14//Kahin

1.2K 189 461
                                    

İyi akşamlar👋🏻👋🏻

Sonu biraz aceleye gelmiş gibi hissetsem de genel olarak hoşuma giden bir bölüm

İyi okumalar dilerim~~~

...

    Revirin kapısı sert denilebilecek bir şekilde içeri doğru açıldı. İçeride, masasının ardında oturup telefonuyla ilgilenen okul doktorları böylece yerinde sıçrar gibi olmuş, telefonu bir kenara bırakıp panikle kapıya bakmıştı. Bu sırada arka arkaya içeri giren ikili o kadar da yabancı değildi. Zaten genel olarak okul kendisininmiş gibi hareket eden Jeon Jeongguk ve herkesin bildiği kavgalısı Kim Taehyung'tu. 

Orta yaşlı adam ikisine burada ne işleri olduğunu anlamaz bakışlarla bakarken Jeongguk tasasız bir tavırla revirdeki iki yataktan kapıya en yakın olanına gitmiş, atlayarak oturmuştu. Ayakkabılarına da çıkartıp yatağın üzerinde bağdaş kurdu. Taehyung ise onun bu tavrına bıkkın bir nefes verip revirdeki hemşireye çevirdi bedenini. "Bize biraz buz ve morluklar için krem verebilir misiniz?" 

O yumuşak bir tavırla soruyor olmasına rağmen doktor, "Bir sorun mu var?" diye sorup masanın çevresinden dolanırken Jeongguk o kadar da kibar olmamıştı. Gözlerini devirmiş, "Evet?" demişti gıcık bir ses tonuyla. "Buzu kırıp kremi yiyecek halimiz yok ya?" Taehyung onu yandan dürttü. Jeongguk ondan kaçınırken kahverengi saçlıya 'Ne var?' der gibi bir işaret yaptı. Okul hemşireleri ise onun bu haline çoktan alışık olduğu için bu iğnelemeye takılmaksızın orada tuttukları küçük buzluğa ilerledi. 

Evet, Jeongguk'un bu haline alışıktı. Aslında bakıldığında, Jeongguk ve Taehyung revire idarenin düşündüğünden çok daha sık gelirlerdi. İdare aralarındaki sürtüşmenin büyüklüğünü henüz öğreniyor olabilirdi, kendisi ise uzun zamandır biliyordu. Birbirlerini itip kakar, birine ciddi denilebilecek bir şey olduğunda kol kola girip soluğu burada alırlardı. İncinmiş ayak ve el bileği, çocukça bir şakadan doğan alerjik reaksiyon, kontrolden çıkmış bir yumrukla hafiften moraran bir göz ve daha nicesi. Artık saymayı bile bırakmıştı.

Peki neden şimdiye kadar onları rapor etmemişti? İki sebebi vardı. Birincisi, Jeongguk'un soyadı. O çocuk istese hayatını bile karartırdı, bunu yapardı ve kendisini pas geçmesinin tek sebebi tüm bu revir ziyaretlerini sır tutmasıydı. İkincisi ise hiç ciddi bir şekilde kavga etmemiş olmalarıydı. Birkaç hafta öncesine kadar. O zamana kadar bu okulda okudukları üç yıl boyunca didişip dursalar bile işin sonunda birbirlerinin arkasını kollarlardı. 

Bunun pek çok örneği vardı. Jeongguk birbirlerine diklenirken bahçede bir taşa takılıp düştüğünde ve bileğini burktuğunda Taehyung bütün sinir bozucu laflarına rağmen onu kolunun altında üst kata çıkarmıştı ders sırasında. Ya da Taehyung Jeongguk yüzünden tetiklenen polen enerjisinde hapşırmaktan kıpkırmızı olduğunda Jeongguk kıkır kıkır gülse bile ona revirde burnunu silmesi için hep yeni bir peçete uzatmıştı. Taehyung Jeongguk'un gözüne ona katlanamadığı için bir tane geçirdiğinde, ki kendisi de bunu biraz anlıyordu, Jeongguk da intikam olsun diye onun gözüne bir kere vurmuş, sonra kolundan tutup ikisini de revire sürüklemişti. 

Sağlıklı bir arkadaşlık ikilisi olduğu söylenemezdi. Yine de birbirlerine büyük yaralar açmadan okuyup gidiyorlardı. Onlar sayesinde reviri uzun süre boş kalmıyordu ve aynı odadayken birbirlerine olan atışmaları eğlendiriyordu. Sekiz yaşından beri tanışan iki genç adamın kavga ederken çocuk olmaları komikti. Aslında yetkililere haber vermemesinin en büyük sebebi buydu. Onlardan hiçbir zaman tam bir nefret enerjisi alamamıştı.

Üç hafta önce ise gerçekten endişelendiği ve kendisini önceden müdahale etmediği için kötü hissettiği o kavga olmuştu. Beklemediği bir şeydi. Bir hafta boyunca süregelen suskunluklarından sonra bu derece bir kavgaya tutuşacaklarını tahmin edememişti. Gidip müdüre söylemeyi bile düşünmüştü. Jeon Sae-jun'un varlığı tüylerini diken diken ettiği için yapmamıştı. Bu durum için suçlanmaya cesaret edememişti.

dreaming life Where stories live. Discover now