0.2

42.4K 1.8K 86
                                    

Aslanlarım buraya yaklaşmaya başlayınca yanımdaki şerefsize döndüm ve düğmeye basması için komut verdim.

"bas." düğmeye bastığında bombanın patlamamasının ardından hızlıca komut verdim.

"ateş!" komutumla hepsi birden bizimkilerin aracına ateş etmeye başladı.

Bende fark etmemeleri için aracın yakınları, lastikleri, kapıları gibi yerlerine ateş ediyordum.

"nasıl patlamaz!?" diye sinirle konuşan gerizekalı arkadaşa döndüm.

Alaycı bakışlarımı yüzüme kondurup " sen basmayı beceremedin, yoksa patlardı."  dediğimde elindeki kumandayı sert bir şekilde kayalığa vurdu.

Böylelikle bomba tehlikesi tamamen kapandı.

Askerlerin arabadan çıkıp siper aldıklarını gördüğümde tamamen oraya odaklandım.

Bu sırada hala boşa sıkıyordum.

Üç kişilerdi ama bu pislikleri çok rahat bi şekilde halledebiliyorlardı. Şimdiden üç it gitmişti bile.

Bir süre sonra sağ kolumda bir acı hissettim. Baktığımda kurşunun sıyırdığını gördüm.

Ama bu benim için sivrisinek ısırığı gibi birşeydi. çünkü bunun kat kat fazlasını yaşamıştım.

ve o yaşanmışlıkların izini hala vücudumda taşıyordum.

Daha önce esir düştüğümden oluşmuştu o izler. Zaten görevlerde ufak tefek çizikler ve iki kurşun yarası dışında bir yara almamıştım bu zamana kadar.

Bilinenin aksine biz askerler, askerlik hayatımız boyunca esir düşme gibi olağan dışı durumlar haricinde en fazla dört kurşun yarası alırdık.

Çizik gibi izler dışında tabii. Dağda olduğumuz için de bir taraflarımızı çizmemiz de gayet doğaldı.

Ta bunların yanında sağ kaşımdan başlayıp kulağımı çevreleyen bir bıçak izi de vardı.

O da esir düştüğümde olmuştu.

Ben etrafa boş boş sıkarken askerlerin mermilerinin bittiğini fark ettim. Ve itlerden hala ölmeyen dört kişi vardı.

yanımdaki adam ve diğerleri kayaların arkasından çıkıp askerlere ilerlemeye başladılar.

bende peşlerinden.

Askerlerin yanlarına geldiğimizde Arjin yayvanca konuştu. Arjin kim mi? Arjin, o gerizekalı olan.

Evet biliyorum hepsi gerizekalı ama Arjin kumandayı verdiğim.

"ne oldu esker? Havanız söndü sanki?" piç gülümsemesi yüzündeydi.

Şuan o yüzü dağıtmak için canımı verebilirdim.

Ama korumam gereken bir Vatan vardı.

"Kes lan sesini! Sikerim ecdadını!" Diye bir hışımla Arjin'e atıldı biri. Fakat onu tuttukları için başarılı olamadı.

Arjin birşey demeyip sırıtmak ile yetinince askerleri arabaya bindirip peşlerinden bizde bindik.

Ben önde, Arjin sürücü koltuğunda, üç asker ve iki tane it arkada, bir tane pezo da kasadaydı.

Araba geniş olduğu için arkaya üç askeride bindirebilmişlerdi.

Arjin bana döndü ve, "başkan çok sevinecek." dedi sırıtarak.

Yalandan gülümsedim. "aynen öyle, hayde, sürde gidek." beni onayladı ve sürmeye başladı.

Askerlere baktığımda bize tiksinircesine bakıyorlardı.

esir olmalarına rağmen çok güçlülerdi ve omuzları bize yakışır şekilde her zaman dimdikti.

Bu ülke bu çocuklar ile gurur duyuyordu.

Yüzümde gururlu bi gülümseme oluşmuştu.

Ama Arjin bu gülümsemenin onları esir aldığımızdan dolayı oluştuğunu zannetti.

Yazık, çok yazık.

Gerizekalı diye boşuna demiyordum...

______________🇹🇷🤍

Kim sizce bu esir alınan askerler? Hep beraber göreceğiz.

Ne olacak sizce şimdi?

Görüşürüz 🏃🏻‍♀️🏃🏻‍♀️

Arden'in SillesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin