BÖLÜM -31- ''işler daha da karışıyor''

8.2K 349 29
                                    

Ve MAT!

Evet oyun artık bitmişti.  Bundan sonra sadece içimden geldiği gibi yaşayacağım ve kendim gibi davranacağım. Kimseyi taklit etmek zorunda değilim . Ne yalan söyleyeyim kendim olmayı özlemişim.

O gün Ferit'in yanından eve geldiğimde Gülay beni bekliyordu. Endişelendiğini ve merak ettiğini anlamıştım. Benim saf kardeşim. Belki de Ferit'i affetmek için yanına gittiğimi sandı. Ama ben bu oyundan artık fazla sıkılmıştım ve Erkan'a da hak vererek oyunu bitirme kararı almıştım. Çünkü haklıydı, bu ben değildim. Ne kendim gibi davranıyor ne de kendim gibi görünüyordum. Zaten Defne'ye benzemek için giymek zorunda kaldığım o kısa ve son derece rahatsızlık verici elbiselerden de nefret etmiştim. Kahrolsun kısa elbiseler, yaşasın kot-tşört rahatlığı!

Ne diyorum ben ya. Bakıyorumda Ferit olayını atlatınca keyfi yerine geldi iç sesimin. Uzun zamandır sesini çıkarmıyordu ama yeniden boy göstermeye başlamış anlaşılan. Bu bile eski Alya da özlediğim özelliklerden biri. Düşündümde iç sesimin saçmalıklarını duymayalı da bir hayli olmuş...

Olanları Erkan'a anlattığımdaysa Gülay'dan çok daha fazla tepki verdi diyebilirim.  Telefondan bile yaşadığı sevincin boyutunu anlayabildim , o derece yani.

''Biliyordum'' dedi sevinç içinde. Şaşırmıştım. Ben bile bunu yapacağımı bilmiyordum ki. Tamamen anlık bir dürtüyle karar verdim. O nasıl bilebilir?

''Nereden biliyordun ki?'' Dediğimde ise aldığım cevap her kadını mest edecek türdendi.

''Sen benim sevdiğim kadınsın Alya.  İstesende kötü olamazsın ki'' işte bu adamı sevmem için bir neden daha. Bana sonsuz güveniyordu. Ben bile kendime yeterince güvenmezken...

Aslında bana kendimi yeniden bulmamda yardımcı olduğu için borçluyum ona. Belki de bana kalsa aylarca daha uğraşacaktım bu aptal oyunun peşinde. Oysaki değmeyecek insanlar için kendinizi yıpratmanız ne kadar gereksiz. Dünyaya bir kere geliyoruz ve bunu en iyi şekilde değerlendirmek yerine başka insanların bizi üzmelerine izin veriyoruz. Yasa giriyoruz. Kendimizi hayattan soyutluyoruz.  Peki ama kimler için? Değecek birileri mi bari ?

Aslında oraya gitmekteki amacım sadece oyuna bir son vermekti. Ama Ferit'in bana beni sevdiğini söylemesiyle birlikte de mutlu oldum.  Çünkü her ne kadar planladığım gibi olmasa da farklı bir yoldan yine intikam almış sayılıyordum. Yani kısaca çok kıymetli popona tekmeyi yedin Ferit YILMAZER! Geçmiş olsun...

Benim çektiğim gibi acı çekmedi gerçi ama sonuçta onun da hevesi kursağında kaldı.  Belki de beni bulduğuna sevinemeden kaybettiğini anladı. Tıpkı benim aşkı bulduğumu düşünürken avuçlarımdan kayıp gitmesi gibi.

Ezgi'ye gelince ona özel çaba sarf etmeme bile gerek yok aslında. Zaten o yaptıkları yüzünden Erkan'ı tamamen kaybetti. Sevdiği adamla birlikte olamayacak hiç bir zaman. Bunun farkında ve bu ceza ona fazlasıyla yeter. Kim bilir belkide sırf bu yüzden girdi bu saçma sapan yarışlara. Aklı sıra kendiyle kıyasladı beni. Benden daha üstün olmak istedi. Yada belki de yaşadığı kuyruk acısıyla birlikte tırnaklarını batırdı sadece. Ama unuttuğu bir şey vardı ki; benimle girdiği sebepsiz yarıştaki birincilik başkalarının yatağından geçmiyor!

Özetle herkes kendince bir şeylerin cezasını buldu mu? Buldu... Hemde ben ellerimi daha fazla kirletmeden. Bunun gönül rahatlığı bana yeterde artar  bile.

Bir an Erkan ve Ezgi'yi yataktayken videoya kaydedip ailesine izlettirmeyi düşündüğüme inanamıyorum. Ben nasıl bu kadar değişmiştim? Nasıl gözlerim böylesi kör olmuştu? Ezgi her ne kadar bana yanlış yapmış olsada ailesini işin içime katarak çok büyük bir skandal yaratabilirdim.

Ve yapacaktım da... ama şimdi düşünüyorumda ya gözlerim açılmasaydı ve ben gerçekleri göremeseydim ne olacaktı? Sinirim geçtikten sonra yaptığım hatayı anladığımda bu vicdan azabıyla nasıl yaşayacaktım? Bu sefer kendimi nasıl toparlayacaktım?

Hem onun da masum sevgisini kirletmeye hakkım var mıydı? Öyle zor ki gerçek aşkı bulmak. Ama hiç şüphe yokki Erkan'ın ki gerçekti. İki yıldır hep peşimde dolaşan bir asalak gibi gördüm onu. Kurtulmak için fırsatlar aradım ama bırakmadı. Hiç değer vermedim ona, kıymetini bilemedim. 

Ama o gün, yani alışveriş merkezinde gördüğümde ... Bir an ikisini aynı yatakta düşündüm ve bu düşünce hiç hoşuma gitmedi. Çok rahatsız oldum. Galiba ilk kez kıskandım onu!

Belki de o gün alışveriş merkezinde Erkan'ı görmem tesadüf değildi. Kader onu bilerek karşıma çıkarmıştı ve hatalatımın farkına varmamı sağlamıştı.

Erkan...

Beni gerçekten seven temiz adam...

İlk zamanlar ki tutumum aklıma geldikçe kızıyorum kendime. Onun temiz aşkını göremeyecek kadar kördüm. Erkan'ın masumiyeti dururken Ferit'in günah dolu sevgisini tercih ettim ben. Ama aklım başıma geldi sonuçta belki de bende zamanla Erkan'ı sevebilirdim. Ama şuan için ondan hoşlandığım su götürmez bir gerçek. Zaten gözlerimi açanda bu temiz duygular olmadı mı benim?

***

(Ferit'in ağzından)

Alya! İnanamıyorum Alya! Ben onu kaybettim diye üzülürken o bana oyun oynamış meğer. Ama ne denir ki? Ona kızmaya hiç hakkım yok, hakkettim. Gerçi ona minnattar bile sayılabilirim bu konuda.

Neticede Defne olarak geri dönmeseydi ben gerçekte Alya'yı sevdiğimi hiç anlayamayacaktım. Belki de hep geçmişte takılıp kalacaktım. Defne'nin ihanetini hazmedemeyecek ve ömrüm boyunca onu sevdiğimi düşünecektim.

Ama şimdi anlamıştım. Ben Alya'yı,  Alya'nın masumiyetini seviyorum. Ve onu da böyle kolay kaybetmeye hiç niyetim yok. Defne'nin ihanetinden sonra yıkıldım sanıyordum. Bir daha hiç kimseyi sevemem sanıyordum. Ama sevdim. Sırf bunun için bile olsa onu geri kazanacağım. Ne pahasına olursa olsun onun da yeniden beni sevmesini sağlayacağım.

Beni seveceksin Alya. Ya seve seve , ya da zorla... Ama seveceksin!

Şah-Mat (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin