~Azat'dan~
" uzun zamandır haber beklediğiniz Fransızlardan dün gece dönüt geldi Azat bey, okumamı ister misiniz, yoksa size mi ileteyim?" asistanım Valeri'ye dönüp sorusunu cevapladım.
"bana mail olarak gönder, Valeri."
Valeri kafasıyla beni onaylandıktan sonra odadan çıktı.Birkaç dakika sonra ise mail kutuma gelen mesaja tıklayıp Fransızca bildiğim için zorlanmadan okudum.
~Comme vous le savez, nous réfléchissons depuis longtemps à votre proposition, monsieur Azat. Nous sommes arrivés à la fin de cette période. Nous avons décidé de donner une chance à votre offre, que nous avons examinée dans les moindres détails. A bientôt en Turquie à la date, indiquée..
(Teklifinizi sizin de bildiğiniz üzere uzun bir süredir düşünme sürecine almıştık, Azat bey. Bu sürenin sonuna geldik. En ince ayrıntısına kadar incelediğimiz teklifinize bir şans vermeye karar verdik. En kısa zamanda, belirlenen tarihte, Türkiye'de görüşmek üzere...) ~Bu haberin beni şuan sevindirmesi gerekiyordu fakat benim aklım Arden'in attığı mesajda kalmıştı.
Kardeşime birşey olmasından deli gibi korkuyordum.
Yıllar sonra onu bulmuş, hayallerime kavuşmuşken bir kere daha kız kardeşimi kaybedemezdim.
Korkuyordum ama onunla gurur da duyuyordum.
Aynı abime karşı duyduğum gurur gibi.
Bütün aile onlar ile gurur duyuyordu.
Abim demişken bugünün Esma'nın ölüm yıl dönümü olduğunu hatırlayarak abimin yanında olmak için karargaha gitmeye karar verdim.
İlk önce Fransızların mailine geri dönüş yaptım, daha sonra şirketten çıkarak arabama bindim ve karargaha doğru sürmeye başladım...
~Çağlar'dan~
Kız arkadaşım Ela ile otururken ablamdan gelen mesaj ile moralim yerle bir olmuştu.
Her ne kadar biraz bile olsa abimden dolayı alışık olsak da insan korkmadan edemiyordu.
İnşallah zamanla korkmamayı öğrenebilirdik.
Moralimin bozulması ela'nin gözünden kaçmamıştı tabiki.
"Çağlar, aşkım, neyin var?" aşkım kelimesine eskiden sinir olurdum ve kullanan çiftler çok itici gelirdi fakat Ela'm bana öyle seslenince içimden ılık bir şeyler akıyor gibi hissediyordum.
"bir şey yok birtanem, iyiyim." emin olmak istercesine suratıma bakarken ona güven vermek için gülümsedim.
Pek inanmasa da ısrar etmeyip ona aldığım pamuk şekerden bir parça koparıp bana doğru uzattı.
Pamuk şekeri çok sevmesem de Ela çok sevdiği için yiyordum.
Uzattığı pamuk şekeri ağzımda erittikten sonra kolumu omuzuna doladım ve onu göğüsüme çekip saçlarına bir öpücük kondurdum.
Karşımızdaki denizi içimdeki sıkıntı ve korku ile izlerken ablamı düşünüyordum..
~Burak'dan ~
Odamın kapısının çalmasıyla telefonda tuttuğum bakışlarımı kapıya çevirdim ve sıkıntılı sesim ile 'gel' dedim.
İçeriye giren beden ile neye uğradığımı şaşırdım.
Aklım Arden'de iken bir de Kiraz ile uğraşmak istemiyordum.
Az önce Arden'den gelen mesaj ile Kiraz'ı düşündüğüm için az olan moralim sıfıra düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arden'in Sillesi
ChickLit27 yıl sonra üvey evlat olduğunu öğrenen Yüzbaşı Arden, onca acıyı boşuna mı yaşamıştı? Peki şimdi ki hedefi neydi? Yeni (öz) ailesine bir şans vermeli miydi? Yoksa hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam mı etmeliydi? Hep beraber göreceğiz, tabi is...