°•41•°

189 35 211
                                    

2 gün sonra

"Ne demek nerede olduğunu bilmiyorsunuz?! Hadi ben onun hiçbir şeyiyim siz nasıl ulaşamazsınız ya?! Evini bile biliyorsunuz, hiç mi aklınıza gelmedi gitmek?!" Karşımdaki Chan ve Felix'e kendimi daha fazla tutamayıp patladığımda Jisung ve Changbin beni sakinleştirmeye çalışıyordu. İyi değildim, kendimde hiç değildim.

O geceden sonraki üç gün Minho'yu ne görmüş ne de ondan haber alabilmiştim. Sanki yarım yaşıyordum, sanki aldığım nefesler ciğerime dolmuyordu, sanki gülümsemelerim ruhunu kaybetmişti... Ne yapabilirdim ki onsuz..? Nerede olduğunu ne yaptığını bilmiyordum. Üstelik onu son gördüğümde berbat haldeydi. Ya devam ettiyse madde kullanmaya? Ya başına bir şey gelmişse? Cevapsız sorularımın ardı arkası kesilmiyordu ve delirecek gibiydim endişeden...

İkisi sessiz kalmaya devam ederken sanki kararsızmış gibi birbirlerine kaçamak bakışlar atıyor bir şeyi söylemek istiyor ama emin olamıyorlardı. Sonunda benim meraklı bakışlarım altında Chan Felix'i başıyla onaylamış, Felix ise rahatsızca boğazını temizleyerek konuya girmişti.

"Tabii ki aklımıza geldi evine gitmek... Hatta bugün gidecektik aslında ama..."

"Ama ne, Felix? Söylesene..."

"Bu sabah konuştuk Minho'yla. Bugün de zaten okula gelmeyeceğini biliyordum yani... Minho bundan sonra da okula gelmeyecek Hyunjin... Okuldan kaydını aldırmış."

En beklemediğim cevap kulaklarımda yankılanırken kaşlarım çatıldı. Bu da nereden çıkmıştı şimdi..?

"Ne..? Neden?" Tekrar sıkıntıyla nefes verdi sorumu cevaplamadan önce gözleri sanki son kez onay istercesine abisine kaydığında bu sefer Chan kardeşinin zorlandığını anlayarak kendisi lafa girdi.

"Babası Minho'nun buradan daha iyi daha prestijli bir kolejden mezun olmasını istiyor, burada derslerini fazla ihmal ediyormuş. Sınava daha sıkı çalışması için okul değiştirecek. Ama sadece okul değil..."

Böyle uzatarak anlatmaları cinnet geçirtecek gibi hissettirirken bunun onlar için de zor olacağını düşünerek sakin kalmaya çalışıyordum...

"Ülke de değiştiriyor. Eğitimine yurtdışında devam edecek. Hatta çoktan gitmiş, dün o yüzden kapalıymış telefonu uçağı indiğinde beni geri aradı orada zorluk olmasın diye hattını da değiştirecek, hepinizden özür diliyor veda edemediği için..."

"Ben..."

Bang Chan:

Karşımda sanki birden ruhu çekilmiş gibi görünen Hyunjin'e bakmak bile beni mahvederken destek olmak istercesine elimi kolunu tutmak için uzattığımda küçük bir hareketle elimin boşa düşmesini sağlamış dolu gözleri ve ruhsuz ifadesiyle konuşamıyor sadece yaşadığı şoku sindirmeye çalışıyordu.

"B-ben..." Çabalasa da cümlenin devamını getiremiyordu... Gözlerim istemsizce dolarken beni iteceğini bilmesem sıkı sıkı sarılırdım ona... Benden pek hazzetmediğini biliyordum ama bu çocuğa karşı istemsiz bir sevgi vardı içimde, ne de olsa bir kardeşime hayatının tek güzel anlarını yaşatan yegane kişiydi.

Bir şey söyleyemeden arkasını dönmeye yeltendiğinde içimi kemiren gerçeği daha fazla tutabileceğimden emin değildim. Belki çok yanlış bir zamandı bunu söylemek için ama bilmek onun da hakkıydı.

"Hyunjin!" Duraksayıp hüzünle çökmüş yüzünü bana çevirdiğinde dolu gözlerimden bir yaş aktı.

"Minho'nun hiçbir şeyi olduğunu düşünme sakın... Sen onun ilk ve tek aşkısın, bu hayatta en çok sevip en değer verdiği kişisin."

In Love•° HyunHoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin