43

6.7K 411 18
                                    

Adnan Yerel arıyor...

Babam.

Yutkudum önce. Alex de görmüştü ekranı. Telefon hala daha çalıyordu. Normalde babam iş telefonlarını bile bu kadar uzun süre çaldırmazdı.

Elim yeşil tuşa giderken titriyordu. "Alo?" sesimi nasıl bu kadar sabit tutabildiğimi bende bilmiyordum. Oysa ki geçmiş şu an göğsümde şiddetli bir fırtına gibi hüküm sürüyordu.

"Nida Hanım, nasılsınız?" Kızım demedi. Küçükken ne zaman benimle oynayacak olsa kızım derdi. Gel kızım, o öyle olmaz kızım, ver birde ben deneyeyim kızım.

"İyiyim efendim, siz nasılsınız?" Benim ise ona efendim demem gerekirdi. Tamam efendim, peki efendim, annem yemeğe gelmenizi istiyor efendim.

"İyi değilim açıkcası, bu yüzden rahatsız ettim bu saatte. Sizin bana verdiğiniz ilacın pek bir faydası olmadı. Şiddetli bir ağrı hissediyorum şu anda. Ne yapacağımı söyleyebilir misiniz?" Sesindeki soğukluk ve uzaklık dudaklarımın titremesine neden oldu. Lütfen kızın olmadığımı bu kadar belli etme. O yıllar için bari en azından emrindeki biri gibi değil, şefkatini hissedeceğim kızınmışım gibi.

"Peki, o zaman eğer müsaitseniz hastaneye gelin bir bakalım."

"Yarım saate geliyorum, teşekkürler." Telefonu kapattı. Alex'e döndüm.

"Benim hastaneye gitmem gerekiyor, sana anahtarı vereyim sen eve geç benim işim de çok sürmez zaten hemen gelirim 1 saate."

"Bende seninle geleyim olmaz mı? Tek başıma ne yapacağım evde, en azından çalıştığın yeri görürüm."

"Peki." Taksiciye döndüm. "Kusura bakmayın, Aksiner Hastanesine gidebilir miyiz?"

"Tabiki de." Taksimetre yazıyor, buldun tabi turisti gezdir dur. Ben tek binsem 'abla orada trafik vardır ben seni sağa indireyim' dersiniz.

Hastanenin önünde taksi durduğunda ücreti ödeyip indik taksiden. Kapıdan girdiğimizde stajerlerden biri yanıma geldi. Bu Amerika'dan gelen kısa süreli stajyerlerdendi. Bu yüzden ingilizce konuşuyordu.

"Nida hanım iyi akşamlar hoşgeldiniz. Adnan bey aradı sizden önce, rahatsızlanmış sizde sanırım bu yüzden buradasınız." Kafamı salladım odamdan içeriye girerken. Alex de yanımdaydı. Tanınmasın diye başında bir de şapka vardı. Sabahtan beri bu şapkayı hiç çıkarmamıştı.

Önce önlüğümü giydim daha sonra ise stetoskobu taktım boynuma. O ise masanın ardında bulunan sandalyeye oturdu. Benim sandalyeme.

"Adnan beyin son test sonuçları çıktı mı?" Elindeki dosyalardan birini çıkardı ve bana uzattı.

"Kan değerleri çok düşük. Kan ünitesi bağlanması gerekiyor."  Kafasını salladı. "Sen bana Brh- kan getir bir ünite." O kapıdan çıkarken kapıdan alışık olduğum korumalar girdi. "İyi akşamlar Doktor Hanım."

"İyi akşamlar İsa bey." Babam da içeriye girdi. Ona kafamla selam verdim sadece.

"Üstünüzü çıkarabilirsiniz." Arkamda masada oturan Alex'e baktı babam ve korumasına bir şeyler dedi.

"Onun buradan çıkmasını istiyor."

"Kendisi benim misafirim, ayrıca sadece kalbinizi dinleyeceğim. Eğer hasta-doktor gizliliğini çok önemsiyorsanız korumalarınızın da dışarı çıkması gerekir." Sustu. Ve gömleğini çıkardı. Alex zaten burası ile çok ilgilenmiyordu telefonundan bir şeyle uğraşıyordu.

Tansiyonunu ölçtüm önce. Daha sonra kalp ritmini gösteren cihazı bağladım işaret parmağına. Bir süre kalbini dinledim bu süre de oda da çıt çıkmadı. "Kalp ritminizde bir anormallik yok. En son yapılan testlere göre zaten sorununuz kan değerlerinizde. Bir ünite kan bağlanacak size, ilaçlarınızı düzenli alın, size verilen diyete uyun. Ve kalbinizi fazla yormayın." Az önce içeri giren stajyer kızı elimle yanıma çağırdım.

OPİA (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin