33.

5.7K 180 13
                                    


____________________________________

-33-

Gözlerimi yavaşça araladım. Yarı açık gözlerle bir kaç saniye aynı noktaya bakarak nerede olduğumu idrak etmeye çalıştım. Burası hastahane odasımıydı? Ben kaç saatir uyur haldeydim?

Sağıma döndüğümde boş koltuk gözüme çarptı. Soluma döndüğümde ise tekli koltukta elini yüzüne dayayarak bana bakar şekilde uyuya kaldığını farkettim. Gözleri huzur istercesine kapanmıştı. Yüzü ise ifadesizdi. Siyah gömleği hâlâ üzerinde duruyordu, otelden direk buraya mı gelmiştik?

Duvarda saat arayarak, saatin kaç olduğunu öğrenmeye çalıştım. Kolumdakine, kaldırıp bakacak dermanım yoktuda. Tam karşımdaki duvarda asılı olan saat sabah 08:45'i gösteriyordu. Gözlerimi yorgunlukla yumdum. Ancak panikle tekrar açtım. Elimi karnıma götürdüğümde malın karnımda olmadığını farkettim. Karnımın kesilen kısmını bezle sarmışlardı,ancak elime bezden başka bir şey gelmiyordu. Endişe denen şey yavaş yavaş vücudumu sararken, etrafımı aramaya kalktım. Sanki adamlar öylesine bir şeymiş gibi birde masanın üstüne koyacaklardı.

Sessiz sedasız tekrar olduğum yerde bekledim. Aklıma milyon tane düşünce gelirken, malın şuan nerede olabileceğini düşündüm. Eğer doktorlar bulduysa? İşte o zaman sağlam sıçmıştım. Hapislerde bilmem kaç yıl sürünebilirdim. Ayriyetten hiç bir şekilde düzgün bir kariyer yapamayabilirdim. 'Uyuşturucu kaçakçılığından hapis cezası' aklıma gelen bu düşünce tekrar sinirlenmeme neden olmuştu.

Cihan hafif hareketlenmişti, uyanacağını anlayıp gözlerimi hızla kapattım. Uzun bir süre bekledikten sonra tekrar daldığını düşünerek yavaşça gözlerimi araladım. Açtığımda gözleriyle buluşmam bir olmuştu. Ancak belki görmemiştir umuduyla tekrar aralı gözlerimi kapattım.

"Numara yapmana gerek yok"

Yavaşça tekrar araladım gözlerimi.

"Sen ne kadar uyudun ki?"

"Beni boşver sen şimdi, karnın nasıl derin kesilmiş"

Ne diyeceğimi bilememiştim, çünki "Karnımda ki malın bantları biraz keskinmiş, canımın acısını o an ki ruh halimden hissedemedim." diyemezdim.

"İyi..."

Sadece iyi demeyi tercih ederek sustum. Yüzümü büyük bir odakla izliyordu. Veredeğim cevabı merak ediyordu. Bulduğuna artık gerçekten emindim. Eliyle arkasından çıkardığı kırmızı bantlı malı önüne getirerek inceler gibi baktı ve havaya kaldırdı.

"Bunun sende ne işi var çiçek?"

Bu sefer sorusu ile siyah gözleri daha da kararmıştı, aynı zamanda da meraklı bir ses tonu da vardı. Sinirle vereceğim cevabı bekliyordu. Kızgınlığı bana değildi,bundan emindim. Derin bir nefes verdim ve etrafa döndürdüm kafamı.

"Zorunda kaldım"

Hâlâ yüzüme bakıyordu, sanki daha fazla açıklama istiyordu.

"Bunun ne olduğunu biliyomusun?"

Gözlerim tekrar havaya kaldırdığı kırmızı şeye kaydı.

"Uyuşturucu diye düşü-"

"Uyuşturucu kelimesi bu zehir için biraz basit kalır. O Haluk piçi sana bunu neden verdi ve neden baş düşmanın oteline koydurttu biliyormusun?"

 Ç𝗂𝖿𝗍𝗅𝗂𝗄 [+18] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin