesi adına işaret verdiğimde anlamasada başıyla beni onaylayarak devam etti.

"Söylesene, neden Ceylin?" dediğinde tuşlarda gezinen ellerim durdu. Başım istemsizce telefona çevrilirken nefesimi tutmuş bir halde cevap bekledim.

AfitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin