3.1

22.5K 1.4K 287
                                    

Gözlerimi ensemde hissettiğim keskin acı ile açtım.

Olanlar aklıma geldiğinde sessiz bir küfür savurdum.

Etrafıma ve kendime baktığımda deponun boş olduğunu, benim de zincirler ile tavana asılmış olduğumu gördüm.

O esnada deponun kapısı açıldı ve bir adet sırıtan Cevat ile iki adet it girdi içeriye.

Ellerinde kamera ve işkence aletleri vardı.

Şimdiden anlamıştım ne yapacaklarını.

Sessiz kaldım ve gelecek olan darbeyi beklemeye başladım.

~Akif'den~

Yok.

Kardeşimden en ufak bir haber dahi yok.

Kafayı yemek üzereyim.

Babama soruyorum, gizli bilgi, görevde, söyleyemem diyor.

Kafayı yiyeceğim.

Neredesin kardeşim, neredesin Arden'im?

Çabuk gel miniğim...

~Yazar'ın Güncesinden~

Arden, orada pisliklerle mücadele etmeye çalışırken Demir binbaşı ve Arif albay Arden ile irtibat kurmaya çalışıyorlardı.

Tabii bütün çabaları boşa idi.

Kılıçlar'ın evinde ise işler iyice kötüye gidiyordu.

Herkes Arden ve Demir'i çok merak ediyordu.

Çağlar, ablasını ve abisini çok merak ediyor, geceleri gizli gizli odasından ağlıyordu. Pişmandı, düşünüyordu, "ya ablama kendimi affettiremeden giderse benden?"

Ayça, o hiç endişelenmiyordu, ablasını ve abisini hiç sevmiyordu aslında. Ama bilmediği tek şey, Onların öz kardeşi olmadığıydı.

Barlas, Barlas ailenin içinde Azat'dan sonra en soğukkanlısıydı bu durumlara göre. Ama o da kardeşi ve abisi için çok endişeleniyordu. Yeri geliyor, gözleri doluyordu.

Burak, Burak'da çok endişeliydi ve onlara birşey olacak, evlerine bir albay gelecek, kapılarını çalıp kara haber verecek... Bundan korkuyordu.

Erdem, Erdem de endişeliydi fakat ailesi daha kötü olmasın diye bunu dışa vurmamaya çalışıyordu, fakat pek başarılı olamıyordu.

Azat, en başarılı şekilde duygularını gizleyip hiç bir şey olmamış gibi davranan kişi Azat. Her ne kadar dışarıya bir şey yansıtmasa bile içinde fırtınalar kopuyordu.

Kutay bey, kızı ve oğlu için çok endişeliydi ve çok korkuyordu. Ama korkusunu, endişesini bir tarafa bırakıp eşine ve çocuklarına destek olmaya çalışıyordu. Çünkü o bir baba, öyle değil mi? Bir yandan ise onları bulmak için araştırıyordu ama nafile.

Nilüfer hanım, ağlıyordu, hârap ediyordu kendini. Ama biliyorduki o ağlayınca kızı ve oğlu geri gelmeyecekti. Her gün haberlerin başındaydı, ayrılmıyordu oradan bir haber alabilir diye...

Tim, ne kadar alışkın olsalar bile onlar da çok endişeliydi. Kimi ablası, kimi kardeşi için...

Arif albay, şu zamana kadar elinde büyüyen kızından bir haber yoktu.
Her ne kadar bu zamana kadar çoğu kez böyle şeyler yaşasa da içinde, tam kalbinde bir acı vardı...

Demir, o daha kardeşini toplasan iki saat görmüştü ama o cesaretini, korkusuzluğunu, gücünü görmüştü. O yüzden biraz bile olsa içi rahattı ama kız kardeşini kaybetmekten o da diğer kardeşleri gibi çok korkuyordu.

Arden'in SillesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin