°•29•°

404 53 84
                                    

İyi okumalarr~

Minho:

Yatağımda oturmuş kurbanlık koyun gibi kader anımı bekliyordum. Her şey bu kadar zor olmak zorunda mıydı? Hyunjin hayatıma girene kadar on sekiz yıllık hayatım karanlıktan ibaretti. Bana şu berbat hayatı sevdiren tek unsur Hyunjin'di ve ben onu da kaybedecektim. Daha doğrusu her şeyi kaybedecektim.

Vakti gelip de saat gece on ikiyi geçtiğinde neler olacağını az çok tahmin edebiliyordum. Çok da zor değildi... Ya bu evden canlı çıkamayacaktım ya da bu evde kısılıp kalacaktım. Hangisini tercih ederdim bilmiyorum...

Tek bildiğim her halükarda tek pişmanlığım Hyunjin olacaktı. Yanlış anlaşılmak istemem farklı bir pişmanlıktı bu. Neden daha önce fark etmedim onun bana olan hislerini? Neden daha fazla zaman geçirmedim onunla? Neden daha çok sarılmadım? Neden daha çok öpmedim onun güzel dudaklarını? Neden daha sık söylemedim ona onu ne kadar sevdiğimi?

Hyunjin çok özel biriydi. Girdiği her ortama ışık saçan biriydi. Yeri geldiğinde olgun yeri geldiğinde çocuksuydu. Herkesin o olmak veya onunla olmak isteyeceği o insandı. O kadar şaşırıyordum ki... Nasıl onun gibi biri benim gibi ruhsuz birini böylesine sevebilmişti? Beni nasıl şu an sırf onsuz kalacağım için gözyaşlarına boğacak kadar aşık etmişti kendine?

Ben ikna etmiştim kendimi. Yıllardır kendimi bugüne hazırlıyordum ben. Her şey tamamdı kafamda. Tek bir gözyaşı bile dökmemeliydim normalde. Ya o beni öldürecekti ya ben kendimi öldürecektim. Daha fazla böyle yaşamak istemiyordum çünkü. Hayata dair bir umudum yoktu benim. Ama şimdi nasıl yapabilirdim ki bunu? Hyunjin'in mahvolacağını bile bile nasıl kendi canıma kıyardım? Ben umrumda bile değildim ama o... O bu dünyada üzülmeyi hak eden son insan bile değildi. Gülmeyi hak ediyordu o... Hani o masallardaki sonsuza kadar mutlu yaşadılar klasiği vardır ya... Yanındaki kim olursa olsun Hyunjin o masallardaki mutlu sona sahip olmalıydı.

Ama inkar edemezdim ki bu saatten sonra iş kendi düşüncelerime kalsa da yapamazdım bunu. Çok özlerdim bir kere Hyunjin'imi... Gerçi belki insanların avuntuları gerçektir? Ölürsem gökyüzünden doyasıya izlerdim belki onu. Onu ve yeni dostlarımı. Ne kadar ararsam arayayım bir çıkış yolu göremiyordum. Belli ki her koşulda sevdiğim insanları bulduğum gibi kaybetmiş olacaktım.

Felix ve Chan hyungun attığı mesajlar ve durduraksız aramaları telefonumun sürekli titremesine sebep olurken onlara cevap vermediğim için de üzgün hissediyordum. Anlamışlardı nasıl bir dönüm noktasına girdiğimi. Ben bir şey söylememiştim aslında. Ama ailelerimiz çok iç içe olduğu için anlamaları zor olmamışlardı. Ne olacağını bilmiyorlardı ama bir şeyler olacağından eminlerdi.

Yarım saatten az kaldığını gördüğümde derin bir nefes çektim ciğerlerime. Gözlerim uzun süredir ağladığımdan acırken telefonumu elime aldım. Felix ve Chan hyungun mesajlarına girip içlerini rahatlatmak için cevap verdim. Yalan söylediğim için üzgündüm ama onları daha fazla üzmek istemiyordum.

Circus

+98 yeni mesaj

Felix
Hyung cevap verir misin artık gerçekten polisi arayacağım yoksa

Felix'in son mesajına baktıktan sonra istemsizce acı bir gülümseme kapladı yüzümü. O çağırdığı polisler buraya geldiğinde benim cesedimi bile bulsa babam olacak adam ceza almazdı. Hatta suçlanmazdı bile.

Minho
İyiyim

Merak etmeyin

Niye bu kadar endişelendiğinizi de anlamadım zaten

In Love•° HyunHoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin