°•39•°

326 37 384
                                    

Bu fic beni çok baydı gençler bitse mi artık ne bu ölü toprağı be

Max 10 bölüm veriyorum 10 bölümü geçerse angst yaparım

(Şaka)

İyi okumalarr

Sorduğum soruya birkaç saniye sessiz kalmış ardından beklemediğim bir şekilde gülmeye başlamıştı, kıkırtıları dudaklarından dökülürken sesi neşeden yoksundu ve gözleri gülüşüne karşın yaşlar akıtmaya başlamıştı. Bir süre sonra kıkırtıları iç çekişlere dönerken endişeden ne yapacağımı şaşırmıştım. Küçük elleri yüzünü örterken bir adım daha yaklaştım ona.

"Min..? İyi misin?" Başını iki yana sallayarak beni cevaplasada yüzünü görmeme izin vermiyordu. Üstünde sadece ince bir uzun kollu bluz olduğunu hatırlayarak elimdeki hırkayı omuzlarına bıraktığımda hıçkırıkları sıklaşmıştı.

"Öz-özür d-dilerim..." Titreyen sesiyle hıçkırıklarının arasından konuştuğunda onun görmeyeceğini bilsem de başımı iki yana sallamıştım.

"Konuştuk bunu Minho, özür dileyecek bir şey yok ortada... Üzme kendini, asıl ben özür dilerim bu kadar zorlamamalıydım... Seni de üzdüm..."

Ondan gelen sesler kesilirken yüzündeki eller de aşağı inmişti. Sanki birden hissizleşmiş yüz ifadesi kaşlarımı çatmama neden olurken yüzü hâlâ gözyaşlarıyla ıslaktı. Bir süre boş gözlerle bana bakmaya devam etmesiyle ortam daha da tuhaflaşıyordu. Neler oluyordu?

Transtan çıkmış gibi kendine gelip hızla aramızdaki kısa mesafeyi kapattığında dudaklarımın üzerinde hissettiğim soğuk dudaklarla kalbim durdu... Soğuk elleri yanaklarımdayken üst dudağı dudaklarımın arasına sızıp da usulca alt dudağımı öpmeye başlamasıyla duran kalbim sanki göğsümden çıkacak gibi atmaya başladı.

Bütün vücudum sıcaklarken ne yapacağımı şaşırmıştım... Kendimi tutmak istesem de içimde biriken o büyük özlem izin vermedi bana, bir elim yanağına yerleşirken bir kolum beline sarıldı. Dudaklarım özlediği tadı almasıyla istekle hareket etmeye başladığında aynı zamanda onun ne kadar zayıfladığını bu kadar yakından hissetmemle sol gözümden bir yaş sızıp öpücüğümüze karışmıştı. Minho'nun hareketleri gittikçe hırçınlaşırken benim de ondan eksik kalır yanım yoktu...

Sonunda nefes nefese ayrıldığımızda aslında onunda usulca ağladığını yeni fark ediyordum. Bir süre boncuk boncuk dolu gözleriyle bana bakmasıyla aslında göz bebeklerini odaklayamadığını fark ederek gözlerimi büyütmüştüm panikle, sarhoş muydu..? Alkol kokusu almıyordum... Bayıklaşan gözleri göz temasımızı tamamen kopartırken yanağımdaki ellerini omuzlarıma indirmiş ardından kollarını boynuma sarıp yüzünü saklayarark sıkıca sarılmıştı bana.

Dolan gözlerimi kaptıp kollarımı ona sardığımda yüzümü zarif boynuna gömerek derin nefesler almaya başladım, ona tekrar böylesine sıkıca sarılıp kokusunu doyasıya içime çekebileceğimi düşünmezdim, ancak oluyordu... Minho buradaydı, ufacık kalmış bedeni kollarımın arasına gömülmüş, başı omzumda dinleniyordu... Ne çıkartmalıydım ki bundan..? Neden bu kadar dengesiz davranıyordu? Yanıma gelmesini bir yere kadar anlayabilirdim, benim onun için değerli olduğumu söylüyordu zaten ama... Ama beni öpmesi... Gerçekten sarhoş muydu?

O an başka bir şüphe düştü içime, o gerçekten beni mi öpmüştü..? Düşüncesi bile nefeslerimi sıkıştırırken bu düşünceyi uzaklaştırdım zihnimden, en azından şu an sadece bu anın tadını çıkartmak ve acı gerçeklerden uzaklaşmak istiyordum...

In Love•° HyunHoWhere stories live. Discover now