BÖLÜM 57 ''SON HAMLE''

5.6K 179 8
                                    

Artık plan yoktu. Artık doğaçlama olacaktı her şey. Yaptığımız planlar hep olumsuz sonuçlandı. Bize umutsuzluk olarak geri döndü. Ve ben bu saçma sapan kısır döngüden ciddi anlamda sıkıldım. Bugün dananın kuyruğu bir şekilde kopacak ve her şey oluruna varacak. Bugün bu oyun son bulacak!

Sabah erkenden kalktım. Kalkar kalkmaz da üzerimi giyinmeye başladım. Ama bu sefer ki kıyafetlerim Alya'nın masumiyetinden çok uzaktı. Yeniden Defne olarak çıkacaktım Ferit'in karşısına.

Aynanın karşısında kendime son bir kez baktığımda yüzümü buruşturmadan edemedim. Yüzüme badana yapmışım gibi bir izlenim bırakan makyajım ve straplez, kısa, kırmızı elbisemle beraber, ben olmaktan çok uzaktım. Bu makyajla beraber üç kilo fazla çıkacağımdan da eminim! Üzerime aldığım siyah deri ceket ve siyah rugan çizmelerim kombinimi tamamlıyordu. Son rütuşlarımı kontrol ettim ve Erkan ile Gülay'ı uyurken bırakıp sessizce çıktım evden.

Sokağa ilk adımımı attığımda saatime baktım. Bir saat sonra Ferit okulda, odasında olacaktı. Adımlarımı hızlandırdım ve taksi durağına doğru yol aldım. Çantamda ki son parayı kontrol ettiğimde taksiye ucu ucuna yeteceğini gördüm. Ama nasılsa daha sonra paraya ihtiyacım olmayacağını bildiğimden bu durumu önemsemedim ve sıradaki taksiye atladım. Çünkü bugünkü planımdan sonra gözümü ya hastanede açacaktım ya da hiç açamayacaktım. Ki Ferit'i tanıdığım kadarıyla aslında ikinci seçenek daha olasıydı.

Taksicinin dikiz aynasından beni dikizlediğini gördüğümde yüzümde arsız bir gülümseme oluştu. Bunun farkına vardığımda hemen toparlandım ve bakışlarımı cama çevirip yolu izlemeye başladım.

Taksiciye, şuan da küçük bir kaçamak yapabileceği bir av olarak göründüğüme emindim. Bu da Ferit'in bana kattığı değerlerden yalnızca biri!

Düşüncelerimden taksicinin sorusu ile birlikte koptum.

''Nereye güzelim?''

Bu soru sıradan bir soru gibi görünsede, dudaklarının kenarında peyda olan çarpık gülümseme ve sorunun sonuna eklenilen 'güzelim' sıfatı, normalden uzak bir soru olduğunu kanıtlıyordu. Kafamı önüme eğdim ve sessiz bir şekilde

''Gazi Üniversitesi'ne'' diye fısıldadım.

Taksici bunun üzerine beni daha fazla inceledi ve böyle birisinin üniversite de ne arayabileceğini düşündü muhtemelen. İncelemesi son bulduğundaysa

''Peki'' dedi sadece. Artık aklından geçen her neyse kötü niyetlerinden vazgeçtiği belliydi.

Beni okula getirdiğinde taksimetre de yazan tutarı ödeyip taksiden indim. Bu da tahmin edersiniz ki cebimde ki tüm parayı son kuruşuna kadar verdiğim anlamına geliyordu.

Tekrar saati kontrol ettiğimde Ferit'in gelmesine 20 dk olduğunu gördüm ve gülümsedim. Bu bana tam olarak istediğim zamanı veriyordu. Kimseye görünmeden hızlı hızlı Ferit'in odasına gittim ve kapıyı kapattım. Son hazırlıklarımı tamamladım ve Ferit'i beklemeye başladım.

Olacakları düşündükçe bir kahkaha kaçtı dudaklarımın arasından. Sanırım biz Ezgi'yi delirtemeden evvel Ferit beni delirtmeyi başarmıştı. Çünkü bu yaptığım aklı başında bir insanın yapacağı bir şey değildi. Artık canıma nasıl tak ettiyse gözüm hiç bir şeyi görmüyordu. Mantıklı düşünemeyecek duruma gelmiştim. Tek istedim bu karşılıklı hamlelerin bir şekilde son bulmasıydı. Ve ben tabiri caizse son hamlemi yapıyordum.

Ya ''Mat'' yapıp bu oyunu ben kazanacaktım. Ya da hamlem boşa gidecek ve oyunu kaybedecektim. Ama kesin olan tek şey vardı ki; bu son hamleydi.

Şah-Mat (TAMAMLANDI)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora