BÖLÜM -19- ''Artık ben de varım!''

9.1K 367 10
                                    

İki gün boyunca yataktan hiç çıkmamıştım. Uyudum, uyandım, ağladım... Yemeğimi bile Gülay'ım odama getiriyordu sağolsun. Bu kısır döngü içerisinde geçirdiğim iki günden sonra nihayet kendimi biraz daha toparlanmış hissediyordum. Bir amacım ve almam gereken bir intikamım olduğunu hatırlamıştım. Gülay üçüncü günün sabahında da elinde kahvaltı tepsisiyle odama geldiğinde geri götürmesini istedim. Önce itiraz etti ama kahvaltıyı hep beraber yapmak istediğimi söylediğimde ise mutlu oldu.

Kahvaltıya gittiğimde annemin yüzünü üç gündür görmediğimi fark ettim. Gülümseyerek kahvaltıya oturdum ve annemin halini hatrını sordum.

''İyiyim'' dedi kısaca ama iyi olmadığını biliyordum. Haklıydı da. Hiç bir şey yokken okulu dondurduğumu söyleyip eve dönmüş ve kendimi odalara kapatırken bile anneme adam akıllı bir açıklama yapmamıştım. Ve buna rağmen benim anlayışlı annem bir kez bile bana ne olduğunu sormamış ve kendi anlatacağım günü beklemişti. Yalnız kalmak isteme kararıma saygı duymuştu. Ama benim gözüm öylesine kör olmuş ve kalbim çektiğim acıyla öylesine taşlaşmıştı ki annemin aslında bu duruma ne kadar üzüldüğünü görememiştim. Kırgınlığını fark etmemiştim. Bunları yeni yeni anlıyor olmam ne acı.

''Anne özür dilerim''dediğimde kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Ama yine de gözlerinde kırgınlık vardı.

''Önemli değil''deyip kahvaltıya devam ettiğinde kendimi daha fazla tutamadım.

''Hayır anne önemli. Böyle davranmaya hakkım yoktu. Özür dilerim. Seni üzmeye de, şımarıkça davranıp kendimi senden uzaklaştırmayada hakkım yoktu. Biz hep beraberdik. Biz hep birbirimize destektik. Bunu bir an unuttum anne. Yalnız kalmak istedim. Kendi yaralarımı kendim sarmak istedim. Halbuki sen beni daha kolay iyileştirebilirdin. Biz hep birbirimizi iyileştirdik. Ama ben yanlış yaptım. Seni kendimden uzak tutarak yanlış yaptım. Bunu şimdi şimdi farkkediyorum. Gerçekten çok özür dilerim anne'' diyip bir nefeste içimdekileri boşalttım. Annem kafasını kaldırdığında gözleri dolu dolu olmuştu.

''Önemli değil kızım. Bunları yeniden hatırlaman çok daha önemli''dediğinde içim rahatlamıştı. Çünkü bu seferki sözlerinde samimi olduğunu biliyordum. Büyük bir keyifle kahvaltımızı yaptık ve o günü hep beraber geçirdik. Dışarı çıktık, gezdik, alışveriş yaptık, sinemaya gittik. Ama eskisi gibi mutluyduk işte. Bunca olanlardan sonra biz yine ayaktaydık...

Akşam olupta yatmak için odalarımıza çekildiğimizde Gülay yine yatağımın kenarına gelip oturdu. Hiç bir şey söylemedi. Sadece sarıldı. Önce şaşırdım ama sonra bende kollarımı ona doladım. Bir süre sarılıp sessizce destek olduk kardeşimle birbirimize. Hiç konuşmadan...

Sonra geri çekildiğinde kardeşimin gözündeki mutluluğu gördüm. Ve istemedende olsa onları bu kadar üzdüğüm için kendime bir kez daha kızdım.

''Kendini toparlamana çok sevindim abla. Biz eski seni çok özledik''

''Evet bitanem. Toparladım kendimi. Artık ne olursa olsun üzemezler beni. Daha fazlasını yapamazlar. Artık ne yaparlarsa yapsınlar beni şaşırtamazlar. Artık daha güçlüyüm ve hala intikam istiyorum.''

''Bilmiyorum abla. Emin değilim. İntikam için yaptığımız küçük bir araştırma bile seni ne kadar yıktı. Ya bu oyun onlardan çok yine sana zarar verirse?''

''Ahh be Gülay'ım. Artık gizli hamleleri kalmadı ki. Her şeyleri ortaya döküldü. Oysaki benim yapacağım hiç bir ataktan henüz haberleri yok. Yani koz bende artık''

''Bunu gerçekten içinden gelerek mi söylüyorsun?''

''Kesinlikle, artık ben de varım!''

''O halde teklifim hala geçerli abla. Ben sonuna kadar arkandayım ''

''Teşekkür ederim. Artık zayıf noktalarını da bildiğimize göre bir plan yapıp saldırıya geçme vakti geldi de geçiyor bile''

''Abla , aslında benim aklıma bir şeyler geldi ama sen ne düşünürsün bilemiyorum''

''Ne gibi bir şeyler?''

''Eğer bu kız yani Defne sana bu kadar benziyorsa bunu kullanabiliriz bence?''

''Hımm, nasıl yani?''

''Yani ablacım, onlar seni Trabzon'a geri döndün diye bilmiyorlar mı?''

''Evet?''

''O halde bırak öyle bilsinler. Çünkü artık geri dönecek olan Alya değil Defne''

''Yani ben gitmeyip Defne'yi mi salayım üzerlerine ne diyorsun?''

''Off abla off! Beynin yine rötar yaptı. Diyorum ki sen Defne mi olsan. Ferit'in zaafı değil mi bu kız. Gir Defne kılığına da süründür iti!''

Cevap vermedim ve biraz düşündüm. Aslında çok iyi plan. Bütün parlak fikirler de Gülay'dan çıkıyor. Birde ben alacaktım bu intikamı değil mi! Demek yanımda kardeşim olmasa tek yaptığım iş oturup salya sümük ağlamak olacakmış.

''Tamam bu çok iyi plan. Ama Ezgi? Sonuçta Defne olarak ona bir şey yapamam''

''Hımmm. Evet haklısın. Ezgi'nin zayıf noktası Erkan değil miydi?''

''Evet ?''

''Tamam abla . Bu da demek oluyor ki Defne olarak ona zarar veremezsin ama Erkan'ı kullanarak verebilirsin.''

''Evet mantıklı. Kız sen de maşallah. Yaprak dökümündeki Ferhunde'yi geçtin ha. Ne kumpaslar varmış sende''

''Öyle demeyelim de , benim ablamı kimsenin üzmesine müsade etmem diyelim'' deyip göz kırptığında bastım kahkayı. Bu kız kendini rolüne fazla mı kaptırıyor ne .

''Tamam Gülay'ım. Hadi uyuyalım artık. Saat geç oldu''

''Tamam abla. Ama bir şey soracağım''

''Sor canım?''

''Planı uygulamak için ne zaman Ankara'ya dönüyoruz'' deyince önce biraz düşünüp kafamda tarttım. Sonra da

''Bu haftayı değişimimle geçiririz. Eğer sonuçtan memnun kalırsakta haftaya gideriz'' diye cevap verdim.

''Tamam o zaman anlaştık'' deyip yine göz kırparak yatağına geçti. Ben diyorum bu kız kendini rolüne çok kaptırdı diye.

Ama her şey bir yana ben bu olanları bu kadar çabuk atlattıysam ailem sayesinde. Onları çok seviyorum. Onlar benim en kıymetlim. Onlar benim her şeyim. Ben güçlüysem onlar yanımda olduğu için güçlüyüm. Ama sen Ferit! Sen bütün kartlarını oynadın ve kaybettin. Şuan benim karşımda o kadar zayıfsın ki. Peki ben sana acıyacak mıyım?

Hayır!

Şah-Mat (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now