°•9•°

492 57 49
                                    

İyi okumalarr~

Hyunjin:

Yarının haftasonu olmasının bilinciyle sonunda oflayarak eve girdiğimde mutfağa yöneldim. Beklediğim gibi annem orada tezgahın önünde yemek yaparken arkasından sarılıp sırnaşmaya başladım. Şaşırtmayarak yemeği karıştırmak için çekmeceden çıkarttığı tahta kaşığı kafama geçirip beni defetmiş, işine devam etmişti.

"Anne yaa..." Sızlanarak konuştuğumda göz ucuyla bana bakmış ardından önüne dönüp iç geçirmişti. Bu sırada mutfak masasının sandalyelerinden birine geçtim bende.

"Ne oldu yine? Niye astın suratını? Kötü mü geçti günün?" İstediğim soruları aldığımda hevesle anlatmaya başladım.

"Hayır aslında çok güzel geçti! HATTA BİLİYOR MUSUN? DAMADIN BUGÜN BENİ ÖPTÜ. Anne görmen lazım minicik bir şey böyle tatlı tatlı geldi birden öptü yanağımı. Yesem keşke."

"Bir de biz görsek şu damadı. Minicik deyip duruyorsun Hyunjin bana bak pedofili çıkma başımıza. Oğlum demem kırarım kafanı."

"Pff anne saçmalama ya... Aynı sınıftayız dedim ya. Sadece biraz minik."

"İyi tamam be. Ee öpmüş işte seni ne asıyorsun suratını? Aferin ama bak çocuk biliyor işini. Üç yıl peşinden koştun. Daha yeni yeni yüz veriyor. Sen de hiç demiyorsun biraz da sen koş peşimden."

"Der miyim anne ya? O çocuk peşinden koşulsun diye yaratılmış. Dış görünüşünü geçiyorum o zaten yoruma kapalı. Her mimiği her hareketi o kadar tatlı ki! Herkesten nefret ediyor gibi davranıyor ama kaç yıldır gözünü üstünden bir saniye ayırmayan benden kaçmaz. Elinden geldiğince herkese yardım ediyor. Hatta bazen insanlar yardım edenin o olduğunu bilmeden ona saçma sapan davrandığında bile ağzını açıp demiyor ki ben olmasam sıçmıştın şimdiye-"

"Düzgün konuş." Kafama aldığım ikinci darbeyle duraksayıp kendime, konuşmaya kendimi kaptırmamam gerektiğini hatırlattım. Yoksa sağlam çıkamazdım buradan.

"Her neyse... Neden suratımı astığıma gelirsek... Haftasonu geliyor. Normalde bu kadar takılmazdım ama iki gündür aramız o kadar iyi ki hiç ayrılasım gelmiyor. Çıkışta çaktırmadan peşine takılacaktım beni alsın yanına diye." Annem konuşmanın başından beri ilk kez tam olarak bana dönmüş yanıma yaklaşıp yüzümü avuçları arasına almıştı. Yüzündeki tatlı gülümsemeyle konuşmaya başladı.

"Bir şey diyeyim mi oğlum? Sen hayatımda gördüğüm en ağır enayisin." Beklediğim duygusallığı alamamamla afallayarak anneme bakmış o ise beni takmadan kahkaha atarak önüne dönmüştü. Yalandan da olsa kaşlarımı çattım.

"Aşık denmesini tercih ederim."

"Aynı şey."

"Babamla siz de aşıksınız ama?"

"Tamam işte babanda benim enayim. Biz damadımla çok iyi anlaşacağız. İki enayiyi peşimize çok güzel taktık. Babası kılıklı seni."

Annemle konuşmamdan haklı çıkamayacağımı farkederek sessiz kalmayı tercih ettim. Bir süre sonra sessizliği bozan annem oldu.

"Hiç fotoğrafı falan yok mu? Kaç yıldır damadım diyorum çocuğa bir kere yüzünü görmedim."

"Hiç sosyal medya falan kullanmıyor ki... Ama dur geçen kantinde otururken bir tane çekmiştik. Daha doğrusu Seungmin çekti. Seungmin'in çektiğini farkedip silmesini istemediğine göre gizli çekmiş de sayılmayız bu arada." Gereksiz yere hızla kendimi savunurken art arda çekilmiş dörtlü fotoğrafı arıyordum. Galerimdeki ilk fotoğrafıydı. Gizli gizli fotoğraf çekmeyi kesinlikle doğru bulmuyordum bu yüzden hiç yapmamıştım. Seungmin'in bana attığı fotoğrafı sonunda bulduğumda kalkıp annemin yanına ilerledim.

In Love•° HyunHoWhere stories live. Discover now