Yeni Kral

882 93 23
                                    


İyi okumalar 🍂

Elmas, yakut ve zümrütlerle süslenmiş tacım.. Onu başıma taktığım ilk gün, omuzlarıma hayatımın en büyük yükünü aldığım gündü aynı zamanda. Öyle gösterişli, öyle ince işlenmişti ki onu layığıyla taşımak gerekiyordu. Ki ben Kim Taehyung artık bu tacı ne başımda ne de omuzlarımda bir yük olarak taşımak istiyordum artık.

Bir Kral ancak ve ancak ölerek tacından vazgeçerdi. Tarihte bir ilk mi olacaktım aşkı uğruna yüz çeviren tacına?

Babamı düşündüm ve bana güvenen halkımı. Ne çok hayal kırıklığı ve utanç bırakacaktım ardımda. Babamın kemikleri sızlayacak, halkım Krallarının değişmesiyle büyük korku ve endişe yaşayacaktı. Bunları düşündüğümde göğsüme bir ağrı saplanıyor, ama beni yinede vazgeçiremiyordu Prens Jeon'a olan aşkımdan.

Odamdaydım, son kez takıyordum başıma tacımı. Parmak uçlarım geziniyordu her bir değerli taşında. Ne güzel parıldıyordu aynada yansımam. Birazdan bu odadan çıkıp amcam Kim Namjoon'a gidecek, ona Kim Krallığı'nın yeni Kral'ı olması gerektiğini söyleyecektim. Sebeplerim ise hastalıktan yorgun düşen bedenim olacaktı. Yalan değildi uzun zamandır tam anlamıyla iyileşemiyordum. Jeon'un aşkına düştüğümden beri kendimi toparlayamıyor, devlet işlerini yürütecek kadar dinç hissetmiyordum.

Yardımcım Chan sessiz ama meraklı bir şekilde beni izliyordu. Halim onu emdişelendirmiş olacak ki sessizliğini bozması uzun sürmedi. "Kral'ım nedir bu durgunluğunuzun sebebi?". Ona döndüm yavaşça, omzuna elimi koydum. "Chan, sana minnettarım. Her zaman iyi bir yardımcı oldun. Sadece bunu bir iş olarak yapmadın. Kral'ına daima sevgi ve saygıyla bağlı olduğun için teşekkür ederim sana."

"Bu her zaman böyle olacak sevgili Kral'ım. Sizin gibi merhametli ve sevgi dolu bir Kral'ımız olduğu için çok şanslıyız. Ömrüm bitene değin her zaman size bağlı ve sadık olacağım."

"Teşekkür ederim" dedim ve yanından geçip odamdan çıkarken kendimden emin, omuzlarım dik bir şekilde Taht odasına doğru yürümeye başladım. Taht odasına giden yol uzun ve mermer döşeliydi. Sevdiğim tablolar duvarları süslüyordu. Uzun zamandır resim yapmak için vakit bulamadığım düştü aklıma. Sonra tatlı bir hayal içimi sıcacık yapıverdi. Jungkook ile küçük, aşk dolu yuvamızda onu tüm çıplaklığıyla resmettiğim bir düş beni daha da cesaretlendirdi.

Yasak kitapların anlattığı yasak aşkıydık biz. Kavuşamayan aşıkların aksine biz mutlu sonu yazacaktık kendi hikayemizde. Umudum kış mevsiminde açan bir kardelen gibi çiçek açıp büyüyordu.

Taht odasındaki uzun masanın etrafı önemli devlet adamlarıyla doluydu. Herkes Kralları'nın ani kararıyla neden bir araya geldiğini düşünüp tedirgin olmuş gibilerdi. Ben içeri girdiğimde her biri ayağa kalkarak önümde eğilmiş, ben tahtıma oturana değin beklemişlerdi. Amcam sağımda kalan sandalyelerden birinde oturuyordu olacaklardan habersiz. Komutanım Park Chanyeol da onun karşısındaydı. Diğerleri ile beraber yaklaşık on kişi daha masayı çevreliyordu.

"Babam merhum Kral'ın ölümü benim için ani ve beklenmedik olmuştu. Yıllar boyu halkımız ve topraklarımız için çalıştı. Topraklarımızı genişletip, zenginleştirdi. Bu yüzden sevilen ve saygın bir Kral'dı. Ben ise ona layık, tıpkı onun gibi sevilen bir Kral olmak istiyordum. Halkı için yaşayan, halkı uğruna can veren. Ve bana babamdan kalan bu Kral'lık tacını son nefesime değin layığıyla taşıyabilmek. Ama ne yazık ki bugün bu tacı ve onun yükümlülüklerini benden daha iyi taşıyabileceğini düşündüğüm kişiye amcama devretmek istiyorum. "

Kelimeler zehirli bir ok gibi dudaklarımdan firar edip beni ve odada bulunanları korku ve endişeyle çepeçevre sararken, kısa bir sessizlik oluşmuştu. İnanılmaz bir an yaşanıyordu şu anda. Amcam hiddetle ayağa kalkarak" Kral'ım siz neler söylüyorsunuz böyle?! Bunu asla kabul edemem bağışlayın. "dedi. İçten içe buna mutlu olduğunu biliyordum lakin, insanların ondan nefret etmesinden korktuğundan buna karşı çıkıyordu.

Bloody Love  // taekookUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum