29.

6.1K 162 35
                                    


Weekend ~ Call Out My Name

;]
____________________________________

-29-


Beş dakikadır karşımda boylu boyunca duran uzun elbiseye bakıyordum. Hatta uyandığımdan beri. Çok güzel ve şık bir elbiseydi. Ama neden karşımdaydı?

Aradan bilmem kaç saat geçmişti. Tül perdeyi aralayarak camı açtım. Akşam oluyordu. Hava çoktan kararıyordu. Kafamı camdan çıkarıp aşşağı baktım. Ancak derin bir nefes alarak tekrar içeri girdim. Çok yüksekti, ne atlayabilirdim ne de inebileceğim bir yeri vardı. Ayrıca arka bahçede bile bekçi bekliyordu. Yere oturdum ve çağresizce ellerimi semaya kaldırarak dua etmeye başladım.

"Allah'ım, lütfen, lütfen cihana bir şey olmasın. Kendimi çok kötü hissediyorum Allahım. Lütfen onu koru Yarabbim!" dedim ve ellerimi yüzüme bastırdım. Artık ağlamaktan gözlerim ağrıyordu.

Tam o sıra odaya yaklaşan ayak sesleri duydum. Çok geçmeden kapı bir kez tıklatıldı ve açıldı.

"Çiçek hanım, "

Hay çiçek hanımın başına taş düşsün!

"Elbisenizi 5 dakika içinde giyinmeniz gerekiyor. 10 dakika içinde makyajınız var."

Anlamamış bir yüz ifadesiyle bir elbiseye birde adını bilmediğim adama bakıyordum.

"Anlamadım? Ben bu elbiseyi niye giyiniyorum ve neden 10 dakika sonra makyajım var?"

"Detaylarını haluk bey size söyleyecek, şimdi lütfen elbiseyi giyinin" diyerek odadan çıkmaya hazırlandı.

Alaylı bir gülüş attım. Kim bilir dışarısı şuan ne alemde, bunlarda kalkmış süper star gibi hazırlanmamı mı söylüyorlar?

"Giyinmiyorum, git bunu o haluk beyine de söyle tamam mı? " dedim ve ayağa kalktım.

Söylediğim cümle ile kapının önünde durdu ve derin bir nefes verdi. Elindeki tabletten bir şeyler açarak yanıma geldi, yüzüme tuttuğu tablete bakmadan önce bir soru sordum.

"Bu ne?" dedim alayla.

Yüz yüze geldiğim annemin çehresiyle bir kere daha aralandı ağzım. Elime aldığım tablete daha yakından baktım. Annemin bahçede ki çiçekleri sularken ki fotoğraflarını çekmişlerdi. Dolan gözlerim bu sefer gerçekten ağlamaya hazır gibiydi ama bu sefer sinirle kapandılar.

Tabletle beraber ayağa kalkarak hızlı adımlarla beni sabah götürdüğü odaya doğru ilerledim. Kapıyı o kadar sert açmıştım ki kapı, duvara vurup tekrar kapanma yolundaydı.

"Bu ne?" diyerek tableti önündeki masaya fırlattım.

Yaptığım sinirli muammeleye dayanamamış sinirden fokurdamıştı âdeta.

"Sen kimsin!? Kimsin ki benim evimde bana bu şekilde davranabiliyorsun!?"

"Ya ben meraklımıyım senin evinde durmaya!? Bırak gideyim! Buraya ben gelmedim, siz beni getirdiniz!"

"Ayrıca" diyerek ekledim.

"Önce şantaj, ardından da tehtid. Siz kim olduğunuzu zannediyorsunuz!?"

Söylediklerim üzerine her geçen dakika daha da sinirlenen bir adam vardı şimdi karşımda.

"Eğer ailene bir zararın gelmesini istemiyorsan, önce o elbiseyi giyin, sonra da dediklerimi yap"

Dedikleri aklımı iyice karıştırmıştı.

"Pardon, kaçırdım... Ne yapacakmışım ben?" dedim kaşlarımı çatarak.

 Ç𝗂𝖿𝗍𝗅𝗂𝗄 [+18] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin