2.6

24.4K 1.3K 212
                                    

Çardağa oturduğumda Alaz'da yanıma geçip oturdu.

Bir süre hiç konuşmadık. Ben gökyüzünü, o beni izledi.

"ne düşünüyorsun?" diye sordu en sonunda.

"her göreve gittiğimde ağlamalarını istemiyorum, Alaz. Nasıl yapabilirim bunu?" Alaz, hafif bir tebessüm etti.

"yapamazsın, Mâlesef. Benim annemde hala ağlıyor.  onlar seni yeni buldu, birde onların tarafından bak olaya, seni yeni bulmuşken kaybetmek istemiyorlar."

Kafamı ona çevirdiğimde o zaten bana bakıyordu. "iyi de, ben onları zaten anlıyorum. ama benimle yaşamaya devam ettikleri sürece buna alışmaları gerekiyor. En azından ağlamasınlar, gözüm arkada kalıyor."

Tebessümü gülümsemeye dönüştü.

"onlarla bu konuyu hiç konuşup bana anlattığın gibi anlattın mı?" dediğinde kafamı olumsuzca iki yana salladım. "o zaman biz gittikten sonra al karşına, konuş. Olur mu?"

"öyle yapacağım." yine kimse konuşmadı ve bir sessizlik hakim oldu avluya.

bir süre birbirimizin gözlerine baktık.

Daha sonra benim ayaklanmam ile o da ayaklandı.

Bir iki adım attıktan sonra Alaz'ın kolumu tutması ile ona döndüm.

kafamı 'hayırdır?' dercesine salladım.

"görevde, Kendine dikkat et. Ailen, sevdiklerin ve bazı kişiler çok üzülür sana birşey olursa." kaşlarımı çattım.

"bazı kişiler?"

"bazı kişiler işte, sorgulama." o sırada Alaz'ın annesinin Alaz'ı çağırması ile Alaz, son kez gözlerime baktı ve annesiyle birlikte içeriye geçti.

Bende hemen arkasından geçtiğimde Burak abinin gelmiş olduğunu gördüm.

"Alaz, kardeşim. Naber?" abimle tokalaşırken cevap verdi. "iyidir Burak abi, senden?"

"iyi bende."

" sabah bende nezarethanedeydim, Arden'in koğuşunun yanında. ama görmedin beni, bende ses etmedim."

"birkaç kişi gördüm de, dikkatli bakmadım Arden'in ellerini görünce."

Alaz kafasını anladım manasında salladi ve son kez bana bakıp ailesinin peşinde konaktan çıktı.

"abi, Arden göreve gidiyor." dedi Barlas abim üzgün bir şekilde.

"ne?" diyerek hızla bana döndü Burak abim.

"izinde değil misin sen?"

"görev, vatan beklemez abi. Vatan beklese düşman beklemez. Yarın yola çıkacağım." dediğimde yüzüne hüzün çöktü.

"ne kadar sürecek?"

"belli değil ama uzun süreceği kesin."

" kızım," annemin yine gözleri dolmuştu ama artık bu konuyu konuşmamız gerekiyordu.

"sizinle konuşmam gerek, oturalım mı?"

"konuşalım kuzum." dedi babaannem ve herkesi oturttu.

Kuzenler yoktu ama artık onlardan da mesajla helallik alırdım.

amcamlar, onlarda yoktu.

Onlar belki gelirlerdi ama kuzenleri bilmiyordum.

derin bir nefes aldım ve söze başladım. "bakın, sizinle açık konuşacağım. Ben bir askerim. vatanım uğruna yaralanır, can veririm. Sizde asker ailesisiniz, Güçlü durmanız gerekiyor, benim arkamdan ağlamayıp aksine gülmeniz gerekiyor. Özellikle de sen, anne. Göreve gidiyorum dediğimde bile ağlıyorsun. Yarın öbür gün şehit olsam huzurla uyuyamayacağım, acaba annem ne haldedir diye düşüneceğim. Yapma, yapmayın. Benim gözümü arkada bırakmayın. Şehit de olsam sadece gülün, ağlamayın ki teröristler sevinmesin."  hepsinin gözleri dolmuştu.

Arden'in SillesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin