Sizin Aşkınızı Korurken Öldü

785 80 37
                                    


İyi okumalar...

İki ay sonra...

Çiftlik evi bembeyaz örtünün ve soğuğun esiri olmuş, gölün üzeri hafiften donmaya yüz tutmuştu. Kış yalnızlığa alışamamış bir kalp kadar soğuk geçiyordu şimdi.

Taehyung titreyen elleriyle kestiği odunları şöminenin yanına koyup ısınmak için yaktığı Ateşin kenarında, battaniyesine sarılmış lapa lapa yağan karın oluşturduğu muazzam manzarayı seyrederken derin düşüncelere dalıp gitmişti.

Jungkook gelmiyordu... Biliyordu ki savaşlar kısa sürede bitmezdi. Üstelik çetin geçen kışta savaşın akıbetini uzatabilirdi. Gelmediği için kızgın değildi Taehyung. Bir haber bile alamadığı için kırgın hissediyordu yalnızca.

Sevgiliyi beklemek güzeldi. Ama kalbi bir türlü yalnızlığa alışamamıştı. Hüzünlü geçen her gününde kendine pek iyi baktığı söylenemezdi. Çok zayıflamış, göz altları çökmüş ve yediği her şeyi kusar olmuştu. Yine kahvaltı yapmadığı bir gündü. Hasta hissediyordu bu yüzden koltuğa uzanıp battaniyesine sarıldı sıkı sıkıya.

Orada ne kadar uyuduğunu bilemediği bir vakitte gözlerini açtığında kapının sesini duydu. Kemikleri ağrıdığından ve başına giren sancıyla yerinden kalkamadı. Kimin geldiğini tahmin ediyordu. Burada yaşamaya başladığından beri tek arkadaşı, evine yakın oturan Seojoon'du. Muhtemelen ava giderken yanına uğramak istemişti ama kapıyı açacak hali yoktu.

"Dostum evde misin?" diye seslendi içeri girerken Seojoon. Saksıların içine sakladığı anahtarı bulup kapıyı açmıştı. Taehyung kendini iyi hissetmediğinden her ihtimale karşı dışarıda anahtar bırakıyordu son zamanlarda. "Evdeyi-m" dedi Taehyung kısık sesiyle.

Seojoon içeri girip koltuğun üzerinde yatan arkadaşının yanına yaklaştı. "Ne bu halin, ateşi de yakmamışsın. Ev buz gibi, hasta mısın Taehyung?" diye sordu. Ardından arkadaşının alnına elini koyup ateşine baktığında onun alevler içinde yandığını görüp battaniyeyi üzerinden almak istedi. Seojoon onun eski kral olduğunu bilmiyordu, kendini sıradan bir insan olarak tanıtmıştı Taehyung.

" Üşüyorum". Taehyung üzeri açıldığında tir tir titremeye başladı. Seojoon ne yapacağını bilemeyerek önce ateşi yaktı. Ardından terleyen bedenin kıyafetlerini değiştirip ona hastalığına iyi gelecek otlardan yaptığı çayı içirdi. Şimdi ise alnına koyduğu ıslak bezi yenisiyle değiştirirken arkadaşının halinin çok kötü olduğunun farkındaydı.

"Kasabaya gidelim, orada hekim var. Çok hastasın Taehyung." dediğinde başını iki yana sallayarak onu reddeden Taehyung'a öfkeyle baktı.

"Haline bir bak Taehyung iyi değilsin. Seni tanıdığım o ilk günün üzerinden çok bir zaman geçmemesine rağmen eriyip gittin. Neden bunu kendine yapıyorsun? Ölmek mi istiyorsun?"

Taehyung gözünden süzülen yaşı parmağıyla silerken başını tekrar iki yana salladı yavaşça." Ölmek istemiyorum, sadece... " Sadece Jungkook gelirse iyi olabileceğini biliyordu Taehyung. O gelene değin kendine iyi bakmak istese de yapamıyordu. Bugüne dek her ihtiyacı başkaları tarafından karşılanan bir Kral'dı. Kral olduğu zamanlarda bile kendisine çok iyi bakılmasına rağmen bedeni çok çabuk hastalığa zayıf düşüyordu. Taehyung zaten uzun zamandır iyi değildi...

"O zaman hekimi buraya getireceğim" dediğinde Seojoon onun reddetmesine izin vermeden ayağa kalktı ve evden çıkıp kasabaya gitti. Yollar kar olduğu için geri dönmesi ertesi günü bulmuştu. Hekim ve Seojoon içeri girdiklerinde koltukta yatan ve sayıklayan Taehyung'u görmüşlerdi. Hekim hemen muayeneye başlarken yanında getirdiği bir karışımı ısıtması için Seojoon'a verip yanından gönderirken çantasından malzemelerini çıkardı.

Bloody Love  // taekookWhere stories live. Discover now