69

2.5K 138 26
                                    

hoşgeldinizz

bu bölüm Nil-Akın bölümü.. okumak istemezseniz bir sonraki bölüme geçebilirsiniz

arada zaman atlamaları olacak birde bölümün ilk iki kısmı yazardan,
keyifli okumalar🩶

***
Akın ofisindeki dönen sandalyesinde arkasına yaslandı. Seslice bir of çekip saçlarını karıştırdı. İşler bitmiyordu, şirketleri birçok alanda ortak olduğu için alanlar, gelirler falan derken tüm gün kafası çorba oluyordu.

Ama sorun değildi, sonuçta bunu babası için yapıyordu. Babası ve annesi bu hayatta onun için en değerli şeylerdi.

Ah tabi birde yakın zamanda varlığını öğrendiği ablası...

Akın'ın Nida ile çocukluk zamanlarından bir anısı yoktu. Sadece gençlik zamanlarında babası bir ablası olduğunu ve üstün körü durumu anlatmıştı. O zamanlar henüz böyle şeylere aklı ermediğinden üstünde durmamıştı. Ama hatırladığı kadarıyla onu yetimhaneden alacaklarını daha sonra ise Adnan Yerel'in teyze durumunu çıkarttığı için alamadıklarını hatırlıyordu.

Sıkıntıdan sandalyesini döndürürken bir anda kapı açılmış ve sandalyeyi anında durdurduğu için biraz başı dönmüştü. "Akın bey?"

"Evet, Ayşe hanım?" Giren asistan çok yadırgamadı, her zamanki haliydi.

"Hastanenin kafesinden para çalan kadın vardı ya, o hastanenin çevresindeki hayvanları zehirlemiş." Kadın son cümlesini utana sıkıla söylemişti, oysa utanması gereken o değildi, hayvanlara zarar veren onların da bi canı olduğunu unutan herkesin utanması gerekiyordu.

"Ne?" O olayın altından böyle bir iş çıkacağına hiç ihtimal vermemişti Akın. Anında ceketini ve eşyalarını alıp hastaneye doğru yola çıktı.

Vardığında ise birkaç polis memuru kafenin çevresindeydi. Kalabalık olmadıkları için çok dikkat çekmiyorlardı neyse ki. Şimdi birde habercilerle uğraşamazdı.

Memurla konuştu, durumun vahimliğini kadını bir an evvel emniyete götürmeleri gerektiğini konuştu. En sonunda memurlardan rica edip kadınla konuşma konusunda izin aldı. İçeri girdiğinde kadının ağlayarak diğer polislerle konuştuğunu gördü.

Kadın onu görünce anında yanına gitti. "Akın bey ne olur bişey yapın. Masumum ben. Lütfen işimden olmayayım."

"Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Ayrıca masum mu, ortada kamera kayıtları var. Ayrıca kovmasam ne olacak? Buradan sonra nezarette gideceksin, hadi ordan çıktın. Bu sicille kimse işe almaz seni, bende dahil. Bir daha buraya asla gelmiyorsun." Daha saydıracaktı, tabi eğer lafı biri tarafından bölünmeseydi.

"Pardon da siz kendinizi ne zannediyorsunuz? Kaç yaşında kadın, bu kadar kişi önünde ayıptır ya. Birde nasıl ağlatmışsınız kadını. Siz baba parasına alışmış olabilirsiniz ama bazıları çalışıp kendi kazanmak zorunda." Saçları kumralla kızıl arası bir renk olan, yeşil gözlü onun omzuna gelen bir kızdı bunları Akın'a sayan. O kadar sinirliydi ki o yeşil gözlerinden resmen alev çıkacaktı.

"Olayı bilmeden atlamayın lütfen. Ve bir daha lafımı bölmeyin. Ciddi işler konuşuyoruz burada." Nil, adamın bu sözleri üstüne daha da sinirlendi. Ne demek karışma, her şey ortada zaten diye geçirdi içinden.

Nil tam ağzını açacaktı ki Akın polis memurlarından biri ona seslendiği için oraya gitti. Kızın lafları da ağzına tıkılmıştı. Bu onu daha sinirlendirdi.

"Egoist adam!" diye bağırdı arkasından. "Nefret ediyorum senden!" Akın bu noktada arkasına dönmüş arka arka yürürken kıza cevap verdi.

"Bunu kendi içinde aşmaya ne dersin?"

OPİA (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin