Yeniden Doğuş

765 78 40
                                    

İyi okumalar 🔥

Yaşamın sınırından ölümün kıyısına yol olan o nokta da bedenimdeki can yavaşça çekilirken Taehyung'un kolları iki yanına düşmüş, sevdiği Prens'in kollarında ölmek üzereydi. Hasreti dinmiş, tek istediği son kez olsun onu görmek olan eski Kral'ın dileği gerçekleşmişken Prens Jeon sevdiğine geç kalmanın korkusuyla ağlayarak perişan halde kucağında tutuyordu sevdiğini.

"Ölmene izin vermeyeceğim sevgilim. Lütfen benim için dayan." dediğinde gözleri kapanmak üzere olan Taehyung'un boynuna sivri dişlerini geçirmiş, vampir zehrini onun bedenine salgılarken gözleri kırmızıya dönmüştü. Geri çekilip bir kez de bileğini kavrayıp orayı ısırarak zehrini tüm vücuda yayılmasını sağlamıştı.

Boynunda başlayan yangı yavaşça tüm bedenini ele geçirerek zehrin acı bir şekilde yayılmasını hisseden Taehyung tüm hücrelerinin aynı an da can çekiştiğini hissediyordu adeta. Titremeye başlayan tüm uzuvları Prens'in kolları arasında sıklaşarak artarken onu böyle acı çekerken gören Prens ağlayarak bunun çabucak bitmesini diliyordu. Sevdiği adamın acı çektiğini görmek onu kahrediyordu.

"Dayan aşkım, buradayım korkma." diyerek avutuyordu sevgilisini. Ama Taehyung onu duyamayacak kadar geçmişti kendinden. Ateşin içinde yanıyormuş, her bir zerresi kavruluyormuş gibi hissederken boğazından gür bir çığlık çıkıverdi. "Kurtar beni, öldür yalvarırım dayanamıyorum Jungkook." diyordu. Ölmek o an bu acıdan kurtulmanın tek yolu gibiydi. Ama Jungkook onsuz olamazdı, onu kaybetmek istemiyordu. Kendi lanet ettiği varlığına onunla uzun bir ömür yaşamak için şimdi Taehyung'u ortak ediyordu.

" Geçecek, çok az kaldı. "diyordu ama Taehyung çığlıklar atarak, nöbet geçirir gibi titriyordu. Prens Jeon henüz  küçük bir çocukken tattığı bu acıya nasıl dayanabildiğini sorguluyordu o an. Jeon Jungkook henüz küçükken bile çok güçlü bir çocuktu. Kim Taehyung da öyleydi lakin o ölmek üzere olan bir bedende gücü tükenmiş, bitmiş bir haldeyken bu acıyı yaşıyor olmasından onun için daha zordu dayanmak.

Saatlerce süren acı çekişin sonunda Taehyung'un bedeni durulmuş, zehir içinde geçtiği her organı yakarak yok ederken, Jungkook onun cılızca çarpan kalbinin sesini duyuyordu. Değişim başlamıştı ve ne kadar süreceğini bilmediği için onun başucundan bir dakika olsun ayrılmıyordu.

Uzun zamandır görmediği için avuç içlerine dudaklarını bastırıp, güzel yüzünü izliyordu sevgilisinin. Solgun yüzü, çökük yanakları ve morarmış göz altları yavaşça düzeliyor onu ilk gördüğü andaki gibi güzel ve kusursuz bir tene sahip olurken, vampir zehrinin yenileyici özelliği ile Taehyung iyileşiyor, giderek daha güçlü oluyordu. Tüm bu evreler bittikten sonra Taehyung eskisinden bile daha güçlü ve kaya kadar sert bir bedene sahip olacaktı.

Çiftlik evinin kapısı Taehyung'un arkadaşı tarafından sertçe çalındığında Jungkook sevgilisinin yanından ayrılmak istemesede kapıyı açmak için ayaklandı ve alt kata indi. Kapıyı araladığında saatler öncesinde buradan gönderdiği genci görüp, kaşlarını çattı.

Seojoon üzgün bir halde, "O öldü mü?" diye sordu. Saatler geçmişti onun yanından ayrılalı ve Taehyung'un can çekişmekte olan bedenini giderken gördüğünde ağlamıştı saatlerce. Sonunda arkadaşı olarak ona son vedasını etmek için yeniden dönmüştü çiftlik evine.

"Yaşıyor." dedi Jungkook. Seojoon'un kaşları duyduğu sözlerle şaşkınca yukarı doğru kalkarken, "Nasıl? Ama o?" dediğinde Jungkook daha fazla açıklama yapmak istemediğinden kapıyı kapatacaktı ki Seojoon ona engel oldu. "Onu görmek istiyorum." dediğinde Prens Jeon'un sabrı tükeniyordu. Ama gencin o yokken Taehyung'un zor anlarında yanında olduğu içinde minnet duyuyordu ona karşı.

Bloody Love  // taekookWhere stories live. Discover now