34//Kıskanç ve Huysuz

1.4K 126 61
                                    

İyi akşamlar👋🏻👋🏻

Kaçıyorum ben siz okumadan bana bu bölümü yazdıranlar utansın🤚🏻

İyi okumalar dilerim~~~

...

Jeongguk saat neredeyse dokuz olmuşken eve zili çalarak değil de anahtarla girdiğinde, dışarıdan görebildiği salonun ışıkları yanıyordu. Hizmetlilerin çoktan mesailerinin bittiği bir saat olduğu için evdekilerin salonda olabileceğini tahmin etmiş, onları rahatsız etmek istememişti. Her türlü eve girdiğini hissettirmişti gerçi. Gizlice girmeye çalışmadığı için kapıyı normal bir güçle iterek kapatmış, ayakkabılarını kaldırdıktan sonra içeri doğru, "Ben geldim!" diye seslenmişti.

Jeongguk'un tahmin ettiği gibi o sırada salonda kendisine hazırladığı yeşil çayla salonda kitap okuyan Hyuna genç olanın sesini duyduğunda başını kaldırmış, bakışlarını kapıya çevirip, "Hoş geldin Jeongguk." demişti içeri doğru. Sonra açtığı kitabını kapattı ve koltuğun üzerine koyduktan sonra ayaklandı. Salon kapısında anahtarını portmantoya bırakan Jeongguk ile karşılaştı.

"Eğlendiniz mi?" Çocuğun onlara sabah kahvaltıda söylediği arkadaşlarıyla dışarı çıkma planına atıfta bulunarak sorduğunda Jeongguk önce dudaklarını yalamış, sonra sevimli bir tavırla gülümseyip, "Evet!" demişti. "Dondurma yemeye gittik. Sonra parkta falan takıldık. Otobüse de bindik." Kısa bir an duraksadı. "Bu sefer daha az kalabalıktı. Hatta boştu neredeyse. Oturacak yer bulabildik."

Hyuna başını salladı gülümserken. "Saat yüzündendir. Geçen sefer gün ortasında binmiştiniz." Jeongguk dudak büktü. "Bilmiyorum. Olabilir. Otobüs işini hâlâ pek çözemedim. Taehyung dalga geçiyor benimle." Jeongguk hayatı boyunca toplu taşıma peşinde koşan biri olmamıştı. Bir yere gitmek istiyorsa babasına söyler, ya da şoförlerini kendisi arayıp ayarlardı. Üç haftadır ise şoförlerinin numarası telefonunda örümcek ağı kaplanmış bir haldeydi denebilirdi.

Toplu taşımayla bir yerden bir yere gitmek, ya da eve geri dönmek uzun sürüyordu. Arabayla on beş dakikayı geçmeyen yollar otobüsle bir saati bulabiliyordu ve fazlasıyla yorucu bir eylemdi. Ama sevgilisiyle birlikte olduğunda, işte o zaman işler değişiyordu. Onunla birlikteyken hem yolu uzatmak, hem de arabanın irrite edici sessizliğinde ve şoförün varlığında konuşamayacakları şeyleri konuşmak istiyordu.

Otobüs demirlerinin arasında sırtı cama yaslıyken Taehyung önünde durduğunda uzanıp kaçamak hareketlerle parmağından tutmayı, o kalabalıkta kendisine olabildiğince yaklaşırken dibinden gözlerine bakıp kendi kendine kıkırdamayı seviyordu. Ayrıca, otobüs boş olduğunda yan yana oturduklarında ve başını onun omzuna yasladığında da bundan hoşlanıyordu.

Bu yüzden otobüs son üç haftadır favori ulaşım aracı oluvermişti. Mantığını çözebilmek için elinden geleni yapıyordu.

"Babam nerede?" Jeongguk kısa sohbetlerinden sonra salonun içine şöyle bir bakıp babasını orada göremediğinde sorduğunda, Hyuna da başını çevirip salona bir kez bakmış, sonra, "Ofiste. Yarın işler yoğun olacağı için şimdiden birkaç dosyayı aradan çıkartmak istediğini söyledi." demişti. Ardından ekledi. "Neden?" Jeongguk bu soruyla biraz çekingen bir ifade takınmış, ofisin olduğu koridora yandan bir bakış atıp, "Onunla bir şey konuşacaktım." diye mırıldanmıştı.

Hyuna'nın yüzü önce hafif meraklı bir hal alsa da çok geçmeden çocuğun yüksek ihtimal ne konuşacağını anladı orta yaşlı kadın. Seo-jun'un kendisi ile konuşmasından sonra haftalardır ister istemez ikisine dikkat ediyordu ve eşinin haklı olduğu çok açıktı. Yalnızca arkadaş değillerdi. Jeongguk'un çocuğu bodrum kattaki alanına alması ve saatlerce orada birlikte vakit geçirebilmeleri bile bunun kanıtıydı.

dreaming life Where stories live. Discover now