23.

8.6K 231 23
                                    


-23-

Gözlerimi açtığımda karşımda ilk onu gördüm. Karşımdaki koltukta oturur şekilde kollarını birbirine bağlamış uyuyordu. Onun yatağındaydım galiba. Yine...

Bir kaç saniye yüzüne baktım hiç oynamadan. Her an açılacakmış gibi olan gözleri kapalıyken bile kusursuzdu.Saat kaçtı?

Dirseklerimle doğrulmaya çalışırken kolumdaki inananılmaz acıyı hissettim. İster istemez bir acı nidası çıktı ağzımdan. Gözlerimin hemen onu, onunda beni bulduğunu farkettim. Sanki hiç uyumamış gibi hemen ayağa kalktı ve yanıma, yatağın yanına çömeldi.

"Çiçek, dur-" diyerek koluma dokundu.

"Bırak" dedim sinirle.

"Çiçek yaralısın!" dedi sinirle tekrar.

"Çok umrunda sanki" gülerek mırıldandım.

Stresli ve sinirli bir iç çekti. Koltuğun yanına çömelmiş bir şekilde yüzüme bakıyordu. Yine yapıyordu o bakışı. Yine yapıyordu bunu bana. İlk değildi. Canımı yakıyordu ama farkında değildi.

"Yapma"

Bir kaç saniye düşündü. Etrafa bakındı. Onun bana ne yaptığının kendisi bile farkında değildi. Ya da hayatı buna vakit ayıramayacak kadar meşgulmüydü?

Ciddiyetini hiç bozmadığı gibi gene sordu.

"Neyi yapmayayım?"

Cevabı bekler gibi gözlerime bakıyordu. Hemde hiç ayırmadan.

"Bana öyle bakma"

Gözlerini, gözlerimden cevabımla beraber çekmemişti. Hala gözü gözümdeydi. Ne zaman çekecekti gözünü? O çekmezse ben çekerdim. Hafifçe kaydırır gibi gözümü çekerken, ayağa kalkarak bir elini bacağımın yanına, diğerinide yatağın başına koyarak beni kıstırdı. Gözleriyle bana sadece bir kaç santim aşşağıdan bakıyordu. Nefesimi kesik kesik alıyordum. Yüzü yüzüme deymiyordu bile ama nefesimi kesmeye yeterdi. Ben yüzü yüzüme bu kadar yakınken bile bakamıyordum ama o gayet rahat bir şekilde, tamda gözlerimin içine yarım bakan gözleriyle bakıyordu.

"Şuan seni öpmemek için kendimi zor tutuyorum çiçek,

O yüzden...

zorlama beni"

Bir kaç saniye sadece yüzümü izledi. Yüzümden ayrıldığında yüzü, gözleri son bir kez daha dolgun dudaklarımla buluşmuştu. Yüzümden nefesi çekildiğinde suyun altındaymışım gibi ani bir nefes bıraktım. Bu çocuk bana nasıl yapabiliyordu bunu? Nasıl beni bir alemden başka bir aleme sokabiliyordu? Odadan çıkarken tekrar bana döndü ve gözlerime baktı.

"Şimdi lütfen hiç bir şey düşünmeden uyu, daha sonra her şeyi anlatıcam sana.

Söz..."

Kapıyı kapattı ve beni boş odada yanlız bıraktı. Hava karanlıktı, daha geceydi belli ki. Sıkıntılı bir nefes bıraktım dudaklarımdan. Gözlerim etrafı yalayarak geçiyordu. Odanın orta duvarına dayalı büyük beyaz yatağı, hemen karşısındaki oyun konsolu, tavan köşelerine döşenmiş kırmızı led lambaları, yan duvarda asılı duran elektronik gitar, duvara vidalanmış tahta ayakkabı rafı, dolabı ve yanında duran açık ceket askısı.

Bir uyuşturucu satıcısı ve ya bir mafya çocuğuna göre fazla zevkli ve renkli bir odaydı. Aslında çokta renkli değildi. Genellikle, siyah, beyaz, lacivert, koyu kahverengi tonları içerisindeydi odası. Yanımdaki gece lambasında çerçeveli bir fotoğrafı vardı. Çok güzel ve estetik çıkmıştı. Güzel vücudu ortaya çıkmıştı fotoğrafta. Ama bir sorun vardı. Fotoğrafın baş kısmı biri tarafından yırtılmıştı.

Kim yırtmıştı bu resmi? Ve neden? Belkide cihandı yırtan kişi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Kim yırtmıştı bu resmi? Ve neden? Belkide cihandı yırtan kişi. Çerçeveyi tekrar masaya koyarak yatağın içine sokuldum. Yastığı ve yatağın kokusu çok güzeldi. Derin bir nefes aldım yastığına burnumu dayayarak.

"Mhhhhh"

...

"Kahve"

dedim gülerek. Sonra yumuşak yastığına gömülerek serin yatağın içinde tatlı bir uykuya daldım...

...

Bir evin içerisindeyim, çocuk sesleri duyuyorum. Burası, neresi? Beyaz bir odadayım. Penceredeki perdeler rüzgarın gücüyle dans ediyor. Güneş pencereden beyaz odaya 'merhaba' diyor. Dışarıdaki çocuk kahkahaları birbirlerine dolanarak geliyordu sanki kulağıma.

"Anne!?"

"Annem nerde, baba!?"

Duyduğum soruyla beraber gözlerim açıldı. Neden bu kadar şaşırmıştım. Aşşağıdaki çocukların babasıda aşşağıdaydı. Sonra onun sesini duydum.

"Annenizin biraz başı ağrıyordu, birazdan gelir yanımıza"

Ayağa kalktım oturduğum tekli koltuktan. Pencereye yaklaştım ve güneş ışıklarının bana da vurmasına izin verdim. Aşşağı bahçeye baktım. Bir barbekü ızgarası,iki kız çocuğu, 4 yaşlarındalar, üzerlerinde kısa beyaz bir elbise. Ne yazaman gelmişti yaz?

Sonra onu gördüm. Cihan...

Izgaradan kafasını kaldırdı ve hisseder gibi bana baktı. Gözlerimin içine baktı ve gülümsedi. İlk defa onu bu kadar mutlu ve keyifli görmüştüm.

"Bakın, anneniz cama çıkmış"

İkiside aynı anda bana baktılar ve el salladılar.

"Anneciğimm!"

Gülerek bende onlara el salladım. Onlar benim çocuklarımmıydı? İsimleri neydi? Sonra tekrar cihana baktım. Gülerek bana odakladı gözlerini. Eliyle 'gel' işareti yaptı. Gülerek tam aşşağı inmeye hazırlanacakken bir silah sesi duydum. Kafamı çevirdim ve korkuyla gözlerimi açtım. Önce çocukları kontrol ettim,bir şeyleri yoktu. Sonra gözlerim onu buldu, cihanı.

Göğsünde büyüyen bir kan dairesi vardı. Nefesim kesilmişti. Bana hala acı ama gülen bir yüzle bakıyordu. Gözümden bir yaş dökülmüştü sanki, yüzümü gıdıklayan...

 Ç𝗂𝖿𝗍𝗅𝗂𝗄 [+18] Where stories live. Discover now