Son Anlar

809 93 115
                                    


İyi okumalar.. Bolca yorum yapın lütfen. 🍂Finalden önceki son bölüm diyebiliriz.

...

Evinde duyduğu adım sesleri, ocağın üstünde kaynayan bitki çayının kokusu ve dışarıda esen rüzgarın çıkardığı uğultu Kim Taehyung'un yalnızlığına iyi geliyor, hasta bedeni küçücük şeylerle bile mutlu oluyordu.

"Efendim sizin için yemek hazırladım." dedi Jimin. Buraya geleli neredeyse iki hafta oluyordu ve Taehyung onun gitmesini istemiyordu. Jimin de halinden memnundu lakin, Taehyung çok hastaydı. Onun için elinden geleni yapıyor olsa da bir türlü iyileşmiyor aksine daha da kötüleşiyordu eski Kral'ı.

"Yemek istemiyorum" dedi Taehyung, sarışın gencin endişeli yüzüne bakarak. Burada olduğu ve kendisiyle ilgilendiği için çok minnettardım ona. "Ama efendim kaç gündür boğazınızdan tek lokma bir şey geçmedi. Yapmayın böyle yalvarırım. "

Taehyung üzerindeki yorgana daha da sarıldı. Ne zaman bir şey yese hemencecik geri çıkarıyordu. Durumunun iyiye gitmediğini biliyor ama elinden bir şey gelmiyordu düzelmek için. Tek istediği Jungkook'u görmekti. Onun sesini son bir kez duymak istiyordu. Ona bir kez daha sarılmadan pes etmeyecekti.

Jimin üzgün bir şekilde elindeki tepsiyi kenara bıraktı. Elini Taehyung'un alnına yaslayıp ateşine baktığında cayır cayır yandığını gördü. Korkuyla yerinden kalkıp su ve havlu almaya gitti. Çabucak döndüğünde elindeki havluyu su dolu kaba soktu. Ardından ıslanmış havluyu ateşler içinde yanan bedenin alnına koydu. "Sizi hekime götürmemiz lazım, böyle olmayacak." dedi.

"Jimin, hekim bana çare olamaz." dedi Taehyung, kısık çıkan sesiyle zorlanarak. Konuştukça öksürüyor, küçücük bir hareketi onu fazlasıyla yoruyordu.

Jimin gözlerinde biriken yaşları tutamayıp ağlamaya başladığında Taehyung uzanıp onun elini tuttu. "Ağlama lütfen. Ben sadece günahımın bedelini ödüyorum. Tanrıya isyan edip, yasak olanı istediğim için acı içinde ölüyorum. Yine de ölüm döşeğinde beni ateşlere atan o bedeni istiyorum. İflah olmaz bir kalbin yükünü taşıyorum şimdi. Ölmek üzereyim ama kalbim yaşamak için değil Jungkook için çarpmaya devam ediyor. "

Jimin Taehyung'un iki elini tutup başını onun göğsüne yaslayarak ağlarken birden yerinde doğruldu ve Taehyung'un gözlerinin içine baktı." Canım pahasına Prens'i buraya getireceğim efendim. "dedi. Ayağa kalktı ve köşede duran paltosunu üzerine aldı." Gitmeden önce Seojoon'u buraya göndereceğim size bakması için. "diyerek oradan ayrıldı.

Taehyung'un yüreğinde yeni bir umut tohumu filizlendi. Jimin ona sevdiğini getirecekti, mektuplarını taşıyan ulağı yeniden sevdiğine kendisinden haber götürecekti. Gözünden yaşlar yavaşça süzülürken Jimin'in gittiğini işitti. Yorgun düşen bedeni yeniden uykuya daldı. Uyumak acılar içindeki bedenine ve hasretin ızdırabını taşıyan ruhuna iyi gelen tek şeydi son zamanlarında.

...

"Seojoon , Jimin gideli kaç gün oldu?"

"Bugün dördüncü gün Taehyung, konuşma yorma kendini şimdi."

Seojoon'un, teni bembeyaz, gözaltları mor ve sadece bir deri bir kemik kalmış arkadaşının içler acısı haline bakıp dolan gözlerini saklamak için pencereye doğru yürüdü. Dün hekim gelmiş, Taehyung'u muayne etmiş ve hiç iyi şeyler söylemeyerek oradan ayrılmıştı.

"Seojoon, benden gözlerini kaçırmanı istemiyorum. Hekim ne kadar vaktimin kaldığını söyledi? Lütfen söyle bana, bilmek istiyorum." dedi Taehyung. Artık nefes almak bile öyle yorucuydu ki onun için gözlerinin açık kalabildiği anlar çok kısaydı. Jimin gitmiş ve hala dönmemişti. Umudu ve zamanı giderek azalıyordu artık.

Bloody Love  // taekookWhere stories live. Discover now