BÖLÜM -30- ''MAT!''

9.1K 391 16
                                    

(multimedya da Erkan var arkadaşlar. Keyifli okumalar...)

Sabah uyandığımda bugünün büyük gün olduğunun farkındaydım. Bugün aklımda ki sorulara bir yanıt bulacaktım ve kalbimin sesini dinleyecektim. Doğru düşündüğüm şeyi yapacaktım.

Her ne kadar dün anlık bir dürtüyle Ferit'e mesaj yollamış olsamda , verdiğim karardan şimdilik pişman değildim. Bu oyuna artık bir son verecek ve -eğer beni kabul ederse- sevdiğim adamla birlikte yoluma devam edecektim.

Sonunda bir karara varmış olabilmenin verdiği rahatlıkla tüy gibi hafiflemiştim sanki. Ve yine bu rahatlık sayesinde mutlu başladım güne...

Henüz Gülay uyanmamıştı. Ne yalan söyleyeyim hiçte şaşırmadım doğrusu. Zaten bu kız nasıl dün erken kalkıpta kahvaltı hazırladı bilmiyorum, hala şaşkınım. Ama günahını almayayım kardeşimin. Genelde hiç bir iş yapmaz ama yaptığı zamanda kimse eline su dökemez. Becerikli sıpa ne diyebilirim ki...

Yine iş başa düştü deyip usul usul gittim mutfağa. Anlaşılan kahvaltı işi her zaman ki gibi bana kalmıştı. Bugün olacakları düşünerek heyecan içinde hazırladım kahvaltıyı. İçim içime sığmıyordu adeta. Anlamlandıramadığım bir şekilde huzurluydum. Ve de mutlu...

Kahvaltı sofrasını her şeyiyle tamamladıktan sonra Gülay'ın odasına doğru yol aldım. Kapıyı açtığımda kardeşimin yatakta çaprazlamasına ve ağzı açık bir şekilde uyuduğunu gördüm. Çok sevimli görünüyordu. Ama bir o kadar da komik! Bu görüntü bende gülme isteği uyandırdı. Bu kız çok dağınık uyuyor ya. Allah evleneceği adama sabır versin valla!

Yavaşça yanına gidip yatağının kenarına oturdum. Saçlarını okşayıp yanağına kocaman ve en sulusundan bir öpücük kondurdum. Benim kardeşim, destekçim, sırdaşım, arkadaşım, herşeyim...

Huzursuzca yerinde kıpırdandı ve gözlerini açtı. Bir kaç saniye ne olduğunu anlamaya çalıştı. Sonradan idrak edebildiğinde ise içtenlikle gülümsedi bana.

''Ablacım beni hep böyle uyandırsana'' dedi uyku mahmurluğundan dolayı çatallaşmış sesiyle. Bende ona gülümsedim ve

''Kalk bakalım sıpa. Büyüyüp eşek oldun ama hala yataktan ben kaldırıyorum seni'' dedim. Yine her zaman yaptığı gibi

''Off abla tamam ya tamam '' deyip söylene söylene kalktı. Ben de yine her zaman ki gibi

''Off deme ablaya off deme, çarpılırsın. Git elini yüzünü yıka hadi, kahvaltı hazır'' dedim arkasından.

Söylediğim gibi elini yüzünü yıkayıp masaya geldiğinde kahvaltıya oturduk.

''Yine harikalar yaratmışsın ablaların birtanesi'' dediğinde, bende tıpkı onun dün söylediği gibi

''Zaten bir ablan var, neyin kafasındasın? '' dedim ve kahkahayı bastım.

''Bakıyorum da bugün tam formunuzdasınız Alya hanım. Bu mutluluğunuzu neye borçluyuz acaba?''

''Kafamdaki sorulara bir bir çözüm buldum diyelim'' deyip göz kırptım.

''Yani?'' Diye sorunca

''Kalbimin sesini dinlemeye karar verdim Gülay'' dedim. Yine tekrar

''Yani?'' Diye sorduğunda sırıttım. Verdiğim cevabın onu çılgına çevireceğine emindim.

''Sürpriiiiiz! ''

***

Kahvaltı olayını bitirdikten sonra biraz Gülay'la sohbet ettik. Ağzımdan laf alma çabaları malesef ki başarsız oldu. Her zaman her şeyimi anlattığım kardeşime bu sefer bir şey söylemiyordum. Ona da sürpriz olmalıydı ki tadı çıksın değil mi?

Saate baktığımda buluşma saatimize dört saat vardı. Daha fazla muhabbeti uzatmak istemedim ve Gülay'ın yanağından bir makas alıp direk odama geldim. Giyeceğim elbiseye karar verdim. Hemen hızlı bir duş alıp saçlarımı kuruttum ve şekil vermeye başladım. Süslenme olayında çok iyi olmadığım için hazırlanmaya bir hayli erken başlamıştım ve bugün çok güzel olmak istiyordum.

Saçlarımı iki saatte maşa yaptıktan sonra ellerimle açarak doğal bir görünüm verdim. Makyaj işiyle de uzun bir süre meşgul olduktan sonra seçtiğim turkuaz, diz üzerinde biten, uçuş uçuş etekli ,rahat elbisemi giyindim ve aynada kendine baktım. Gördüğümden memnun bir şekilde gülümserken odaya Gülay girdi. Beni baştan aşağı süzdü ve

''Çok güzel olmuşsun ablacım'' dedi.

''Teşekkür ederim fıstık ama her zamanki halim'' dedim göz kırparak.

''Hadi be ordan,sanki bilmiyorum ben, kimi kandırıyorsun paspal'' diye dalga geçtiğinde yalandan kızmış gibi yaptım.

''Gül sen gül. Son gülen iyi gülermiş'' dedim.

''Bu hazırlık Erkan için mi?'' Diye sordu. Hala ağzımdan laf almaya çalışıyordu uyanık. O halde biraz meraklandırmaktan zarar gelmezdi.

''Hayır canım. Ferit için'' dediğimde yüzünde gülümsemesi dondu ama bir şey söylemedi. Kararımı etkilemek istemediği belliydi. Benimse tam tersi içimde kelebekler uçuşuyordu adeta.

***

Buluşucağımız kafeye geldiğimde Ferit'in çoktan gelmiş olduğunu ve her zaman oturduğumuz masada oturduğunu gördüm. Dudaklarımda yine istemsiz bir gülümseme peyda oldu. Vereceği tepkiyi çok merak ediyordum gerçekten. Derin bir nefes alıp masaya doğru ilerlediğimde beni gördü. Gözlerinin şaşkınlıkla açılmasıyla gülümsemem dudaklarımda daha da çok yayıldı. Bu sahne cidden görülmeye değerdi.

''De.. De... Defne?'' Dedi kekeleyerek. Ahh ne kadar şirin!

''Defne değil Ferit'cim, Alya'' dediğimde bir kaç saniye olayın şokunu atlatamadı sanırım. Ama sözlerimin etkisinden kurtulduğunda bana sımsıkı sarıldı. Bir süre öyle kaldıktan sonra geri çekildi ve

''Seni seviyorum Alya'' dedi. Bense sadece gülümsüyordum.

''Çok pişmanım gerçekten'' dediğinde hala bir şey söylememiştim ve yine hala gülümsüyordum.

''Seni kaybettim sandım, çok korktum'' dediğinde gülümsemem artık sırıtmaya dönüşmüştü kendime engel olamıyordum . Bunları duyarak çok mutlu olmuştum. Hafifçe ona doğru eğildim ve elimdeki dosyayı ona uzattım. Bu dosya da onun hakkında yaptığım araştırmalar vardı. Bunlara ilaveten Defne'nin ve benim fotoğraflarımız da yer alıyordu. Buradan değişimimi açıkça görebilirdi. Dosyayı aldı ve açmadan önce beklenti dolu gözlerle bana baktı. Heyecanını çok net bir şekilde görebiliyordum. Bense ona daha da yaklaştım ve fısıltı gibi çıkan sesimle cevap verdim.

''Sen beni kaybedeli çok oldu zaten Ferit YILMAZER. Oyun bitti! İşte şimdi MAT!!!''

Şah-Mat (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin