BÖLÜM -43- ''Tüm bunlar bir kabus olmalı!''

4.7K 230 21
                                    

(Yeniden Alya'nın ağzından)

Pencereden sızan güneş ışığının yüzüme vurmasıyla birlikte bilincim yerine gelmeye başladı. Usul usul gözlerimi aralamaya çalıştığımda başarısız oldum. Şuan da göz kapaklarıma fil oturmuş gibi hissediyordum ve ne yaparsam yapayım gözlerimi açamıyordum.

Yanımda birinin kıpırdadığını fark ettim. Bu kıpırdamadan benimde etkilendiğime göre sanırım biri yanımda yatıyordu ve ben buna bir anlam veremiyordum.

Zihnimde son yaşadığım anı canlandırmaya çalıştım ama olmuyordu. Nedense kafamı bir türlü toparlayamıyordum. Bu durum bir hayli paniklememe yol açmıştı. Şuan da nerede olduğumu bilmiyordum ve yanımda biri yatıyordu. Ama ben zihnimin derinliklerinde kaybolup gitmiş gibiydim adeta.

Yaklaşık bir saat daha bilincim açık ama başıma gelenlerden habersiz bir şekilde yattım. Nihayet son yaşadığım anılar yavaş yavaş zihnime dolmaya başlamıştı...

Lunaparka gitmiştik evet... Hatırlamaya başlıyorum... Hırkamı unutmuştum... Almak için geri dönmüştüm... Hırkamı aldım... Ezgi'nin yüzü... Geri dönüyordum... Birisi... Ağzıma tıkanan bez parçası... Yoğun eter kokusu...

Aman Allah'ım bu olamaz! Ben kaçırılmıştım ve şuan da yanımda biri yatıyordu! İçinde bulunduğum durum gerçek olamaz, olmamalı!

Üzerimdeki uyuşukluğun ağır ağır kalktığını hissediyordum. Nihayet gözlerimi aralayacak gücü kendimde bulduğumda içinde olduğum durumu idrak etmeye çalıştım. Kendime baktığımda üzerimde hiç bir şey olmadığını gördüm. Baya bildiğin çırılçıplaktım. Üzerimi örten ince bir çarşaf vardı sadece. Usul usul kafamı çevirdiğimde gördüklerim yüzünden dondum kaldım. Yanımda aynı benim gibi çırılçıplak yatan bir adam...

Ferit!

Hayır Allah'ım bu olamaz. Ben ... ben... ben bakireyim ve bu benim ilk birlikteliğim. Tüm bunlar bir kabus olmalı! Bu, bu bildiğin tecavüz!

Göz yaşlarımın yanaklarımı yaka yaka süzüldüğünü hissettim. Şuan içimden o kadar çok şey yapmak geliyordu ki. En başta da yanımda yatan orospu çocuğunu öldürmek!

Ama şuan da ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum. Bu olanlara hala inanamıyorum. Önce hayallerimi çaldı benden sonra da bekaretimi. Masumiyetimi...

Erkan!

Evet Erkan...

Ben bir daha onun yüzüne nasıl bakardım? Onun temiz sevgisine nasıl karşılık verirdim? Her ne kadar kalbim Erkan için atsa da, kirliydim artık ben! Kirlenmiştim...

Ölmek istiyordum yaşamak istemiyordum. O lanet falcının söylediği her şey doğru çıkmıştı işte. Dolunaylı bir gece de masumiyetimi yitirmiştim. Ve artık ne yaparsam yapayım zamanı geri döndüremezdim. Kirlenen benliğimi temizleyemezdim...

***

Ne kadar süre daha ağladım bilmiyorum. Ama yanımda yatan Ferit'in kıpırdanmaya başlamasıyla yüzümü ona çevirdim. Pislik herif uyanmıştı ve bana gülümsüyordu. Sanki çok iyi bir şey yapmış gibi bir de otuz iki diş sırıtması yok mu? Allah'ın cezası! Şuan da onu affedip geri döneceğimi mi düşünüyor? Daha önce ondan nefret ediyordum. Şimdi ise iğreniyorum!

''Teşekkür ederim Alya'cım. Harika bir geceydi'' dedi. Yüzünde ise o her zaman nefret ettiğim sırıtış vardı yine.

''Tam senin gibi bir orospu çocuğundan beklenecek haraket. İğrenç , lanet olasıca pislik! Senden nefret ediyorum. Senden iğreniyorum ...'' diye gözyaşları eşliğinde içimdekileri saydırmaya başladığımda kahkahasıyla susturdu beni.

''Benden nefret ediyorsun ama benim oldun! İlk erkeğin oldum senin'' dedi yüz ifadesini hiç bozmadan. Bu sözleriyle birlikte gerçekler zihnime bir kez daha hücum etti. Kalbim acıyordu...

''Allah belanı versin senin pislik. Öldüreceğim seni, yaşatmayacağım!'' Dedim nefretimi kusmak istercesine. Bu halim ise sadece Ferit'in yüzünün daha çok gülmesine sebep oldu.

''Yapamazsın'' dedi en sinir bozucu sesiyle...

''Neden yapamayacak mışım? Bunun yanına kâr kalacağını mı sanıyorsun?''

''Aslında bir takım girişimlerde bulunacağını tahmin etmiştim. Zaten senden rahat durmanı beklemek delilik olurdu. Bu yüzden de önlemimi aldım''

''Ne? Anlamadım, nasıl yani? ''

''Şöyleki aşkım...'' dediğinde sözünü kestim hemen.

''Bana sakın aşkım deme!'' Diye tısladım tükürürcesine. Bu duruma biraz bozulsa da kendini hemen toparladı ve devam etti.

''Şöyleki; senin bir delilik yapacağını bildiğim için yaşadıklarımızı kayda döktüm. Yani elimde belgeler var.'' Dediğinde gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

''Nasıl yani, ne gibi belgeler?''

''Kare kare fotoğraflar desem yeterli olur mu? '' dedi kahkahalar eşliğinde.

''Seni pislik herif. Nefret ediyorum senden. Allah belanı versin. Geber de kurtulayım piç kurusu'' diye içimdeki her şeyi dökmeye başladığımda çıplak kolumu sıktı ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Birden ciddileşti ve ben şuan ki bakışlarından korkmuştum , ne yapacağımı bilemiyordum.

''Benden nefret etmeyeceksin Alya, beni seveceksin!'' Dediğinde

''Böyle bir şey asla olmayacak'' diye tısladım dişlerimin arasından. Ciddi yüzü birden gevşedi ve yeniden gülmeye başladı.

''Olacak canım olacak. Hemde öyle bir olacak ki... Hemen ilk iş gidip Erkan'dan ayrılacaksın. Aslında beni sevdiğini ve onu intikam için kullandığını söyleyeceksin. Ve bana geri döneceksin'' dediğinde verdiğim ilk tepki

''Rüyanda görürsün'' oldu.

''Ben rüyamda görür müyüm bilinmez ama eğer sen söylediklerimi yapmazsan bu fotoğrafları herkesin göreceği aşikar. Bu herkesin içine annen , Erkan ve okuldaki tüm öğrenciler de dahil'' dediğinde tekrar iğrenerek baktım yüzüne. Eskiden aşık olduğum bu yüz, şimdi nasıl olurda bende kusma isteği uyandırabilirdi. Bu nasıl bir çelişki Allah'ım!

''O fotoğraflar nerede şimdi'' diye fısıltıyla sorduğumda

''Ezgi'de'' diye cevap verdi. Bu cevapla birlikte de acının kalbime hançer misali saplandığını hissettim.

''O fotoğrafları can düşmanıma mı verdin sen? Bu bir nasıl sevgi? Ona bu kozu nasıl verirsin?''

''Mecburdum. Eğer evimde saklasaydım sen onları ele geçirmek için her şeyi yapacaktın. Daha da önemlisi ben seninle sevişirken fotoğrafları çekecek birine ihtiyacım vardı'' deyip göz kırptığında içimde büyüyen öfkeye daha fazla engel olamadım ve tokadı bastım. Sinirli bakışlarını gözlerime dikip saçlarımı eline doladı ve geriye doğru çekmeye başladı. Gözlerini gözlerime diktiğinde ağzından çıkan tek cümle ise bana başka çıkar yolumun olmadığı gösteriyordu.

''Yapacaksın Alya! Ya seve seve ya da zorla. Ama yapacaksın. Bana geri dönüp o iti sepetleyeceksin. Yoksa okulun duvarlarını çıplak fotoğrafların süsleyecek bilmiş ol!''




Şah-Mat (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now