31

11.2K 599 11
                                    

Sabah kaldığım otelin odasında uyanmıştım. Dün akşam Alex ile konuşmuştuk ve acele etmememiz gerektiğine karar kılmıştık. Bence bu sadece birbirimizi oyalamak olurdu, bu yüzden başta reddetmiştim. Daha sonra düşününce eğer ciddi bir ilişkimiz olursa uzak mesafede ancak birbirimizi yoracaktık.

Bence hala saçma bir fikirdi bu yüzden gitmeden önce onunla konuşmayı aklıma not ederek tavanla olan ateşli bakışmamıza son verdim. Hazırlanmam gerekiyordu.

Gerek yok dememe rağmen Alex "Hiçbir yer bilmiyorsun." diyerek beni götürmeyi kabul ettirmişti. Beni götürdükten sonra o ajansla görüşmeye gidecekti ben ise Tuğçe ile görüştükten sonra onun işi bitene kadar şehri gezecektim. Gelmişken evde 1 ay makarna yemem gerekene kadar alışveriş yapmalıydım.

Otel servisinin beni uyandırmak suretiyle yaklaşık 1 saat önce getirdiği kahvaltıya kısa bir bakış attım. Aç değildim ki, niye gece yatmadan böyle bi sipariş vermişim ben? Kahvaltı yapmayı sevmezdim, dün gece sarhoş da değildim, galiba?

Dizlerimin biraz üstünde biten triko askılı elbisemin üstüne açık mavi oversize duran kot ceketimi giymiştim. Converslerimi almak için kahvaltı tepsisinin yanındaki valizime giderken üstünde bir not gördüm.

"İş görüşmesine aç gidemezsin, kusura bakma bunları bitireceksin. Afiyet olsun, Opia!"

Notun fotoğrafını çekip ona gönderdim.

Siz: Cidden mi?

Alex'im: E tabaklar hâlâ dolu, Opia??

Alex'im: En azından salatalıklarını ye bari

Siz: Ne gerek vardı ki?

Alex'im: Dün akşam kaçar gibi gittiğin için sana hazırlayamadığım kahvaltı, ne olacak?

Siz: Kaçar gibi gitmedim be abartma

Alex'im: Oha saat 1 olmuş ben gideyim diyen babannem miydi?

Siz: MXLSKXPSXMPSMXLS

Alex'im: Gülme ya

Siz: Özür dilerim yakışıklı bu isteğini geri çevirip otel servisine geri gönderiyorum bunu

Alex'im: Yakışıklı mıyım gerçekten?

Siz: Aynaya bakmıyorsun sen sanırım

Siz: Çok yakışıklısın

Alex'im: yakışıklı mıyım, yakışıklın mıyım?

Siz: Yakışıklın derken, yakışıklısın işte baya

Alex'im: Yakışıklın olmadıktan sonra yakışıklı olsam ne olur?

Siz: Yakışıklımsın Alex

Alex'im: Tamam şimdi git salatalık ye

Alex'im: Bi yarım saate çıkarım evden, gelirim seni almaya tamam mı?

Siz: Tamamdır
Alex'im bu mesajı beğendi.

Hazır olduğum için oturup Instagram'dan saçma sapan ama saran videolar izlerken peynir ve salatalık yemiştim. Maksat vakit geçsin canım. Asla o dediği için değil.

Yarım saat sonunda dün akşamdan hazır siyah çantamı ve oda kartını alıp asansöre doğru ilerledim.  Asansörle aşağı indiğimde lobide kimse olmadığı gördüm hani yarım saat sonra gelecekti? Onu beklerken otelden çıkıp ilk gün gelirken gördüğüm ama o gün açık olmayan kafeye girdim.

Kapı açtığımda açık saçlarım yüzüme savruldu. Bir anda bu rüzgar nereden çıkmıştı?

Sıraya gelip benim siparişimin alınmasını bekledim, self servisti. Neyse ki çok fazla kişi yoktu hemen sıra bana geldi.

"Sade büyük boy kahve, lütfen?"

"İsminiz?" Bir bardak ve kalem vardı elinde.

"Nida."

Ücretini ödeyip yan taraftaki kitaplık benzeri yere gitmiştim vakit geçmesi için. Bu ayın dergileri vardı.

Niye Jane Austen, Dostovesyki, Stefan Zweig yoktu da, tanımadığım bir ünlünün saçma sapan pozunu barındıran bir dergi vardı ki? O kadının verdiği poz o kadar aşağılayıcı duruyordu ki yırtıp atmak istedim. Bunu seven de var herhalde, diyerek dışarıyı seyretmeye başladım.

Sonunda adım söylendiğinde hemen kahveyi alıp kendimi o kafeden dışarı attım. Ben beklerlen Alex çoktan geldiğini belli eden bir mesaj atmıştı.

Arabasına bindiğimde direkt olarak üstüme bakıp, "Aralık ayına girmek üzereyiz ve sen bu elbiseyi mi giydin gerçekten, delirmiş olmalısın donacaksın."

"Sıcaklık mevsim normalinin üzerinde ve zaten hava güneşli." dedim dışarıyı gösterirken.

"Konuştu hava durumu spikeri." Gülmüştüm bu dediğine. Daha sonra sessiz bir yolculuk yaptık. Ona daha önceden konumunu attığım yere doğru ilerlerken her yere dikkatlice bakıyordum. Hava cidden yavaş yavaş kapanıyor muydu?

"Akşam seni çok seveceğin bir yere götürecektim, bir işin yoktu değil mi?"  Gözünü yoldan bir kaç saniye ayırıp bana baktıktan sonra omuz silktim.

"Şuanlık bir planım yok, olabilir." Hala acele etmememiz konusu aklımı kurcalıyordu bu yüzden çok fazla heyecanlı görünmek istemedim. Ama çok fazla heyecanlıydım.

Keşke o zaman bunun birbirimizi oyalamak olacağını söyleseydim, niye söylememiştim?

Daha ne kadar yolumuz olduğunu bilmediğim için bu sessizlik beni fazlasıyla germeye başlamıştı.

"Sizinkiler de olacak mı akşam?" Bu sefer bana bakamadı hiç.

"İkimiz oluruz diye düşünmüştüm." Anladım dercesine kafamı salladım.

Sonunda gelmiştik. "Çıkınca seni ararım."

"Tamamdır."

Yapalım bakalım iş görüşmesini.

OPİA (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin