25//Stay Alive

1.2K 164 117
                                    

İyi akşamlar👋🏻👋🏻👋🏻

Hızlıyız, yaşıyoruz bu hayatı

Neyse öhöm! ağlamanın kıyısındayım bu yüzden saçmalıyorum, siz bana bakmayın.

İnanılmaz önemli bir bölüm bu arada.

İyi okumalar dilerim~~~

...

    Aynı günün akşamında, Jeongguk üzerine geçirdiği pijamalarıyla yatağında uzanıyor, bakışlarını tavana dikmişken uykuya dalmayı bekliyordu. Dünkü basket maçından kalma sızlayan kaslarına bugün saatlerce gittikleri karaokede şarkı söylediği için acıyan boğazı eklenmiş, onu biraz rahatsız bir pozisyona sokmuştu. Yine de, sorun değildi. Çünkü fazlasıyla eğlenmişti.

Açıkçası, yalnızca karaokeye gitmenin ve şarkı söylemenin bu kadar eğlenceli olabileceğini düşünmemişti. O yalnızca Taehyung ile vakit geçirmek istemişti ve ne teklif etse yine de kabul ederdi. Karaoke ise... Belli ki doğru bir karardı. Ses yalıtımlı odada boğazları acıyana kadar bağıra bağıra şarkı söylemiş, kimin daha iyi puan alacağına dair defalarca kez yarışmışlardı. 

Taehyung onu belli başlı şarkılarda açık ara solluyordu ama kendisi de eksik kalmıyordu. İkisinin de ses aralıklarının birbirinden çok farklı olduğu bir gerçekti. Bu da her şeyi daha eğlenceli bir hale getiriyordu.

Kahvaltı yapmış, öğlene doğru karaokeye gitmiş, yaklaşık bir dört saati orada geçirmiş, sonra çıkmışlardı. Ardından siteye dönmek yerine tamamen Jeongguk'un ısrarıyla yanından geçtikleri bir oyun parkına dalmışlardı. Eski olduğundan mı anayol kenarında olduğundan mıdır bilinmez çok fazla çocuk yoktu saate rağmen parkta. Jeongguk'un orayı seçmesinin bir nedeni de buydu. Korumasız salıncağa oturmuş, kendi kendine sallanmaya başlamıştı. 

Taehyung o sırada ona katılmaktan çok katlanıyordu. Kenardan kolları bağlı izlemişti. Jeongguk ise ileri geri sallanırken başı mavi gökyüzüne çevrili anılara dalıyordu. Dudakları hafiften büzülmüştü ve arada aklına gelenleri rastgele Taehyung'a söyleyip duruyordu. Buna ilk defa parka gittiği gün kum havuzunda tartıştıkları an da dahildi. Kahverengi saçlı ile ondan korkak gibi kaçtığı için baya dalga geçmişti. Taehyung ise yüzünü buruşturmuş, onu susturmaya çabalamıştı. 

Jeongguk sussun diye yanındaki salıncağa bile yerleşmişti. Eh, siyah saçlının niyeti de başından beri zaten buydu. Onu yanına getirmek. Geldiğinde susmuş, konudan uzaklaşıp başka şeylerden bahsetmeye başlamıştı. Bir saat de orada rastgele şeylerden konuşurken zaman öldürmüşlerdi. Sonra Taehyung'un acıktığına dair bir şeyler gevelemesiyle Jeongguk'un zorlamasıyla geri dönmeden önce yakınlardaki bir fast food dükkanında yemek yemişlerdi.

Aslında, üzerine düşünüldüğünde, tüm bunları yaparken yalnız oldukları için randevuya çıkmış gibi hissediyordu Jeongguk. Bu düşünce yanaklarının ısınmasına sebep oluyordu. Şu anda uyuyamamasının da en büyük nedeniydi. Sakinleşemiyordu ki uykuya dalacaktı?

Kendisini zorlamak için gözlerini kapattı. Hızlanan kabini sakinleştirmek için düzenli nefesler almaya başladı ve onu biraz daha motive etmesi için uyuyakaldığında anıların devamını göreceğini zihnine hatırlattı. Bunu yaparak geçirdiği beşinci dakikanın sonuna doğru ise uyku ile uyanıklığın arasındaki o ince çizgide gezindiği sırada bir ses duydu. Anlık, fazla yüksek olmayan bir çarpma sesiydi. 

Kaşlarını çatmak istese de gevşeyen bedeninin kontrolünü çok eline alamıyordu. Bu yüzden öylece beklemiş, tek seferlik olduğunu düşünüp kalkmayı elzem görmemişti. Aynı ses bir dakika kadar sonra tekrar ettiğinde, bu sefer yattığı yerde sıçrarken gözlerini açtı. Kaşları çatılırken yatakta doğruldu. "Ne oluyor ya?" Kafası karışmış mırıldandığında bir kez daha aynı ses gelmiş, bu sefer daha agresifken dikkatini penceresine çekmişti. 

dreaming life Where stories live. Discover now