18

14K 836 81
                                    

İki tür insan vardır.

Bir, yağmuru izleyenler.

İki, o yağmurda ıslananlar.

Diye geçiyordu evim yaptığım o kitaplarda.

Ben hiç ıslanmadım yağmurun altında, ıslanamadım. Yapabilirdim bana karşı çıkacak yoktu ama atamadım o adımı hiç. Hep korktum.

Pek sevilmezdim hatta pek değil hiç. Normal görmezlerdi beni uzaylıymışım gibi davranılırdı. Mesela okula girdiğimde herkes yolumun üzerinden en uzak noktaya doğru o iğrenç bakışlarıyla adeta kaçarlardı.

Ya o yağmurun altında da kötü anılarım olursa, diye düşünürdüm hep. Çünkü sevdiğim her şeyi mahvetmişlerdi.

Müzik dinledim, kulaklıklarımı kırdılar.

Kitap okudum, sayfalarımı yırttılar.

Siz söyleyin siz olsanız bunu da elinizden alacaklar diye korkmaz mısınız? Ben korkuyorum.

Çalan kapının sesi ile düşüncelerimden ayrıldım. Kafamı yağmuru izlediğim pencereden ayrılıp kapıya doğru baktım. "Gir."Asistanım bile yok. Sokayım böle vaziyete.

"Merhabalar Nida Hanım." Dedi tandık bir sima sağ elini havaya kaldırarak. Kimdi oğlum bu? Teşekkürler b12 eksikliğim.

"Merhaba hoş geldiniz, size nasıl yardımcı olabilirim?" Ne bu ciddiyet? Sanırsın uçan sineğe gülmüyorum.

"Akın ben annem için gelmiştim yanınıza, Akın Ak." Gülmeyeceğim, gülmeyeceğim, gülmeyeceğim.

"Buyrun oturun ayakta kalmayın. Bir sorun yoktur umarım." Karşımdaki koltukların sağ tarafta kalanında oturdu baya sıkıntılı bir yüzü vardı.

"Yok yok annem rehabilitasyon merkezine yatırıldı bir süre daha orada tedavi görecek. Ben asıl buraya babam için gelmiştim." Bir süre duraksadı ve derin bir nefes aldı. "Sırf bunun için de rahatsız etmek istemiyorum sizi ama babam geçtiğimiz günlerde ufak çaplı bir kalp krizi geçirdi ve durumunun bayağı kötü olduğunu düşünüyoruz. Çünkü son zamanlarda eskisi gibi değildi."

"Yakın zamanda işi gereği yurtdışına çıkmak zorunda bu yüzden bu bir iki hafta içinde onu tedavi edebilir misiniz?"

"Tabiki. Ama neden başka bir doktor değilde ben?"

"Annem istemiş sanırım orasını inanın bende anlamadım." Gülümsedim hafifçe. Yarın izinli günümdü o zaman bakabilirdim.

"Yarın müsaitim saat 14.00 gibi gelebilirseniz çok iyi olur. Birde sizden babanızın bilgilerini rica edeceğim varsa test sonuçlarını da biz yine gerekli testleri yaparız zaten ama elimizde bulunsun." Bilgileri verdi bu sürede rahatladığı apaçık belliydi.

"Kusura bakmayın kabalık ettim, bir şeyler içmek ister miydiniz?" Hayır de lütfen. Çay ocağı paralı.

"Yeterince şey yaptınız zaten fazlasına gerek yok. Tekrardan teşekkürler."

"Bu benim işim Akın bey lütfen daha fazla teşekkür etmeyin." Güldü ve saatine bakıp gitmesi gerektiğini yarın babasıyla birlikte geleceğini söyledi.

Bende mesajları kontrol etmeye başladım.

Birkaç tane alışveriş sitelerinden mesaj vardı. Bir iki tane sosyal medyadan takip ettiğim ünlülerin post paylaştığına dair mesaj vardı. Ama ondan mesaj yoktu. Sorun değildi, meşgul bir insandı önemli biriydi. Yedi yirmi dört bana mesaj atmasını beklemiyordum zaten ama koskoca üç gündür ne mesaj atıyor ne de benimkilere yanıt veriyordu. Zaten sadece arkadaştım onun için. Daha fazlası olamayacağımız belliydi.

Biraz sonra kapının tekrar tıklatılmasıyla telefonu kenara bıraktım. "Gir."

İçeri giren başhekimle ayağa kalktım. Eliyle oturmam için bir işaret vermişti. Kendiside karşımda kalan koltuklara oturdu.

"Turgut bey vefat etti." Turgut bey, bizden hastalığını saklayan adamdı. Ve şimdi ölmüş müydü?

Ben herkesin ölümüyle sınanmak zorunda mıydım?

"Kısa keseceğim uzatmanın manası yok. Bu durum karşısında kurul seni gözden geçirecek daha işinde  genç bir meslektaşım olarak sana dürüst olcağım, yeni iş aramaya başlamalısın veya KPSS sınavına hazırlanada bilirsin bu senin tercihine kalmış ama bu hastanedeki süren az bunu da bil."

Sakin ol, biliyordun zaten bunu. Dedikodulardan bile belliydi bu.

"Böyle bir vakayı bile yapamıyorsa nasıl doktor olacak?"

"Yetersiz."

"Mesleği daha bilmiyor."

Daha onlarcası ve iğrenç kahkahalar. Ben bu hastaneden de bu çağdan da itimle kemiğimle nefret ettim.

"Sizi anlıyorum. Kurulun kararı ne zaman açıklanır?"

"2 ayı bulur, üyelerden biri yurtdışında biri de yıllık izninde." Kafamı salladım o da hemen gitti zaten daha sonrasında.

Ben ne yapacağım?

En azından Akın beyin babasının tedavisini yapabileceğim.

Hâlâ insanları düşünüyorum, bana yaptıklarını onca şeyden sonra. Bana da yazıklar olsun.

OPİA (texting)Where stories live. Discover now