28//Kehanetler

991 140 160
                                    

Tünaydın👋🏻👋🏻👋🏻

Bu da geçiş bölümü oldu🧍🏻‍♀️

Ve sadece Jeongguk'un anıları var bölümde ve baya da önemli bir bölüm geçiş bölümü olsa da so...

İyi okumalar dilerim~~~

...

Jeongguk'un anılarındayız

Jeongguk için özellikle bunaltıcı ve uzun geçen bir kıştan sonra yeni okul dönemi en sonunda gelen baharla birlikte başladığında, o yıl on yedi yaşında olan genç çocuk bu yıl onunla aynı okula başlayacak olan Mi Kyong'u da taşıyan arabayla lisesinin önüne gelmişti. Yol boyunca tek kelime etmediği ve görmezden geldiği kızı orada da beklemezken araba durur durmaz kapıyı açtı, kendisini dışarı adeta attı. Sırt çantasını tek omzuna asarken kapıya doğru ilerlemeye başladı.

Pek iyi bir ruh halinde olduğu söylenemezdi o gün. Okulun ilk gününde heyecanlandığı günler geride kalmıştı, daha çok biten tatili ve artık daha az vakit geçirebileceği arkadaşları için yas tutuyordu. Saçlarını bu sabah yıkayıp kurutmuş, sonrasında gereksiz yere erken kaldığı için vakit öldürmek adına düzleştirmişti. Aynadaki hali normalde olduğundan daha sevimli gözükmüştü düz saçları göz önünde bulundurulduğunda ancak dert etmiyordu.

Bu okulda saçının bu çocuksu halini görüp onunla dalga geçecek kadar yakın olan hiç arkadaşı yoktu. Ortaokul ve ilkokuldaki aşırı sosyal, herkesle anlaşmak arkadaş olmak isteyen küçük Jeongguk'un cıvıl cıvıl kişiliğinin yerinde doğrusu liseye geçince yeller esiyordu.

Boş vakti fazla olan biri değildi. Her ne kadar öyle gözükse de herkesten gizlediği evren yolculuğu kariyeri onu kendi dünyasındaki basit şeylere öyle kolay kolay vakit ayıramaz bir hale getiriyordu. Bulabileceği herhangi bir boş vakitte eve gitmeyi, bodrumunda vakit geçirmeyi ya da uyumayı tercih ederdi.

Çok fazla devamını getirdiği hobisi yoktu. Okulda resim dersleri olduğu için resim çizmeye devam ediyordu, arkadaşlarının ilgisi olduğu için oyun oynamaya devam ediyordu ve Taehyung'u görebilmesinin tek yolu olduğu için basketbola devam ediyordu. Başka şeylere açık değildi. Liseye başladığından beri bu hep böyle olmuştu. Arkadaşları vardı, merhabalaşmak için kimseyi bulamayacak kadar yalnız değildi. Sadece, lisede ortaokulda yaptığı gibi kalıcı arkadaşlıklar kuramamıştı.

Dert ettiğinden değildi zaten.

Hızlı adımlarla okula girerken birkaç gün önce babasına mail olarak gelen sınıfının en üst katta olmasına kendi kendine söylenmiş, merdivenleri tırmanmaya başlamıştı. Sınıf listesine bakmıştı, bunu zaten her yıl yapıyordu. Bir umut Taehyung ile aynı sınıfta olurlar diye umut etmişti fakat değillerdi. Önceki yıllarda da aynı durum söz konusu olduğu için küçük çaplı bir yas tutsa da bunu çabuk atlatmıştı.

Nasılsa bugün onu kesin görecekti. Basketbol takımı için yeni yıl seçmeleri bugündü. Üç yıllık takım geçmişleri göz önünde bulundurulduğunda, ikisinin de takıma ana oyuncular arasında gireceklerinden emindi. Başka türlü olamazdı zaten. Taehyung'un basketbola ne kadar değer verdiğini biliyordu Jeongguk. Olur da koç bir hata yapıp onu yedeğe koymaya ya da takıma almamaya çalışırsa müdahale ederdi.

Elbette, onun haberi olmadan yapardı bunu. Zaten bunu lisenin ilk yılı bir kere yapmıştı. Kahverengi saçlının iyi hissetmediği için kendisini seçmelere veremediği bir gündü. Jeongguk koçun yüzündeki ifadeden takıma alınmayacağını sezmiş, seçmeler sonrası koçu odasında ziyaret etmişti. Adamı tehdit falan etmemişti. Yalnızca Taehyung'un gösterdiğinden çok daha fazlasına sahip olduğunu, kaybetmek istemeyecekleri bir cevher olduğunu söylemişti. O zamanki koçlarının soyadından korkması onun problemi değildi. Taehyung bunu bilmiyordu. Bilmesine gerek de yoktu zaten.

dreaming life Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin