11//Plan

1.3K 195 350
                                    

İyi akşamlar👋🏻👋🏻

İyi okumalar dilerim~~~

..

Şoför evin önünde arabayı durduğu anda motorun soğumasını bile beklemeden arabadan inen, kimseyle göz göze bile gelmeden evin açılan kapısından içeri giren Junghyun merdivenleri arkasından kovalayan biri varmış gibi alelacele tırmanmış, tökezlemiş, yarı yolda yere düşer gibi olsa bile umursamamıştı. Bir şekilde, üst kata ulaşmayı başardı ve gelişinin normalden daha belirgin olan gürültüsü yüzünden odasından merakla çıkan Mi Kyong'u görmedi. Kız kendisine tuhaf tuhaf bakıp bir şey söylemek için hamle yaptığında odasının kapısını açıyor, kendisini içeri atıp kapıyı arkasından sertçe kapatıyordu.

Kapı gürültülü bir ses çıkartarak kapandı. Junghyun bu anı bekliyormuş gibi sırtındaki çantayı yere atıp dizlerinin üzerine çöktü. Nefesleri hızlanır, zihninin çarkları durmaksızın dönerken arabadaki yol boyunca tırtıkladığı tırnağını barındıran elini kalbine götürdü. Göğsünden çıkacakmış gibi atıyordu bir kez daha. Bütün vücudu alarm veriyordu. Kalbi düşüncelerinin hızıyla yarışıyor ve o çöktüğü yerdi panik atak geçiriyormuş gibi hissediyorken kesik kesik nefesler alıyordu.

Bir an sonra, sırtını arkasında kalan kapıya verdi. Kapıyı tıklatan ve iyi olup olmadığını soran Mi Kyong içeri girmeye kalkışmasın diye elini zorlukla kaldırıp kapıyı kilitledi. Böylece arka taraftan gelen sesler susmuş, genç kız herhalde cevap vermeyeceğini fark edip kapısından ayrılmıştı. Junghyun başını arkasında kalan kapıya yasladı. Titrek bir soluk verdi. Ölecekmiş gibi hissediyordu ancak aynı zamanda da bundan kilometrelerce uzaktaydı.

O soyunma odasından nasıl çıktığını, arabaya nasıl bindiğini bile doğru düzgün hatırlayamıyordu. Ele geçirilmiş gibi tek bir amaç uğruna eve dönmüş, kendisini odaya kapatmıştı. Sakinleşmesi lazımdı. Sakinleşmesi ve bundan sonra ne yapacağı üzerine düşünmesi lazımdı fakat ne yazık ki bundan da uzaktı o anda. Bir an sakinleşir gibi olsa sonrasında yeniden tekliyordu kalp atışları.

Kavrayabiliyordu. Az da olsa, şimdiye kadar bir ipucuna sahip olmadığı için karanlıkta kalan şeyleri aydınlatabiliyordu. Şimdiye kadar tamamen rastgele anlarda kapısını çaldığını düşündüğü anıların ortaya çıkışının bir sebebi vardı mesela. Bunu bilmek pek çok şeye ışık tutmuştu kafasında.

Bir şekilde, Kim Taehyung'un burada olmasında bir rolü vardı. Hatta bu oldukça büyük bir roldü. Buna dair kesin bir kanıtı yoktu, doğruydu ancak içgüdüleri böyle söylüyordu ona. Yaşadıkları da onaylıyordu. Buraya geldiği ilk anlarda Kim Taehyung'un yanı başında olmasının başka bir nedeni olabilir miydi? Ya da sürekli onunla yüz göz olup durmasının ve sanki yukarıdan bir el onu kontrol ediyormuş gibi karşılaşıp durmalarının?

Hâlâ neden ve nasıllarla dolu yüzlerce sorusu vardı. Yine de, objektif olarak bakıldığında ilerleme kaydettiği bir gerçekti. Artık tamamen karanlıkta değildi sonuçta. Kim Taehyung ile konuşmanın, ona dokunmanın ve onunla karşılaşmanın Jeongguk'a ait anıları geri getireceğini biliyordu. Bilmedikleri nelerdi peki?

Bakışları dışarıda güneş neredeyse tamamen kaybolmuşken loş bir havaya sahip olan odada zemine odaklandı. Gözlerini bile kırpmadan bildiklerini ve bilmediklerini zihninde listeledi. Bunu yaptıkça ve durumun tuhaflığından ve ürkütücülüğünden sıyrıldıkça, biraz daha sakinleşmiş, olduğu yerde dizlerini kendisine çekip başını da dizlerine yaslamıştı.

Gözleri bu sefer üzeri bu sabahki temizlikten sonra toparlanmış olan çalışma masasındaydı. İki haftadır her gün itinayla altını üstüne getiriyordu odanın ve iki saat sonra yeniden kusursuz bir şekilde temizlenmiş olarak buluyordu. Eğer biraz bile enerjisi olsaydın bunun ne kadar sinir bozucu olduğu hakkında söylenebilirdi.

dreaming life Onde histórias criam vida. Descubra agora