°•25•°

484 51 39
                                    

İyi okumalarr~

Hyunjin:

Bugün her şey bir tık tuhaftı sanki ama henüz ne olduğunu çözememiştim. Dün gece annemler apar topar teyzemin rahatsızlandığını söyleyip gitmişlerdi. Arkadaşlarımın hiçbiri ne telefonlarıma ne mesajlarıma cevap vermiyordu. Bugün de ödev için evime gelmiş olan Minho ise fazlasıyla uykulu görünüyordu. Normalde ödevden başımı kaldırdığım anda beni mahvedecek olan Minho şimdi sürekli uyukluyordu. Herkesin nesi vardı Tanrı aşkına?

"Minnie çok yorgun görünüyorsun gece uyuyamadın mı güzelim?"

"Hah?! Ah şey... Dizi izliyordum kaptırmışım kendimi. Geç uyudum bayağı..."

"O zaman yat uyu biraz kedişim zorlama kendini. Söz ben halledeceğim." O itiraz edecek gibi gözüktüğünde konuşmasına izin vermemiş ayaklanıp onu kucaklamıştım. Gözlerini bile açamayan Minho'yu yatağıma yatırdığımda cenin pozisyonu alıp küçülttüğü bedeniyle çok geçmeden uykuya dalmıştı.

Oturup onu izlemeyi çok istesemde söz verdiğim için çalışma masasına oturup bir tek toparlama kısmı kalmış ödevle ilgilenmeye başladım. Tam olarak Minho'nun anlattığı gibi yapmaya çalıştığım için gereğinden uzun sürsede sonunda bittiğinde derin bir nefes aldım. Teslim günü yarındı yani tam zamanında bitirmiştik.

Yatağımda büzülmüş mışıl mışıl uyuyan sevgilimin sevimliliği beni gülümsetirken dayanamayıp yanına uzandım. Uyurken daha bir masum görünen yüz hatları beni büyülerken yumuşacık saçlarını okşamaya başladım. Minho hissetmiş gibi mırıldanarak bana yaklaşıp göğsüme sokulduğunda onun dayanılmaz tatlılığıyla buruşan yüzümle sessiz kalmaya çalışıyordum. Çok fena mıncıra mıncıra sevesim, tatlılığına çığlıklar atasım geliyordu.

Kedi gibi göğsüme sokulmuş Minho'ya kollarımı sardığımda onun yaydığı huzurla ne olduğunu anlamadan uyuyakalmıştım.

Minho:

Hyunjin'in uykusunda bana sırnaşmasını gülümseyerek izlerken onun uyanmasını bekliyordum. Neredeyse iki saattir uyuyordum Hyunjin'in bana ne ara katıldığı hakkında bir fikrim yoktu. Aslında şu an onu uyandırmam gerekiyordu planımın zamanında işlemesi için ama kollarını sıkıca bana sarmış uyurken öyle huzurlu görünüyordu ki kıyamıyordum bir türlü.

Bir süre sonra kendi kendine uyanmış olacak ki gözlerini kırpıştırıp zorla açmıştı. Gözlerini açtığı gibi benimle göz göze gelmesiyle yüzümdeki gülümseme büyürken o beni iyice kendine çekerek gözlerini tekrar kapatıp uyumaya hazırlandığında kıkırdadım.

"Hyunnie uyan hadii..." Mızmızlanırken bana daha çok sırnaşıyordu. Zor da olsa geri çekilip yüzlerimizin karşı karşıya gelmesini sağladığımda uyurken hafifçe karışmış saçlarıyla oynamaya başladım.

"Doğum günün kutlu olsun sevgilim... İyi ki doğdun. İyi ki hayatıma girdin. İyi ki dünyama ışık saçtın. İyi ki benim koyduğum tüm engellere rağmen bana geldin. Seni seviyorum Hwang Hyunjin..." Ona ilk kez söylemiştim bunu. Kendimi defalarca uyarmıştım bunu söylememek için, olurda bir sorun çıkarsa beni unutması zorlaşsın istemedim ama dayanabildiğim nokta buraya kadardı. Hwang Hyunjin'i seviyordum ve bu sevgi artık kalbime sığmayıp dilimden dökülüyordu.

Hyunjin'e yaklaşıp dudaklarına minik bir buse kondurduğumda gözleri hâlâ şokun etkisinden çıkamamış bir şekilde beni izliyordu. Gözlerinin hafifçe dolduğunu fark ettiğimde inadına gülümsedim. Bugün mutlu olmamız gerekiyordu. Bugün çok mutlu olmamız gerekiyordu. Bugün Hyunjin'in beraber geçirdiğimiz ilk doğum günüydü ve sonuncusu olup olmadığını bilmiyordum. Bugün onun hafızasında her zaman, her anıyla güzel kalmalıydı.

In Love•° HyunHoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin