71

2.1K 151 23
                                    

"Ya Akif amca gözünü seveyim mantıklı düşün. Adamlar nasıl beni istemeye gelebilir? Kültürlerinde yok ki öyle bişey. Ha tamam düğünü burada yapalım da isteme işini unut."

Ne diye isteyecek adam beni? Tanrının izni, şeytanın kavliyle diye mi? Tövbe yarabbim ya.

"Tamam hadi isteme olmasın da gelsinler bi tanışalım kızım, orada yaşayacaksınız zaten. Bi görelim kimmiş neymiş? Bak buna itiraz istemiyorum. Hadi geç kalma işine bırakayım seni."

Şuan sabahın körü ve ben oturdum Akif amcayla tartışıyordum. Neden? İstemeye gelmediler diye. Yok yangından mal mı kaçırıyormuymuşuz da yok babam sayılırmış öyle tanımadan etmeden göndermezmiş de düğün burada olsun da.. Çatladım sabahtan beri.

Arabaya binmemle telefonu elime alıp olanları Alex'e tek tek yazmam bir oldu. Orada saat gece yarısına yaklaştığı için uyumuş olabilirdi. Malum kendisi dışarı çıkmadığı zamanlar hariç tavuk sayılırdı.

Onun yanınayken en azından aynı ülkedeyken mesajlaşmak çok basitti çünkü saat farkı hesaplamana gerek yoktu ama o Amerika'da ben Türkiyedeyken birbirimizi denk getirmek gerçekten zor oluyordu. Neyse ki bu derdimiz yakında bitecekti.

Tahmin ettiğim gibi mesajlar görülmemişti. Muhtemelen ben öğle arasındayken veya belki daha erken kalkıp yanıtlayacak hallederiz falan yazacaktı.

"Nida, kızım, seninle bişey konuşabilir miyiz?" Akif amcaya döndüm. "Tabi dinliyorum."

"Baban yani Adnan Yerel ile konuştum. Onunla görüşmeni olayları ondan dinlemeni istiyor. Sanki haklıymış gibi. Bana kalırsa gitme ama rahatsız ederse bişey söyleyemiyorum. İstersen koruma göndereyim yanına?"

"Sorun olacağını sanmıyorum. Gelirse anlatır dinlerim. Benim için lafı önemli bir insan değil. Daha fazla kimse zarar görsün istemiyorum sadece."

"Tamam ben yine de öğlen gibi Akın'ı yanına yollayayım. Şu Alman doktor gelecek görüşmeye. Aslında Amerikadaki bir doktorla yer değişimi yaptıracaktık ama istemedi. Mecbur buna kaldık."
Gülümsedim ona içten şekilde. Kafa salladım ardından.

İşe geldiğimde her şey oldukça sıradan ilerledi. Her sabah gibi. İşe geldim, kahve aldım, odama çıkıp hastaları inceledim. Hastalar geldi, muayene edildi. Bir 20dk boşluğum vardı o sırada otur otur götüm düzleştiğinden hastanede volta atmaya başladım. Nil'i bulmaktı aslında amacım ama onun yerine daha beklenmedik birini buldum.

Nolan'ı.

Beni görünce yüzüne buruk bir gülümseme yerleşti, bende yanına gittim. "Selam." İlk konuşan her zamanki gibi o olmuştu.

"Selam, nasılsın?"

"Şu an daha iyiyim. Akın ile görüşmeye geldim. Sen hastaneye git ben geleceğim oraya dedi bir işi varmış." Anladığımı belli etmek için kafamı salladım.

"Gidecekmişsin, onun yanına." Ve yine konuşmayı devam ettiren de o oldu.

"Evet, evleniyoruz. Birkaç aile meselesi var o yüzden ben taşınacağım." Yüzündeki buruk gülümseme soldu. 

"Onca şeyden sonra?" Kafamı salladım aşağı yukarı.

"Seni o kadar üzdü ne hale getirdi, sen gidip onunla evlenecek misin?"

"Beni en çok yaralayan o olabilir ama beni tek iyileştirebilen de o. Yani evet evleneceğim. Sende lütfen buraya gelir misin geri?"

"Sevdiğim kadın bir şerefsizle evlensin diye mi? Hiç sanmıyorum." Histerik bir şekilde güldü. Deli miydi mu adam?

OPİA (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin