BÖLÜM -48- ''Dostunu yakın tut, düşmanını daha yakın!''

4.8K 237 25
                                    

İkimizde şaşkın şaşkın olanları anlamaya çalışıyorduk. Bu kızın aklında yine var bir hinlik ama hadi bakalım hayırlısı. Ne diyebilirim ki; Allah insanı Gülay'a düşman etmesin... Ben hala aval aval bakmakla meşguldüm ki kendine ilk gelen Erkan oldu.

''Biraz daha açık olabilir misin baldız, şuan dumur olmuş bir vaziyette olduğum için pek mantıklı düşünemiyorum'' dediğinde Gülay

''Ahh be enişte, ben de sadece ablamın jetonunu köşeli sanırdım. Aşağı kalır yanın da yokmuş hani'' dedi kahkahasını havaya savururken. Bu durum zaten gergin olan sinirlerimi daha da hassaslaştırdı. Daha fazla seyirci kalamadım ve

''Seni dinliyoruz küçük sıpa. Aklındaki plan her neyse bizimle de paylaşır mısın artık'' diye tısladım dişlerimin arasından. Gülay'ın

''Tamam ablacım tamam sakin ol , her şeyi anlatacağım''  sözlerinin üzerine ikimizde kulak kesilmiştik. Önceleri hayatımın monotonluğundan şikayet ederken bir anda romantik komediye, ardından trajediye geçiş yapmıştım. Şimdi de bildiğin polisiye gerilime dönüşmüştü her şey. Fazla gönülden istemiştim sanırım ki 'normal yaşantı nasıl olur' unutmuş durumdayım. Ama ne yalan söyleyeyim normal bir kız olmayı özlüyorum. Hatta sadece ve sadece normal bir hayatım olsun istiyorum. Gayet sıradan bir şekilde yaşayabilmek ve tek derdimin sevgilimle kavga etmek olması için neler vermezdim. Oysaki şuan oturmuş kendimi nasıl savunabilirim, nasıl intikam alabilirim ve bu iki pislikten nasıl zarar almadan kurtulabilirim onu düşünüyorum. 'Ne dilediğine dikkat et' diyen ve pis pis sırıtan iç sesime yine içimden bir küfür savurup başımdan savdım. Dikkatimi Gülay'a verdim ve onu dinlemeye başladım.

''Abla Ferit senden Erkan'dan ayrılmanı istemişti değil mi?'' Ferit'in isminin geçmesiyle bile yay gibi gerilen Erkan'ı umursamamaya çalışarak cevap verdim.

''Evet?''

''O zaman ondan ayrılacaksın!'' söz daha Gülay'ın ağzından çıkar çıkmaz Erkan'ın oturduğu yerden hışımla fırlaması bir oldu.

''Hop hop hop kendine gel Gülay, ne demek ondan ayrılacaksın!''

''Ayrılık derken gerçek bir ayrılığı kasdetmiyorum tabiki. Yani Ezgi ve Ferit sizin ayrıldığınızı düşünecekler. Yani siz ayrılmış gibi davranacaksınız. Yani planlarının işe yaradığını düşünecekler. Yani siz böyle düşünmelerini sağlayacaksınız'' diyerek ilkokul düzeyinde bir açıklama yaptığında ikimizde gözlerimizi devirdik. Cidden şuan salak yerine koymuştu bizi, iyi de ne gerek var buna. İnsan gibi anlattığında anlamıyor muyuz sanki biz!

''Tamam tamam onu anladım ama bunun bize ne faydası olacak onu anlamadık'' dediğimde Gülay'ın bakışları cidden aşağılayıcıydı. Sanki... neyse neyse düşünmüyorum.

''Off abla off, dostunu yakın tut düşmanını daha yakın diye bir söz duymadın mı sen?'' kıza bak ya bir de dalga geçiyor.

''Sus kız sus, oflama ablaya! Adam gibi anlat şunu''

Erkan'ın da burada olduğunu unuttum bir an. O değilde az önce resmen sevgilimin yanında Gülay'a çemkirdim. Bir de rezil oldum iyi mi!

''Ablacığım, siz ayrılmış gibi yapacaksınız ve onları buna inandıracaksınız. Ferit ve Ezgi oyunlarını anladığımızı bilmeyecekler. Böylelikle onlardan bir adım önde olabilecek ve yapacakları hamleleri kestirebileceksiniz. Hem ortada gerçekten fotoğraflar varsa, onları da ele geçirmenin yollarını arayacağız bu arada'' Düşündüğümde planının mantıklı olduğunu kabul etmek zorunda kaldım. Erkan'a baktığımda o da onaylarcasına kafasını salladı.

''Peki sonra ne olacak? Hep savunmada kalamayız, karşı atakta da bulunmak zorundayız'' diye sorduğumda ise Gülay gülümseyerek cevap verdi.

''ilk kez mantıklı bir şey soruyorsun valla, gelişme var eferin''

''Kardeş falan demeyeceğim çarpacağım şimdi bir tane''  azarı yediğinde kendini toparladı ve

''Mutluluktan saçmalamış olabilirim abla kusura bakma. Bu yaşananlar benim içinde kolay şeyler değildi'' dedi. Haklıydı, ben de olsam kafayı yerdim sanırım. Önemli değil anlamında elimi salladığımda sözlerine devam etti.

''Eğer şimdi pat diye karşılarına çıkıp hesap sorarsak daha da saldırganlaşacaklardır. Zaten bu son yaşananlar da ne kadar ileri gidebileceklerinin kanıtı. O yüzden temkinli davranmak zorundayız. Resim faktörünü göz ardı edemeyiz. Ama onları ele geçirir geçirmez de karşı atağa geçeceğiz. İlk olarak Ferit'i çok sevdiği kariyerinden edeceğiz. Ezgi'yi de...'' derken Erkan söze girdi.

''Onu bana bırakın, onun için öyle planlarım var ki, bırak bir daha bizimle uğraşmayı karşımıza çıkacak cesareti bile kalmayacak!'' Erkan'ın Ezgi ile muhattap olacak olması her ne kadar canımı sıksa da bir şey söylemedim. Sonuçta bu olanlar biraz da benim suçum sayılırdı. Hatta sayılmayı geçtim, baya baya benim suçum! Sessizce

''Peki'' diye fısıldadığımda ben bile sesimin bu kadar güçsüz çıkmasına şaşırmıştım. Ama yine de ne Erkan ne de Gülay üzerime gelmedi. Odaya sessizlik kara bulut misali çökmüştü ki telefonumun çalmasıyla da dağılmış oldu. Telefonu elime aldığımda arayanın Ferit olduğunu gördüm. Önce paniklesem de Erkan'ın destek verirmişçesine omzumu sıkmasıyla toparlandım. Şuanda son derece kızgın davranmam gerekiyordu.

''Na var orospu çocuğu'' diye telefonu açtığımda duyduğum kahkaha sesi ile midem altüst oldu.

''Biraz daha kibar olmayı denesen diyorum sevgilim, malum artık benimsin''

''Evet Allah'ın cezası, lanet olsun ki öyleyim. söyle ne var?''

''sadece sesini duymak istemiş olamaz mıyım?''

''Sen çıkarın olmasa bir halt yapmazsın, o yüzden lafı dolandırma da söyle derdin ne?''

''beni iyi tanımışsın güzelim bravo''

''Sonuç?'' dediğimde yine o iğrenç kahkaha sesi tırmaladı kulaklarımı.

''Sonuç şu ki bebeğim; Erkan'dan ayrılacaksın demiştim sana hatırlarsan. Aradan iki gün geçti ya hani, ne yaptın diye bir bakayım dedim bende'' dedi. Bu amansız çırpınışları komiğime gitmişti ama yine de bir şey belli etmemem gerekiyordu. O yüzden sesime çaresiz olduğunu umduğum bir hava vermeye çalıştım ve

''Evet ayrılacağım, ama bana biraz zaman ver lütfen'' diye yalvarmaya başladım. Direk Evet ayrıldım dersem şüphelenebilirdi. Bunun olmaması için yalandan da olsa yalvarmak en iyisiydi sanırım. Bunu Gülay'ın katkısı olmadan düşünebildiğim için kendimle gurur duymakla meşguldüm ki Ferit'in

''Süre falan yok Alya, yarın seni aradığımda o heriften kurtulmuş olacaksın'' deyip , benim bir şey söylememe fırsat vermeden telefonu yüzüme kapatmasıyla afalladım. Daha sonra ise yüzümdeki alaycı gülümseme ile telefona bakakaldım, bir yandan da bu işin sonunun nereye varacağını merak ederek...

Şah-Mat (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now