Bloody Love // taekook

Aykırı Çiçek

İyi okumalar 🌺

Kiraz Çiçeği şenliğinin ikinci gününde meydanda kılıçla yapılan şovlar, yöresel müzikler ve çeşit çeşit yemekler hazırlanmıştı. Kim Taehyung bahara ve şenliğe uygun beyaz üniformasını giymiş ve yakasına pembe bir fular takmıştı. Onu görenler güzelliği karşısında şaşkına dönüyor Kim Taehyung adeta ona bakan gözleri büyülüyordu.

Siyahın en koyusuna bürünmüş  kasvetli sarayın ortasında  aykırı bir çiçek gibi filiz vermişti Kim Taehyung. Bir Kral'a göre güzelliği onu zayıf göstersede kimilerine göre, bu anca ona bakanlar için bir aldatmacadan ibaret olduğunu yalnızca onu gerçekte tanıyanlar bilirdi. Öyleki Prens Jeon için Kim Taehyung kolay bir av gibi görünüyordu. Ve avcı avını avlamak için pusuda bekliyordu sinsice.

"Prensim"

"Söyle Jung"

"Suikast için her şey hazır, bu gece Kim Taehyung'u öldürmek için son şansınız olabilir"

Prens Jeon yüzünde alaycı bir gülümsemeyle şarabından bir yudum aldı. Bu sadece Prens Jeon'un içebileceği türden bir şaraptı, içinde kurt kanı vardı. Bunu bilen sayılı kişilerden biri Prensin sağ kolu ve sırdaşı olan Jung Hoseok'tu.

"Uzun zamandır avlanmamıştım ve kurt kanı içmektende sıkılmıştım. Ahh eminimki Taehyung'un kanı damağıma layıktır"

Taht odasının camından bahçede gezinen ve etrafı izleyen Kim Taehyung'a baktı yüzündeki gülümsemeyle. Sivri dişleri üzerinde dilini gezdirip, gözlerini kapattı. Kırmızıya dönen gözleri Jung Hoseok'u korkutuyordu lakin Prens'in ona zarar vermeyeceğini de biliyordu.

Kim Hanedanlığı ve Jeon hanedanlığı arasında ki barış anlaşmasının altında bugünki yapılacak suikast yatıyordu. Jeon Jungkook'un babasının Kim Hanedanlığına karşı gücü yetersizdi ama elinde gizli bir güç vardı. O da şimdiki tahtın sahibi oğlu Prens Jeon'du. Jungkook'un ailesi sıradan insanlardı lakin o, küçükken uğradığı bir saldırı sonucu değişmişti. Ailesi oğullarının başına gelenlerden sorumlu olarak Kim Krallığını suçladığı için oğullarına karşılık oğullarının canını istiyorlardı. Ancak intikam soğuk yenen bir yemek olduğundan, eski Kral'ın ömrü buna yetmemiş, lakin intikam ateşiyle büyütülen oğlu için o gün sonunda gelmişti.

Kim Taehyung bahçede kendi için hazırlatılan özel tahtta otururken hapşırmaya başladı. Zaten dünden beri üzerinde hafif bir kırgınlık vardı lakin bunu yol yorgunluğuna vermişti ama unuttuğu alerjisi yeniden nüksetmeye başlamıştı. Hapşırıkları peş peşe devam edince yardımcısı Chris Kral'ına endişeli gözlerle baktı.

"Kralım isterseniz odanıza geçip biraz dinlenin, bende sizin için çay hazırlayayım"

Kim Taehyung tahtından kalkarak Jeon sarayındaki odasına ilerlemeye başladı. Ayağa kalktığı andan itibaren anladı ki kesinlikle hasta olmuştu. Polenler ve mevsim geçişleri vücuduna iyi gelmiyor, onu her zaman hasta ediyordu.

Üzerindeki üniformayı çıkarıp saten pijamalarını giyerek geniş ve rahat yatağa uzandı. Üşüyordu ve ince yorganı üzerine çekip içerisine gömüldü ama yinede titremesi geçmiyordu. Burnunun ucu kızarmaya başlamıştı ve hapşırmaya devam ediyordu. Alerjisi için yapılan özel ilaçları bu sarayda bulabilir miydi emin değildi, yarına kadar idare etmeliyim diye düşündü gözleri kapanmadan önce.

Chris elinde sıcak çayla Kral'ın odasına giderken Pres Jeon tarafından durduruldu. "Kral Kim odasında mı?" diye sordu. Chris önce saygıyla eğildi, çay taşıdığı tepsiyi düşürmemeye çalışarak. "Odasında istirahatteler efendim" dedi. Chris tekrar eğilerek Prens'in yanından ayrılıp Kim Taehyung'un odasına ilerledi. Kapıyı tıklatarak içeri girdi ve sıcak ballı çayı komidinin üzerine koyup, yorgana iyice sarılmış halde yatan Kralına baktı.